Aşk Yelkeni

76 26 44
                                    

Eve dönünce Jughead'in elinde kağıtlarla koltukta otururken buldum. Genç adam bana baktı ve gülümsedi.

Jughead "Bayan Serter, iyi günler."

"Size de iyi günler tekrardan."

Oturdum ve başımı kanepenin arkasına yaslayarak gözlerimi kapattım, yorgun bir şekilde nefes aldım.

Jughead "Her şey yolunda mı?"

"Evet, gayet."

Jughead "Yüz ifadeniz hiç öyle söylemiyor. Benimle gelmek istemezseniz, anlarım. Başka bir gün plan yapabiliriz."

"Oh hayır, gelmek istiyorum."

Jughead "Peki, tamam. Nasıl isterseniz. O halde çıkabiliriz."

Kapenepeden kalkarken onayla başımı salladım.

...

Yaklaşık on beş dakika boyunca huzurlu bir sessizlik içinde arabayla gittikten sonra nehir kenarında küçük bir açıklık gördük.

Jughead'den arabayı durdurmasını ve biraz güzel manzaraya bakmak için dışarı çıkmak istedim. Yüzümü güneşin sıcak ışınlarına döndüm.

"Çok güzel, değil mi?"

Genç adam onayla başını salladı, yanımda durdu.

Jughead "Oturmak ister misiniz?"

"Ah hayır, elbisemi kirletmek istemem."

Jughead "Gerek kalmaz."

Çeketini çıkardı ve yere serip kenarına oturdu. Gülümsedim ve yanına oturdum. Kuşların yumuşak cıvıltısını ve çimlerin hışırtısını dinlemeye başlayınca sonunda rahatladım.

Ufuk çizgisine bakarak güldük.

Jughead "O gün iskelede. Seninle iyiki karşılaşmışım. Ve bilmen gereken bir şey daha var."

Elimi avucunun içine aldı ve biraz daha eğilerek gözlerimin içine baktı.

Jughead "Sana güveniyorum. İnatçı ve çok güçlüsün. Cesaretin ve özgüvenin beni heyecanlandırıyor. Çünkü kariyerimin başında tam da bu özelliklere ihtiyaç duyuyorum. Ne istediğini biliyorsun ve hedefine doğru ilerliyorsun ve bana verdiğin o makale taslakları bu arada.. aferin. Elbette ki düzeltilmesi gereken yerler var ama ben sende büyük bir potansiyel görüyorum. Sakın pek etme, Hayat."

Jughead gözlerini benden ayırmadan hafifçe elimi sıktı. Sessiz bir söz vermiş gibiydi. Ne vaat ettiğini bilmiyordum, ama bu garip hareketi bana beklenmedik bir güven hissi verdi.

Yüzlerimizin birbirine aşırı yakınlaştığını fark edecek zamanım olmadı. Nefesini neredeyse tenimde hissedebiliyordum.

Öne eğilerek aramızdaki mesafeden kurtuldum ve direkt onun dudağına yapıştım. Jughead keskin bir şekilde nefes verdi elleri belime dolandı, ben ise ellerimi onun omuzlarına koydum.

Jughead, beni tüm dünyadan saklamak istercesine daha da yakınına çekti dünyanın zülmünden, adaletsizliğinden, karanlığından korumuştu sanki. Daha da sırnaştım.

"Beni bırakma."

Ona ihtiyacım vardı vücudumu sıkan ellerine, sıcaklığına, dudaklarına, bunun gibi zayıf düştüğüm bir anda beni korumasına..

HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin