ŞP//9

92 12 3
                                    

Kerem yanımıza vardığında ortam çok gergin olmuştu. Tibet'in çenesinin kasıldığını görebiliyordum.

Kerem bana sarılarak ''Çok güzel görünüyorsun.'' dedi.

''Teşekkür ederim.''

''Benimle birlikte takılmak ister misin?''

''Şey aslında..''

Tibet sözümü keserek tamamladı.

''Bana sözü var.''

Kerem isteksizce güldü.

''Ben gidiyim o zaman.''

Ben bir şey demeden Tibet atladı.

''Güle güle.''


Kerem gidince tekrar yüzü gülmeye başladı. Bu durum hoşuma gitmişti. Yavaşça ilerlemeye başladık. Öykü'nün bana el salladığını gördüm. Gülümseyerek el salladım.


''Şuraya oturalım mı?''

Tibet boş bir masayı işaret etti.

''Olur.''

Oturmak için ilerlerken Tibet'in önüme geçip sandalyemi oturmam için çekti. Gerçekten garip geliyordu. Oturdum.

''Normale göre fazla centilmensin.''

Tatlı bir gülümseme attı.

''Ama bu sana olan tavrımın değişeceği anlamına gelmiyor.''

''Hadi ama?'' Gözlerini devirdi.


Tibet ayağa kalktı ve elini uzattı. Teoman- Aşk Kırıntıları çalıyordu. Etrafıma baktığımda herkes dans ediyordu. Teklifini kabul ederek uzattığı elini tuttum. Sonra salon dışına çıktığımızı fark ettim.


''Nereye?''

Cevap vermedi.

''Tibet, nereye?''

Dışarı çıktık. Beni umursamıyordu. Susmayı tercih ettim. Bulunduğumuz sokaktan sağa saptık. Yürüyorduk ve benim gerçekten nereye gittiğimize dair hiçbir fikrim yoktu.


Önümüze çok fazla basamağı olan merdiven çıktı.

''Hadi çıkıyoruz.''

''Nereye?''

Yine umursamadı.

''Tibet beni topuklu ayakkabıyla bu kadar basamak çıkararak Çin işkencesinden beter bir hale getirmeyi mi planlıyorsun?''

Güldü. Elimi sıkıca tutup çıkmaya başladı.

''Ya Tibet!''

''Yol boyu sızlanacak mısın?''

''Evet!''

''İyi o zaman bunu sen istedin.''

''Neyi?''

Bir anda beni kucakladı.

''Tibet amacın ne?!''

''Susmazsan ona da bir çözüm bulurum.''

Bu sefer susmaktan yanaydım.


Merdivenlerin sonuna yaklaşmıştık.

Tibet beni indirdi ve gülerek ''İşte geldik.'' dedi.

Etrafıma baktığımda bir binanın çatısına çıktığımızı fark ettim.

''Neden buradayız?''

''Seni dans etmeye kaldırdım.''

''Onu bende anladım ama neden buradayız?''

''Dans etmek için.''

''Tibet ne saçmalıyorsun burada kuşlar bile ötmüyor.'' dememle cebimden telefonunu çıkarttı. Diğer cebinden de kulaklık. Kulaklığı telefonuna taktı ve birini bana uzattı. Taktığımda Aşk Kırıntıları çalıyordu. Diğerini de Tibet taktı. Belimden tuttu ve dans etmeye başladık.

Birbirimize o kadar yaklaşmıştık ki Tibet'in nefesini en derinden hissediyordum. Gerçekten kalbimde çok garip bir his vardı. Daha önce hissetmediğim bir his.

Bir süre sonra biraz daha yakınlaştık ve ben ilk öpücüğümü aldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin