Taehyung ve Jungkook 'un beraber uyumalarının üzerinden iki koca hafta geçmişti ve Taehyung o günden beri Jungkook'u hiç görmemişti. Sabah uyandığında yan tarafı boştu, üzerini giyip aşağı indiğinde de annesi onun erkenden gittiğini söylemişti. Bu Taehyung'un beklemediği bir şey değildi tabii ki, fakat yine de içinde bir hayal kırıklığı hissetmediğini söylese yalan olurdu.
Bu iki haftadır Bogum'un üzerine düşüyordu çünkü bunun kendisi için daha iyi olacağını düşünüyordu. Geçen sefer terk ettiği akşam yemeğini telafi etmek istiyordu, hatta tam şu anda kendisine bir şeyler anlatan babasını dinleyememesinin sebebi uyandığından beri akşam yemeğini düşünüyor olmasıydı.
Çatalını kırmızı domatese bastırıp düşüncelerinde boğulmaya devam ederken babasının "Taehyung!" diye bağırması onu kendine getirdi.
"Ne diyorsun toplantı işine? Gelmek ister misin?"
Konuşmanın öncesini dinlemediği için babasının neyden bahsettiğini anlayamamıştı, bu yüzden kaşlarını çatarak "Ne toplantısı?" diye mırıldandı.
"Sürülerin toplantısı var dedim ya. Sen de gel diyorum."
Taehyung kaşlarını biraz daha çattı. "Hani şu alfaların toplandığı toplantı olan toplantı? Yanlış mı anlıyorum? Ne yapayım ben orada baba?"
"Seni diğer sürülerin alfalarıyla tanıştırmak istiyorum."
Taehyung'un çatık kaşları bu sefer şaşkınlıkla havalandı, gözleri de kocaman oldu. "Alfalarla? Beni? Baba çiğ çiğ yerler beni orada, boş ver hiç bulaşmayayım."
Alayla gülerek önüne döndü ve yemeğini yemeye devam etti. Babası ve Taehyung'un arası hiçbir zaman kötü olmamıştı. Aksine, Daeho Kim oğluna çok düşkün bir babaydı. Bu yüzden ikisi arasında sürekli olarak eğlenceli muhabbetler dönerdi, Taehyung babasının yanında kendisini çok rahat hissederdi. Tek sıkıntıları babasının Taehyung'a eşi olacak bir alfa bulması için baskı uyguluyor oluşuydu.
"İki dakika ciddi olup beni dinle Taehyung. Seni merak ediyorlar ve ben tüm alfaların oğullarıyla tanıştım. Ayrıca yanında ben varken sana zarar verebileceklerini mi düşünüyorsun? Bugün benimle geliyorsun, o kadar."
Babası, Taehyung'un "Ama baba-" diyerek başladığı cümleyi bitirmesine fırsat bırakmadan dudaklarını peçeteyle temizledi ve ayağa kalktı. "Güzel bir şeyler giy, bir saat sonra çıkacağız."
...
Taehyung gergindi. Deli gibi gergindi ve yaklaşık beş dakikadir elleriyle oynayıp duruyordu. Yakın çevredeki sürülerin alfalarıyla ve onların alfa oğullarıyla tanışmıştı, ayrıca ortama girdiğinden beri tüm gözler üzerindeymiş gibi hissediyordu. Babası neden onu buraya getirmişti hiçbir fikri yoktu fakat yapacak bir şeyi de yoktu. Gelmişti mecburen.
Yan tarafında oturan genç alfanın kendisine doğru yaklaştığını farkedince korkarak Bogum'a daha da sırnaştı. Babası dışında tanıdığı tek kişi-aslında bir kişi daha vardı- Bogum'du ve Taehyung kendini sorgusuz sualsiz Bogum ve başka bir alfa arasında bulmuştu.
Alfaya hepten yapıştığında alfa da kolunu nazikçe onun ince beline attı. Taehyung hafifçe kıpırdanırken bakışları istemsizce karşı tarafa kaydı ve yeşillerin de kendisini izlediğini gördü. Bunun üzerine hızla başka bir tarafa bakmaya başladı.
Evet, bir de bu vardı; Jungkook tam karşısında oturuyor, geldiğinden beri boş boş onu izliyordu. Fakat beş dakikadır dümdüz olan kaşları, omega yanındaki genç alfaya yaklaştıktan hemen sonra şaşkınlıkla havaya kalkmıştı.
Sıkıcı ve-Taehyung'a göre-bomboş konuşmalarla geçen bir saatin sonunda toplantı bittiğinde Taehyung derin bir nefes alarak Bogum'dan ayrıldı ve ayağa kalktı. Babası diğer alfalarla vedalaşırken daha fazla dayanamadı ve kendini evden dışarı attı. Derin derin nefes alıp verirken ciğerlerine temiz hava dolmasına izin verdi.
"Erkek arkadaşın olduğunu bilmiyordum."
Yan tarafına döndüğünde ormanda kendilerini daha çok belli eden yeşilleriyle etrafı inceleyen Jungkook'u gördü.
"Erkek arkadaşım?"
Alfanın dediğini anlamamış gibi sorduğunda yeşiller kendisine doğru döndü. "Bogum'un diyorum, erkek arkadaşın olduğunu bilmiyordum."
"Erkek arkadaşım değil, deniyoruz ama. Daha yeni tanıştık."
Jungkook cevap vermeyip bir süre sessiz kaldığında konuşmanın bittiğini düşünüp sustu genç omega. Fakat birkaç saniye sonra alfanın derin sesi yeniden kulaklarına doldu.
"Bir daha ormana çıktığında yalnız olmazsın diye ümit ediyorum artık."
Jungkook güldüğünde Taehyung da kıkırdamadan duramadı. Alfanın bu gülüşünün her zamanki alaylı gülüşünden oldukça uzak, içten bir gülüş olduğunu düşündü. En azından öyle olmasını istedi. Belki de alfa onunla dalga geçiyordu ama umurunda değildi. Yalnızca, içinden gülmek gelmişti işte.
...
"Yok artık!"
Taehyung ağzı patates püresiyle doluyken konuştuğunda Bogum'un bakışları ilk önce kendisine, ardından da baktığı yere döndü. İki masa önlerinde gülüşerek yemek yiyen çift Jungkook ve Yugyeom olamazdı, değil mi?
"Aa, Jungkook değil mi o? Şu ormandaki."
Bogum sanki çok mükemmel bir olay yaşanmış gibi neşeyle konuştuğunda Taehyung omuzlarını düşürerek "Hmhm." diye mırıldandı. Hiç kurtuluşu yok muydu bu ikiliden?
"Jungkook!"
Bogum sırıtarak malum masaya el sallamaya başladığında yalnızca Jungkook ve Yugyeom'un değil, restorandaki çoğu kişinin bakışları kendilerine dönmüştü. Jungkook anlam veremediği bakışlarının ardından zorla gülümsediğinde Taehyung utançla başını aşağı eğdi.
Sonra ne mi oldu? Bogum'un ısrarları üzerine Jungkook ile Yugyeom onların masasına geldi ve bu saçma dörtlü birlikte yemek yemeye başladı. Taehyung kendisine soru gelmemesi için ağzını sürekli olarak patates püresiyle dolduruyordu, bu yaptığı yanaklarının kocaman şişmesine neden oluyordu fakat güzel görünmek o an umursadığı son şey bile değildi.
"Mühürlenmeyi düşünüyor musunuz peki?"
Yugyeom'un iğneleyici bir ses tonuyla sorduğu soru Taehyung'u kendine getirirken endişeyle Bogum'a döndü.
"Şu an için, hayır. Peki ya siz? Uzun zamandır sevgilisiniz anladığım kadarıyla. Mühürlenmeyi düşünüyor musunuz yoksa yalnızca eğlence için mi birliktesiniz?"
Bogum hafif bir alayla konuştuğunda Taehyung gülümsemesini saklamak için yanağını kaşıyormuş gibi yaparak ağzını kapadı. Bogum her ne kadar saf biri gibi görünse de Taehyung onun aslında oldukça zeki bir insan olduğunu yeni yeni anlıyordu. Yugyeom'u o da sevmemişti anlaşılan.
Genç beta dumura uğrayarak ne diyeceğini bilemediğinde Jungkook, boğazını yalancı bir öksürükle temizleyip söze girdi.
"Acelemiz yok. İkimiz de genciz ve hayatlarımızı bir süre daha rahat rahat yaşamamız gerektiğini düşünüyoruz. Sizin aceleniz var anladığım kadarıyla?"
Sırıtarak cümlesini tamamladığında Taehyung ağzındaki lokmayı bitirip kaşlarını çatarak ona döndü. "Gerçek aşkı bulduğunda mühürlenmeyi beklemeye gerek olmadığını düşünüyoruz biz de."
Jungkook'a yaklaşıp sırıttığında alfa da başını, kendisine kafa tutmaktan asla vazgeçmeyen omegaya yaklaştıdı. Burunları arasında santimler kaldığında bile sırıtmayı bırakmadılar.
"Madem gerçekten aşıksınız, neden hâlâ mühürlenmediniz?"
Alfa alaylı sırtışını büyüttüğünde Taehyung da onun tam tersi, kaşlarını çatıp dudaklarını düz hâle getirdi. İnce dudaklarını diliyle bir kere turladıktan sonra mavilerini yeşillere kilitleyip ne dediğinin farkında olmayarak konuştu.
"Bu gece. Bu gece mühürlenmeyi düşünüyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔
FanfictionTaehyung sürekli rüyasında gördüğü eşiyle tanışmak için can atıyor. alpha! Jungkook omega! Taehyung *Tamamlandı. Bu hikayenin yazarı 'benkopegim' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.