15

7.8K 639 212
                                    


Omeganın fısıltısı kendi kulaklarına bile zar zor ulaşırken olan bitenden habersizdi. Gözlerini kapattı ve yeniden eşinin dudaklarına uzandı. Ancak dudaklarının buluşmasından birkaç saniye sonra alfanın ona karşılık vermediğini fark edip geri çekildi.

Sorun ne bilmiyordu ama yeşillerin farklı bir şekilde baktığını görebiliyordu. İstemsizce kaşlarını çattı.

Alfa geri çekildi, hızla yerinden kalktı ve kurt formuna geçiş yapıp ayçiçeği tarlasında koşarak omegadan uzaklaşmaya başladı.

Omega hâlâ olanların şaşkınlığını yaşarken yerinden doğruldu ve oturur pozisyona geldi. Gözyaşları hiç beklemeden yanaklarından aşağıya doğru süzülmeye başladığında bile oturmak dışında hiçbir şey yapmadı.

Çok üzgündü, çok kırılmış hissediyordu. Eși neden onu bırakıp gitmişti ki? Muhtemelen artık onu istemiyordu. Haklıydı da. Neden omegayı istesindi ki? Dünya üzerinde kendisinden çok daha iyilerini bulabileceğini biliyordu omega.

Fakat yine de istemiyordu. Eşinin onu bırakmasını istemiyordu. Her zaman onun güçlü kolları arasında olmak, güven veren kokusunu içine çekmek istiyordu. Ağlayacaksa ona sarılırken, gülecekse yine onun yanında gülmek istiyordu.

Aklına birden eşinin bir daha hiçbir zaman geri dönmeyecek olması ihtimali geldi ve hıçkırıkları çoğaldı. Kalbinin titrediğini hissederken mührü sızım sızım sızlamaya başladı.

Oturduğu yerde hıçkıra hıçkıra ağlayarak bekledi. Güneş yerini hilal şeklindeki Ay'a bıraktı. Omeganın ağlaması yavaş yavaş dinerken hıçkırıklarını da kontrol etmeye çalıştı.

Karanlık olmuştu fakat eşi hâlâ görünürde yoktu. Omega onun geri gelmeyeceğini biliyordu. Fakat anlayamadığı bir şey vardı: Neden hâlâ uyanmamıştı?

Ayağa kalkar kalkmaz beli iki güçlü kol tarafından sarıldı. Sızlayan mühründe tanıdık bir dudağın yumuşak baskısını hissetti. Dizleri titremeye başlarken kendisine arkadan sarılan eşinin kokusunu mümkün olduğunca içine çekti. Ağlaması şiddetlendi. Alfanın kolları arasında duran cılız bedeni sarsılıp duruyor, ağzından sürekli olarak ağlama mırıltıları çıkıyordu.

"Sshh."

Alfanın sesi kulaklarına dolduğunda bile ağlamayı kesemedi. Ellerini arkaya, eşinin ensesine attı ve parmak uçlarıyla saç diplerini hafif hafif okşamaya başladı. Ağlamaktan yorgun düşen bedenini alfanın sert göğsüne yasladı ve başını onun omzuna bıraktı. Biraz kendine gelmesi için dinlenmesi gerekiyordu.

Dakikalar boyunca o pozisyonda kaldılar. Alfanın dudakları sürekli olarak omeganın sağ şakağının üzerinde gezinip durdu, fakat omeganın ağlaması yalnızca bir miktar azalabildi.

Omega daha fazla dayanamadı ve gözlerini sımsıkı kapatarak arkasına döndü. Kollarını sımsıkı bir şekilde eşine sardı, başını kokusunun en yoğun olduğu yer olan boynuna gömdü.

Bunun üzerine alfanın kollarının tutuşu sıkılaştı, omegayı sımsıkı sarmaladı. Resmen bir beden olmuşlar gibiydi, ikisinin de kalp atışları birbirlerinin göğüslerinde atıyordu.

Omega güçlü kollar arasında titreyerek ağlamaya devam etti. Eşi onu bırakacak diye öyle çok korkmuştu ki hâlâ her an kaybolacakmış gibi hissediyordu.

Hıçkırıkları yerini kesik kesik iç çekişlere bırakırken derin bir nefes aldı ve başını kaldırdı.

Başını kaldırıp boynunu iyice açığa çıkarırken göz kapaklarını yavaşça araladı. Gördüğü ilk şey pürüzsüz bir ten olurken hâlâ neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordu.

𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin