1. ABD, sene 1917

469 206 28
                                    

•Makale yazarı: Hayat Serter•

Ev Hanımının Sırları dergisinin hakkında taze nüshasını bir tarafa koydum. Bu dergi hakkında çalışıyordum.

"Bir sonraki hayatımda takma isim kullansam iyi olur. Yoksa bu rezaleti üzerimden asla temizleyemem."

Etrafı incelediğimde kimsenin bana bakamayacağın dan emin oldum.
Pera bir sonraki sayı için makale planını yapıyor, Efsun hızlıca yeni perde incelemesini bitirmeye çalışıyor, Ahmet ise ağzında bi kalemle, sandalyede haybetli bir şekilde sallanarak gazete okuyucularından gelen mektuplara göz atıyor. Çantamdan dikkatlice, California Times'ın sabah sayısını çıkardım.
Okumaya başladım.

"Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand Saraybosna'da öldürüldümü! Avrupa'da savaşın çıkması artık kaçınılmaz mı? Aman tanrım.." kendi kendime sessizce okumaya devam ettim, ardından Ev Hanımının Sırları'na baktım ve derin bir iç çektim. Ansızdan içeriye Bay İrdelp geldi "Ne yapıyorsunuz, bayan Serter?"

Genel yayın yönetmenin sert sesini tam arkamdan duyunca şaşkınlıktan yerimden sıçradım. Gazeteyi saklamanın açıkcası pek manası yoktu - zaten fark etmiştir.

"Ben California Times'i okuyordum efendim. Avusturya Arşidükünün öldürüldüğünü sizde duydunuz mu? Üstelik Avrupa'da bir savaş çıkacak."

Bay İrdelp "Duydum bayan Serter, ama iş yerinde gazete okumanın, sorumluluklar listenize dahil olduğunu bilmiyordum." dedi ve yönetmenimin yüzüne yayılan sıcaklık, neredeyse babacan bir gülümseme ve ses tonunu tatlı tatlı yumuşatmış olması onu ilk defa böyle sakin ve gülümserken görüyordum.

"Bir sonraki sayı için yazacağım makaleyi şimdiden hazırladım ve o makalenin konusu.."
Zorla iç çektim ve gözlerimi devirdim. "Sağlıklı bir bebek sahibi olmak için hamilelikte hangi besinlerin yenmesi ve hangilerin yenmemesi gerektiği ile ilgili." dedim..

Bay İrdelp "Harika. Eminim bir önceki makaleniz kadar iyidir. Hadi ama ağır ağır iç çekmeyi bırakın artık. Harika gidiyorsunuz!"
Omuz silkip pantronuma baktım.

"Ev işleri, bahçe işleri hakkında yazmaktan sıkıldım, Bay İrdelp değişiklik hepimize iyi gelicek." kaşımın birini kaldırdım ve Bay İrdelp'e bakarak gülümsedim "Üstelik daha fazlasını istiyorum." dedim..

Bay İrdelp "Bunu binlerce kez konuşmuştuk bayan." elini yüzüne götürdü..

"Lütfen. Bana bir şans verin.." resmen ayaklarına kapılmak istiyordum.

Bay İrdelp "Ne şansı? Biz Times değiliz, isyanlar, devrimler ve siyaset hakkında yazmıyoruz! İnsanlarımız sadece seçtikleri kişileri nasıl cezbedeceklerini veya özel günlerde ne pişireceklerini bilmek istiyor!"

"Bunu bilemezsiniz! Kadın sadece eş, anne, gelin veya evin hizmetçisi değildir aynı zamanda bir bireydir. Çoluk çocuk, eşlerimiz, yemek, temizlik ve bahçe işleri dışında hobilerimiz ve ilgi alanlarımız da var bunu unutmayın. Hayatımızı sadece bir döngüye adayamayız."

Bay İrdelp, hiç bir şey demeden yorgun bir şekilde sadece burnunun kemiğini ovaladı. Beni bu tavrı aşırı derecede öfkelendirmişti.

"Bakın, Hayat hanım.. Ev Hanımının Sırları bir gazeteci olarak size uyacak türden bir dergi olmadığını evet anlıyorum. Sizi işe almamın nedeni sizde o kıvılcımı görmüş olmam. Evet sizde gazetecilik tutkusunu gördüm merak etmeyin, yeteneyiniz boşa gitmemeliydi." derin bir iş çekti ve konuşmaya devam etti "Yanlış hatırlamıyorsam, Times gibi gazeteler tarafından diplomanız olmadığı için işe alınmadınız, bir de.." daha fazla bu konuşmaya tahamul edemedim ve lafını kestim.

"Kadın olduğum için değil mi?"

Bay İrdelp "Evet."

İsyan ettim "Hiç kimse okuduğum kitapları, katıldığım açık öğretim derslerini ve yaptığım araştırma sayısını umursamıyor."

Bay İrdelp "Üzgünüm, dergimizin sizin kendinize geliştirme fırsatını sunmadığı için, en azından şimdilik." dedi ve ardından küçük bir tebessüm ederek ellerini ceplerine koydu "Politika üzerine yazılacak bir köşe konusunu düşüneceğim. Yinede söz veremem ama.." dedi ve genel yayın yönetmeni bana göz kırptı. "Kim bilir, belki bu işten bir mücize doğar." dedi gülümsememe engel olamadım.

"Çook teşekkür ederim, bay İrdelp. Bu benim için çok önemli."

"İşinize dönün" dedi ve adam başını salladı ofisine geçti..

Bir kez daha "California Times'ın manşetine baktım. Kendi kendime konuşmaya başladım "Savaş kaçınılmaz gibi görünüyor. Keşke Avrupa'da olabilseydim ve olay yerinden makaleler yazabilseydim.. Gökten yere inmem gerek, ön cepheye yaklaşmama bile izin vermezler. Zayıf ve güçsüzüm üstelik bir kadınım, neyse işime dönmem gerek."

Alnıma düşen saçlarımı üfleyerek bir sonraki makale üzerinde çalışmaya başladım. Zaman geçmiyordu...

Sonunda iş günü bitti. Hemen hemen tüm çalışanlar evlerine dağıldı. Artık evime gidebilirim, ama önce bay İrdelp'e makalenin taslağını göstermeliyim.

Genel yayın yönetmenimin odasının kapısına gittim ve çalmak için elimi kaldırdım. İçeriden patronumun sesi değilde sanki genç bir adamın sesi geliyodu anlaşılan telefonda konuşuyordu. Kulağımı kapıya yasladım -Evet, anlıyorum. Avrupa'da şimdi kim bilir neler oluyor. -Ne?! Ciddi misiniz? Birden sıçradım ve kapıdan uzaklaştım.

Merak ediyordum, ama sevgili anneciğimin de dediği gibi "Bir hanımefendi gibi davranmalısın, yoksa kimse seninle evlenmez. Aman tanrım elbette evlenmek umrumda değil.. yinede birinin konuşmasını dinlemek ayıptır. Taslağı yarın bay İrdelp'in olduğu bi zaman gösteririm."

Arkamı döndüm ve ofisin çıkışına doğru yürüdüm...

Dışarı çıkınca derin bir nefes aldım ve temiz akşam havasını bolca içime çektim. Evime dönecekken göz kenarıyla binadan Michael Salvador'un çıktığını fark ettim.

Utancımdan beni fark etmemesi için hızla yürümeye devam ettim ne yazık ki o beni gördü. "Hey, küçük hanım!" diye seslendi arkamdan..

HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin