"İstemiyorum anne, çek şunu gözümün önünden."
Taehyung huysuzca mırıldanıp gözlerinin önünde duran kaşığı eliyle hafifçe iteledi. Bu sabah uyandığından beri kendisini biraz hâlsiz hissediyordu ve annesi yaptığı çorbayı içmesi için ısrar edip duruyordu.
"Aman içmezsen içme!"
Taehee kâseyle birlikte ayağa kalkıp salondan çıktı. Jennie gezintiye çıkmış, babası da her zamanki gibi sürü toplantısına gitmişti. Taehyung ve annesi de eve kapanmışlardı. Annesi mutfakta bir şeylerle oyalanırken, Taehyung da televizyon kanallarında gezinip duruyordu.
Saçma bir yemek kanalında durdu, ardından gözlerini kapattı. Ne kadar süre sonra bilmiyordu, sarsılarak yerinden sıçramasına neden olan telefon sesi kulaklarına dolduğunda bıkkınlıkla ofladı.
Gözlerini ovalayıp sehpanın üzerinde duran telefonunu eline aldı, Jisoo'nun aradığını görünce kaşlarının havaya kalkmasına engel olamadan çağrıyı yanıtladı. "Jisoo?"
"Ah, Tae! Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?"
Taehyung hafifçe ağrıyan başını umursamamaya çalışarak "İyiyim, sen nasılsın?" diye mırıldandı. İyi falan hissetmiyordu. Tüm gece uyuyamamıştı, Jisoo aramamış olsaydı şimdi uykuya dalmış olabilirdi ve başı deli gibi ağrıyordu. Hatta yalnızca başı değil, vücudunun her tarafı ağrıyordu. Fakat bunların hepsini içinde tuttu.
"Ben de iyiyim teşekkürler. Im, şey, iyi olduğuna eminsin değil mi?"
Taehyung kaşlarını çalıp hafifçe yerinden doğruldu. "İyiyim Jisoo, yalnızca biraz hâlsizim."
"Halsizmiş."
Jisoo'nun fısıltısını duyduğunda kaşlarını daha fazla çattı. Telefondan hışırtılar geliyordu ve Taehyung'un neler döndüğüyle ilgili hiçbir fikri yoktu.
"Jisoo? Ne oluyor orada?"
"Ah, Jungkook defol! He? Şey, hiçbir şey ehehe."
Jungkook mu?
"Hiçbir şey olmadığına emin misin?"
"Evet evet, eminim. Kendine iyi bak, geçmiş olsun. Hoşçakal!"
"Teşekkürler, hoşçakal."
Telefon kendiliğinden kapandığında Taehyung afallamış bir şekilde duvarları izlemeye başladı. Az önce neler olmuştu öyle?
"Merhaba, aramana çok sevindim! Nasılsın Minseo?"
Annesinin mutfaktaki sesini rahatlıkla duyduğunda televizyonun sesini hepten kısıp dikkatlice onu dinlemeye başladı. Neler olduğunu öğrenmezse meraktan çatlayacaktı.
"Ben de iyiyim, teşekkürler."
"Taehyung mu? Hasta gibi biraz, yorgun. Son zamanlarda zayıf düştü vücudu sanırım."
"Olur tatlım, söylerim selamını."
"Buluşmak mı? Taehyung'u böyle bırakabileceğimi sanmıyorum."
"Diyorsun? Olabilir, tamam o zaman sizinkiler gelince çıkarım ben de."
"Tamam canım, görüşürüz."
Taehyung kaşları çatık bir şekilde duyduklarına bir anlam yüklemeye çalışırken salonun kapısı aniden açıldı ve annesi içeri daldı.
"Sürpriz! Jungkook ve Jisoo sana bakmak için buraya geliyorlar!"
Jisoo ve Jungkook mu?
Oh hayır, bu olmamalıydı.
Tabii ki olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔
FanfictionTaehyung sürekli rüyasında gördüğü eşiyle tanışmak için can atıyor. alpha! Jungkook omega! Taehyung *Tamamlandı. Bu hikayenin yazarı 'benkopegim' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.