Taehyung gözlerini açtığında zifiri karanlıkla karşılaştı. Göz kapaklarını birkaç kez kırpıştırıp etrafı inceleme fırsatı bulduktan yaklaşık on saniye sonra yerinden hızla doğruldu. Başına saplanan ağrıyla gözleri bir süreliğine karardı, bu süre içerisinde durup bilmediği bu odaya nasıl geldiğini düşünmeye başladı.
"Alfa-mhh! Lütfen..."
"A-ah, alfa! Çok- çok güzel!"
"ALFA! İçime-lütfen! Ahhh..."
"Daha derine al-alfam!""Ha siktir."
Kendi sesi kulaklarında yankılanmaya başladığında çoğunlukla küfretmeyen birisi olsa da ağzından kaçırdığı küfrü umursayamadı.
Bir elini ağrıyan başına atıp hafif hafif ovarken rahat yataktan kalktı. Üzerinde kendisine ait olmayan bosbol bir eşofman ve yine en az 3 beden büyük bir sweatshirt vardı. Hatta sweatshirt o kadar büyüktü ki kolları Taehyung'un ellerini tamamen örtüyordu.
Sweatshirtten yayılan yoğun koku başını döndürürken kapı kolunu tereddütle indirdi, ardından korktuğu gibi kilitli olmadığını görerek rahatladı. Uzun koridora adımını atıp bilmediği evde birilerini ararken kendini becertmeye çalıştığı alfanın -pekala, böyle düşününce çok daha kötü olmuştu- burada olmaması için dua ediyordu.
Nihayet büyük evin salonunu bulabildiğinde kapı eşiğinden çekingence koltuklara dizilmiş bedenleri izlemeye başladı. Orta yaşlarda bir kadın, yanında kendisine göre çok daha genç bir kızla koyu bir sohbetin içinde gibi görünüyordu. Tatlı tatlı gülümseyip duran bir adam ve onun karşısında oturan-siktir! Alfa. Taehyung'un kucağına oturup zıpla-
"Ah, demek uyandın!"
Az önce hararetli hararetli konuşan kadın gülümseyerek Taehyung'a bakmaya başladığında etraftaki diğer gözler de onun üzerine dönmüştü. Taehyung alfanın keskin bakışlarını üzerinde hissederken yutkunarak ne söyleyeceğini düşünmeye başladı.
"Şey, ben... Yani bilirsiniz, şeydim, kızgınlık şeyimdeydim, yani ben, bir şeyler yapmış olabilirim. Şey gibi şeyler."
"Ah, tatlım. Bunları kafana takma. Kızgınlık dönemindeydin evet, neredeyse iki gündür uyuyordun. Jungkook seni ormanda bulup yanımıza getirmeseydi kim bilir başına neler gelecekti..."
Genç omeganın bakışları istemsizce pür dikkat kendisini izleyen alfaya döndüğünde beyninden kurtboğan yemişe döndü. Ardından korkuyla yanındaki zayıf çocuğa baktı. Şansının içine sıçmak istiyordu çünkü bu ikiliyi maalesef ki tanıyordu. Kadınlar tuvaletinde düzüşen o lanet çiftti bu! Hani şu duvarları sarsan...
Düşüncelerine dalmıştı ki odadaki genç kızın "Orada dikilip durmasana güzel omega, gel yanımıza." diyerek kendisine seslenmesi onu ortama geri getirdi.
Güzel omega.
iki kelimelik cümle beyninde alfanın boğuk sesiyle yankılanırken yutkunarak içeri girdi. Nasıl oluyordu da o kadar kendinden geçmişken olan her şeyi hatırlıyordu bilmiyordu ama hatırlıyordu işte. Keşke hatırlamasaydı ama her söyleneni, her bir dokunuşu çok net bir şekilde hatırlıyordu.
Boş duran tekli koltuklardan birine sığışıp sweatshirtün kollarıyla oynamaya başlarken başını hafifçe aşağı eğdi. Kıpkırmızı olduğuna emindi, utanç duygusu bedenini öyle kötü ele geçirmişti ki yerin bin kat dibine girip asla oradan çıkmak istemiyordu.
"Ben..çok özür dilerim. Sizi de çok uğraştırmış olmalıyım, çok çok üzgünüm."
Mahcup ses tonu genç kızdan bir "Aww." sesi çıkmasına neden olurken alfanın yanında oturan beta kollarını birbirine bağlayarak geriye yaslandı. Bakışları deliciydi, Taehyung o tarafa dönük olmasa bile hissedebiliyordu bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔
FanfictionTaehyung sürekli rüyasında gördüğü eşiyle tanışmak için can atıyor. alpha! Jungkook omega! Taehyung *Tamamlandı. Bu hikayenin yazarı 'benkopegim' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.