empty room - 2

65 15 5
                                    

Jake'den

Günlerdir yataktan çıkamamıştım ama Sunghoon'u görmek için can atıyordum.

Hemşire son kontrolleri de yapıp odadan çıktığında hemen yataktan fırlayıp koridora çıktım.

257 numaralı odaya doğru yöneldim. Önce kapıyı tıklattım, ses gelmeyince yavaşça kapıyı araladım. Oda boştu. Hiçbir kişisel eşya yoktu ve tertemizdi.

Hızlı adımlarla danışmaya gittim ve odanın neden boş oldugunu sordum.

"257 numarlı odada kalan Park Sunghoon 3 gün önce taburcu oldu."

"Ah, peki arkasında herhangi bir eşya veya not bıraktı mı?"

"Sanmıyorum."

"Anladım, teşekkürler"

Neden bana söylemeden gitti?
Tekrar görüşeceğimizi biliyordu, değil mi? Ah, keşke numarasını alsaydım...

(4 gün sonra)

"Jake, taburcu olduğundan kutlama yemeğine gidelim mi?"

"Sağ ol Hee, şuan hiç halim yok belki başka zaman..."

-

Taburcu olmamın üstünden 13 gün geçmişti, hâlâ keşke numarasını alsaydım diye düşünmeden edemiyorum. Neden bana haber vermedi peki? Arkadaş olmak mı istemedi.

Şu an çok yorgunum. Sadece uyumak ve kafamdaki düşüncelerden kurtulmak istiyorum.

-

Derin uykumdan kapı zil sesi ile uyandım. Saate baktım, 02.57
Kim bu saatte kapımı çalar ki?

Yeni uyandığım için dengede durmakta zorlanıyordum. Merdivenlerden duvardan destek alarak, ağır adımlarla iniyordum.

Evin giriş kısmındaki ışığı açtıktan sonra kapıyı açtım. Kimse yoktu ama yerde bir çikolatalı süt ve not vardı.

Korktum. Etrafa baktığımda da kimse yoktu, hemen notu ve sütü alip eve girdim. Kapıyı kilitledigimden emin olduktan sonra notu açıp okudum.

'257 numaralı odada, Jake'

-

Dün gece aldığım notta yazan şeyi bütün gece düşünmekten uyuyamamama sebep oldu. Şu an aşırı yorgunum ama hastaneye gitmem gerek.

-

"Merhaba"

Hastenede, danışmanın önündeydim.

"Merhaba"

"Yaklaşık bir hafta önce taburcu olan hastanız, Park Sunghoon... Şu anda odasında birisi kalıyor mu?"

"Hayır, dün temizlik yapıldı. Odanın onarılması gerekiyor bu yüzden iki hafta boyunca hastalar o odada kalamayacak."

"Anladım. Odaya girebilir miyim lütfen."

"Sebebini sorabilir miyim?"

"Sunghoon arkadaşım, bir eşyasını odada unuttuğunu söyledi ve beni almam için gönderdi."

"Odada bir eşya unutulmamış. Temizlik yapıldı, eşya unutulsaydı görevliler bize iletirdi."

"Emin misiniz?"

"Eminim"

Kadın görevlilere sormamıştı bile. Sanki o odaya girmemi asla istemiyor gibi söylediklerimi kesin bir tavırla reddediyordu

"Tamam teşekkürler"

Odaya girecektim. Şu anlık üstüme yeterince şüphe çektiğim için kadına gülümseyip hastane kafeteryasına yöneldim.

Arkama dönüp kadına baktığımda hâlâ beni izliyor olduğunu gördüm.

Buraya gelmemin üstünden 24 dakika geçmişti. Masada oturup kahve içiyordum.

Sonunda cesaretimi toplayıp hızlı adımlarla 257 numaralı odaya doğru gidiyordum. Etrafta kamera olduğunu biliyordum ama bu yaptığım suç değildi sonuçta.... Umarım?

Yavaşça kapıyı açtım ve önce kafamı uzatıp içeriyi kontrol ettim, kimse yoktu. Etrafa göz gezdirdim, ne aradığımı bile bilmiyordum. Şüpheli herhangi bir şey?

Tüm çekmeceleri, dolapları kontrol ediyordum. Hepsinde normal bir hastane odasında bulunması gereken şeyler vardı. Sonunda umudumu kesmiştim ve yorulmuştum. Sırtıma duvara yaslayarak birak soluklandım ama sırtıma batan bir şey hissettim.

Dönüp baktığımda duvarda bir çıkıntı olduğunu farkettim. Düğme olduğunu düşünüp bastım, kendime çektim... Belki de fazla film izlemişimdir.

Yakalanmamak için bir an önce çıkmam gerekiyordu.

Tam arkamı dönmüş giderken arkamda hareketlenme hissettim, baktığımda duvarda bir bölmenin hafif aralandığını gördüm.

Kafamı uzattım, karanlıktı ve kötü bir koku geliyordu Telefonumun ışığını açıp içeri girdim. Bir olay olursa hemen Heeseung'u arayacaktım. Karanlık, dar alanda ilerledikçe kötü koku daha da yoğunlaşıyordu. Sanırım, çürük kokusu?

Yürürken ayağımın bir şeye çarptığını hissettim. Telefon ışığını o yöne doğru tutunca gördüğüm şeyle çığlık attım...

Ceset.

Hospital Roof - EnhypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin