ŞP//3

357 19 5
                                    

Tibet'in ağzından;
Miray'ı çıkışta takip ettik. Bir kafede garsonluk yaptığını görünce bu işimize geldi. Bizim yüzümüzden işten kovuldu. Evet, Miray'ı rezil edicektim ama kızın hayatını alt üst etmekte istemedim. Bu yüzden peşinden gittim. Bulamadım ve Kaan'ı aradım.
"Eski sevgilin hangi yurtta kalıyordu?"
Yurdun ismini verdi. Bende arabayla gitmeyi tercih ettim. Nedense hava hemen kararmıştı. Ben hâlâ yurdu arıyordum. Arabayı köşeye park edip yurda bakmaya gittim. O arada ara sokaktan bi kızın bağırma sesi geliyordu. Sokağın başına yürüdüğümde o kızın Miray olduğunu görünce tepem attı. Üç adamı birden indirdim. Miray köşede hıçkırarak ağlıyordu. Çok korkmuştu her halinden belliydi. Sarıldım. Onu sakinleştiricek bir kaç şeyden sonra
"Sana sadece ben bulaşabilirim." Dedim. Bunu neden dedim bilmiyorum. Bi yarım saat orda oturduk. Miray'ın elleri hâlâ titriyordu. Elini tutup "Tamam geçti." Dedim. Bu kadar korkması beni şaşırtmıştı. Ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Yanında yürüyodum.
"Nereye?"
"Yurda."
"Sana eşlik edebilir miyim?"
"Ya başımdan gitsene. Daha bugün geldin sayende işten atıldım."
"Özür dilerim."
Sustu. Sinirli olduğu her halinden belliydi. Yurdun kapısına geldiğimizde veda etmeden içeri girmeye çalıştı. Evet, başaramadı.
"Ne?" Diye fısıldadı.
"Ne oldu?"
"Kapılar kapanmış."
"Bu saatte?"
"Bugün pazartesi ve bu yurtta bazı kurallar var."
"Yani dışarda mı kaldın?"
"Evet."
"Hiç arkadaşın yok mu?"
"Yok!"
"Bi otelde kal?"
"Evet param varda."
"Ne yapmayı düşünüyorsun bayan hazır cevap?"
"Bilmiyorum. Muhtemelen bi banka kıvrılırım."
Bu fikir hoşuma gitmemişti.
"Hadi gel." dedim.
"Nereye?"
"Bana."
"Ne? Asla!"
"Bankta uyu o zaman!"
Reddedemedi. Arabaya bindiğimizde esnemeye başladı. Eve vardığımda çoktan uyumuştu. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmadı bende kucağıma alıp taşımak zorunda kaldım. Bu kız çok ağırdı. Misafir odasına götürüp yatağa yatırdım. O arada bende ölmüştüm ve iki dk için uzandım.

Miray'ın ağzından;
Sabah uyandığım da yanımda Tibet vardı. Uyuyordu. Önce bir şey hatırlayamadım. Sonra Tibet'i yatağım da görünce bağırmaya başladım. Yerinden fırladı. O panikle tokat attım.
"Ne yapıyorsun?" Dedi.
"Ben özür dilerim bir an yatakta görünce.."
Gülmeye başladı.
"Ya neden bu kadar sinir bozucusun?"
"Sadece sana özel."
Sonra odadan çıktı. Hayatımda ilk defa böyle yumuşak bir yatakta yatmıştım. Saçımı toplayıp aşağı indim. Tibet hizmetçilerle kahvaltıyı hazırlıyordu. Hizmetçilere sanki arkadaşlarıymış gibi davranıyordu. Samimi ve içten. Buna şaşırmıştım. Yanlarıma gittiğimde yaptığı sandviç ten yiyip yemiyeceğimi sordu. Çok lezzetliydi. Bir anda mutfağa kalın sesli bi kadın girdi.
"Tibet! Senin bu hizmetçilerle seviyen aynı mı? Hemen içeri geçiyorsun konuşucaz."
Tibet boynunu bükerek gitti. Kadın beni görmemişti. Sonra Tibet geldiğinde "yemek yediysen çıkalım" dedi. Su içiyordum.
"Bu arada uyurken horladığını biliyor musun?" Dedi. Bir anda yüzüne bütün suyu tükürdüm. Arkasındaki bardağı alıp kafamdan aşağı döktü. Bende ona derken annesi geldi.
"Bu ne rezalet böyle?"
Tibet'le birbirimize bakıyorduk. Kadın yanıma gelerek adımı sordu. Söylediğimde tanıyormuş gibi baş salladı.
"Burslu musun Miray?"
"Evet, neden?"
"Sana bursu kimin verdiğini biliyor musun?"
"Hayır, sadece adının Sevim olduğunu biliyorum."
"Yani beni biliyorsun."
Tibet'in annesi bana burs mu veriyordu? İşte bu olamazdı. Aslında dün akşamdan beri Tibet iyi davranıyordu ama ona güvenmiyordum. O şımarık prensti.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler? Lütfen vote verin!!

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin