Yıldız yatağına uzanırken uyuyan babasını düşündü. Okuldan geldiği zaman direkt yatağına uzanıyor, olabildiğince babasını görmemeye çalışıyordu. Onu görmek canını yakıyordu, bir yandan da ona hizmet etmek zorundaydı. Sadece tuvalete kalkıyordu, bazen tuvalete gitmeyip aynı yerde iki gün yatıyordu. Kaçırınca da annesini ve onu suçluyordu.
Babası iğrenç bir adamdı onun gözünde.
Rüyalarında annesiyle Türkiye'den giderdi, babası da yanlarında olmazdı. Zaten ikisinin aşık olmadığının farkındaydı Yıldız. Annesi ona çok küçükken söylemişti. Mantık evliliğinin mantıksız sonuçları olmuştu.
Yere fırlattığı yastıklardan birini yerden alıp iki bacağının arasına sıkıştırdı. Telefonundan müzik açıp gözlerini kapattı. Ne önemi var?
Böyle yapınca bir transa girmiş gibi hissederdi, bu trans onun uyuşturucusuydu. Kimse onu oradan çıkarmaya da uğraşmazdı zaten, bağıran babası dışında.
"YILDIZ BURAYA GEL!"
Yine başlıyoruz diye düşündü genç kız, itaatkar adımlarla salona gitti.
"İki saattir içeride ne yapıyorsun? Halimi hatrımı bile sormuyorsun. Kaltak karı!"
Kafasına yediği kül tablasıyla afalladı. Neyse ki bu öncekiler gibi cam değil, demirdendi.
*****************
"Hayvan herif..."
Şişen kafasına krem sürmüştü annesi, şimdi de birlikte yattıkları yatağa uzanmışlardı. Annesi buzu kızının kafasından ayırmıyordu.
"Boşver anne, bu seferki cam değildi."
Alışmanın verdiği acıyla annesine baktı. Yorgun görünüyordu. Annesinin güzelliği babası yüzğnden altı yılda solup gitmişti. Sanki bacağını kaybetmesi onların suçuymuş gibi. Aldığı engelli maaşıyla sadece alkol alıyordu kendine, gerçi bu iyiydi.
Belki birgün alkol komasına girip ölür giderdi.
"Anne."
Annesi kızına döndü. Acaba buz çok mu soğuktu onun için?
"Efendim benim küçük sincabım?"
Yıldız derin bir nefes aldı.
"Neden babamı boşamıyorsun?"
Annesi hemen kafasını çevirdi. Bu onun için çok uzak bir ihtimaldi sanki.
"Kızım yapamayız, biliyorsun. Ben onu boşasam bile amcanlar peşimizden gelir, bize yapmadıklarını bırakmazlar."
"Uzaklara gidelim anne, başka ülkelere. Senin kuzenin İngiltere'de yaşamıyor mu? Onun yanına gidelim, ben ingilizce biliyorum zaten."
Annesi cevap veremedi.
"Tamam sorarım ona, sen şimdi uyu yoksa başın çok daha fazla ağrır."
Yıldız annesinin onu geçiştirmesine alışmıştı artık. Ona sarılıp uykuya dalmayı bekledi.
************
Yıldız duşa girmeye karar vermişti. Annesine;
"Anne ben duşa giriyorum"
Dedi ve banyoya gitti. Ona uzaktan seslenemezdi, babası uyanırsa iyi şeyler olmazdı.
Üstünü çıkarıp vücuduna baktı. Kalın bacakları, iri göbeği çok çirkindi. Yüzündeki sivilceler çok irileşmişti, ortada koca bir sivilce gibi duran büyük şey ise burnuydu. Babasından aldığı burnu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amare
General FictionSen ve ben Tanrı'nın buluşturduğu iki genç kızız, eğer Tanrı ayrılmamızı istiyorsa ayrılmak zorundayız.