Hellö, nasılsınız?
Gecikme için kusura bakmayın :')İlk sorunuz belki de neden 17 Numara'nın içinde paylaşmadın olacaktır. Bilmeyenler için söyleyeyim, daha önce alternatif son yazdığımda bu hikayenin asıl sonunu çok etkilemişti. Bu yüzden size onları başka bir evrende yazacağıma dair sözü tutabilmek adına bağımsız bir şekilde paylaşmak istedim. Böylece 17 Numara'yı hiç bilmeyenler de onları her şeyden habersiz okuyabilirler. Çünkü bu bölümü okurken gerçekten başka bir evren diyeceksiniz. Bu bölüm hep burada kalır mı, kalmaz mı bilmiyorum. 17 Numara için negatif sonuçlar doğurduğunu düşünürsem muhtemelen kaldırırım :')
İçerikten bahsedeyim, kesinlikle alternatif bir son değil. Karakterlerin hepsini göreceksiniz ama yaşanmışlıkları yok. Defne Karaca hiç 17 Numara olmadı demek bu, ona göre okuyun. Hiç 17 Numara okumadıysanız da bunu yeni, kısa bir hikaye olarak görebilirsiniz. Devamı kesinlikle gelmeyecektir, bu konuda ısrarcı olmamanızı rica ediyorum♡
İyi okumalar♡
17 NUMARA
BAŞKA BİR EVRENDE
"Işık!" diye bağırdım, hemen yan tarafımdaki sandalyede ölü gibi uyuyan arkadaşıma. Onu kolundan çekiştirip duruyordum, uyandırmaya çalışıyordum ama sanırım ölüm uykusuna yatmıştı. Tam olarak sekiz dakikadır uyandırmaya çalışmama rağmen tek tepkisi ağzında gevelediği mırıldanmalar olmuştu. Anlamlı bir cümleyi bırak, kelime bile duymamıştım.
"Ders biteli dakikalar oldu, kalk artık." diyerek saçından çektiğimde yüzünü buruşturdu ama gözlerini açmadı bile. "Anlamadım ki, gece beşik mi salladın? Sabaha kadar odandan sesler geldi durdu, kesin yine şu aptal çocukla görüntülü konuşup uykundan oldun."
Kendi kendime konuşuyor gibi görünebilirdim ama Işık'ın bir huyu vardı. Eğer mırıldanıp en azından tepkiler verebiliyorsa beni duyabiliyor demekti. Sadece gözlerini açmıyor, yattığı yerde hüküm sürmeye devam ediyordu. Uyku ve uyanıklık arasında bir yerdeydi ama biraz daha kalkmazsa onu sonsuz bir uykuya yatırabilirdim.
Ben ona söylenirken amfiden içeri bir kız girdi, daha doğrusu tanıdığım bir kız. Aynı sınıftaydık ama pek konuştuğumuz söylenemezdi. Işık, başka arkadaşlarım olmasından çok rahatsız oluyordu ve kendisinden çok biriyle samimi olmamam için sürekli önüme bir engel gibi çıkıyordu. Arkadaş grubumuz vardı tabii ama ektsra insanlara kesinlikle tahammülü yoktu.
Kızın adı Çağla'ydı, beni görünce eliyle selam verdi ve gülümsedi. Yanında da sevgilisi vardı, adının Can olduğunu küçük bir konuşmada duymuştum. Onun dışında tanımıyordum, ilk kez bu kadar net görüyordum bile diyebilirdim.
Can ve Çağla, amfinin dizili sıralarının ön taraflarına yan yana oturduklarında fark ettim ki sınıf yavaş yavaş doluyordu. Bu da demek oluyordu ki yeni bir ders başlayacaktı ve Işık biraz daha kalkmazsa onu burada bırakıp gidecektim. Belki yarı uykulu haliyle aptal aptal konuşup bir amfi dolusu insana rezil olurdu da aklı başına gelirdi.
Ayağa kalkıp, omuzlarıma gelen sarı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Saçlarımı daha dün, Işık'ın çok yakışacağına dair abartılı övmeleri ve ısrarları sonucu kestirmiştim ve hala alışamamıştım. Saçlarımı sık sık ören biriydim, kısa saça güzel örgü yapamıyordum. Keşke bunu baştan akıl etseydim.
Işık'ı orada bırakmayı planladığım sırada uykusunda bile elinde sıkıca tuttuğu telefonunun ışığı yandı ve titremeye başladı. Elini biraz çekip ekrana baktığımda 'Abim' yazdığını gördüm. O anda dudağımın kenarını ısırmadan edemedim. Biraz da gerilmiştim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA BİR EVRENDE
Short Story17 NUMARA ÖZEL BÖLÜM 17 NUMARA OKUMAK ŞART DEĞİL, BAŞKA BİR EVRENDE EN GÜZEL HALLERİNDELER SADECE. YAŞANMIŞLIKLAR YOK VE 17 NUMARA'DAN SPOİLER İÇERMEZ.