4- AHISKA SÜRGÜNÜ (1944)

28 8 0
                                    

Zoraki sürgün ve yurtsuz kalma...

Her yerde ötekileştirilme ile karşınızda Ahıska sürgünü...

Ahıska Türkleri sürgünü, Sovyet hükûmetinin Ahıska Türklerine karşı gerçekleştirdiği zorunlu tehcir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ahıska Türkleri sürgünü, Sovyet hükûmetinin Ahıska Türklerine karşı gerçekleştirdiği zorunlu tehcir. 14 Kasım 1944 tarihinde gerçekleşen tehcirde 212 köyde yaşayan 92.307 ila 94.955 Ahıska Türkü zorla Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne (günümüzde Gürcistan) bağlı Mesheti bölgesinden Orta Asya'ya sürgün edilmiştir.

Sovyetler Birliğinin lideri Stalin, 14 Kasım 1944'te, Gürcistan'ın Türkiye sınırına yakın bölgesi Ahıska'da yaşayan Türkleri birkaç saat içinde trenlere doldurarak sürgüne gönderdi.

Sığır vagonlarına doldurulan Ahıska Türklerinin çoğu Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne gönderilmiştir. Operasyon sırasında Kürtler (Sovyetler Birliği'ndeki Kürtlerin sürgünü), Hemşinliler (Müslüman Ermeniler) ve Lazlar da dahil olmak üzere toplamda yaklaşık 115.000 kişi sürgün edilmiştir.

Sürgün edilenler zorla çalıştırılmak üzere görevlendirildikleri özel birimlere yerleştirildiler. Sürgün ve sert koşullar, en az 12.589 ila 14.895 arasında insanın ölümüne sebep oldu.

Kasım 1944 başlarında Ahıska'daki 220 köyün yer aldığı Adıgön, Ahıska, Aspinza, Ahılkelek ve Bagdonovka ilçeleri askeri birlikler tarafından kuşatıldı.

Dönemin Moskova yönetimi tarafından Sovyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti sınırındaki Ahıska bölgesindeki Müslümanları boşaltmak için 4 bin ila 6 bin asker görevlendirildi.

Bu arada, askere alınan Ahıskalılar İkinci Dünya Savaşı’nda cephede savaşırken geride kalan kadınlar ve yaşlılar Ahıska-Borjomi demir yolu hattının yapımında çalıştırıldı.

Askerler, Ahıska bölgesinde yaşayan Türkler, Kürtler ve Hemşinlilerin yanı sıra Batum’da yaşayan Lazların evlerinin kapısını çaldı.

Kamyonların eşliğindeki askerler, daha yatağında olan çoluk çocuk, sabah namazını kılan ihtiyarlara yolculuk için iki saat içinde toplanma emrini verdi.

Ahıska Türkleri, tren vagonlarının bekletildiği noktalara askeri kamyonlarla taşındı ve üç gün istasyonlarda bekletildikten sonra vagonlara bindirildi.

İki saat içinde yük taşınan vagonlara bindirilen ailelerin, bir bohça eşya dışında yanına hiçbir şey almalarına izin verilmedi.

Bazı aileler evlerine geri dönecek umuduyla yanına hiç eşya almazken, bazıları da un ve mısır aldı.

Dedeler ve nineler, eşyaların arasında sakladıkları Kur’an Kerim ve Osmanlıca kitaplarını yanında götürdü.

Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu 30 gün sürdü.

Böylece, Ahıska'da, sürgüne giden halkların evleri, kıymetli ve ziynet eşyaları, kış için hazırlanan yiyecekleri, küçük ve büyük baş hayvanları kaldı.

Derme çatma vagonlarda mevsimin en soğuk ve karlı döneminde yaşanan sürgünde yaklaşık 17 bin Ahıskalı, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetti.

Hayatta kalan Ahıskalılar, bugünkü Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan toprakları içinde bırakıldı.

Gürcistan'ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan antlaşmayla Rusya'ya bırakıldı. Bölge, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan'a bağlandı. Bu dönem, SSCB içindeki tüm Türk ve Müslüman topluluklar gibi Ahıska Türkleri için de acıların başlangıcı oldu.

Dönemin SSCB Lideri Stalin, İkinci Dünya Savaşı'nda Rus ordusunda savaşmalarına rağmen Ahıska Türkleri için sürgün kararını imzaladı.

Stalin yönetimi, sürgünün gerekçesini "Tüm erkekleri Ruslarla cephede olan Ahıska Türklerinin, 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerle iş birliği yapması" olarak gösterdi.

Ancak Sovyetlerin dağılmasıyla, bu iddianın doğru olmadığı ve gerçek amacın başka olduğu ortaya çıktı.

SSCB kayıtlarına göre, Kırım ve Ahıska Türklerinin sürgünü, Karadeniz çevresini Türklerden temizlemek amacıyla yapıldığı anlaşıldı.

Ahıska Türkleri için sıkı yönetim uygulaması 1956’da kaldırıldı ve Gürcistan dışında Kafkaslara dönmelerine izin verildi.

Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan topraklarında yaşayan Ahıskalıların bir kısmı Ahıska’ya yakın olan Azerbaycan topraklarına göç etti, halkın büyük bölümü ise Orta Asya’da kalmayı tercih etti.

Özbekistan’ın Fergana vadisinde yaşayan yaklaşık 20 bin Ahıska Türkü ise 5-10 Haziran 1989’da yaşanan trajik olayların ardından Rusya’nın Krasnodar bölgesine Sovyet ordusu tarafından götürüldü.

Türklerin bir bölümü de Ukrayna’nın doğusuna göç etti.

Rusya’nın Krasnodar bölgesine yerleştirilen Ahıskalılara tüm vaatlere rağmen ikamet ve oturma izni verilmedi, eğitim ve sağlık hizmetlerden yararlanmaları sağlanmadı.

Durumun giderek ağırlaşması sonucu Ahıskalılar çeşitli yollara başvurarak çareler aramaya başladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütünün yardımı ile 13 bin Ahıskalı, 2004 ve 2005 yılları içerisinde kısmen ve gönüllü olmak üzere ABD’nin çeşitli eyaletlerinde götürülerek yerleştirildi.

Ukrayna’nın doğusunda 2014’te kitlesel gösterilerin sıcak çatışmaya dönüşmesinin ardından ise Donbas bölgesinde yaşayan Ahıskalılar ateş altında kaldı.

Türkiye'de iskan ettirilmek üzere Ahıska Türkleri, Erzincan’ın Üzümlü ilçesine ve Bitlis'in Ahlat ilçesine getirildi.

Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından 1991 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Orta Asya'daki cumhuriyetleri ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti devleti oldu.

Orta Asya’da yaşayan Ahıskalılar da ülkelerinin bağımsızlıkları sayesinde 162 yıl sonra ana vatan olarak bildiği Anadolu topraklarını ziyaret etmeye başladı.

Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Ahıska Türkleriyle yakından ilgilenmesi sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından çıkarılan Ahıska Türklerinin Kabul ve İskanına Dair Kanun gereğince bir grup Ahıska Türkü 1991’de Türkiye’nin Iğdır şehrine yerleştirildi.

Bu ilk yerleştirilenler dışında Türkiye’ye kendi imkanlarıyla gitmeyi sürdüren Ahıskalılar, İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Denizli, Kocaeli, Eskişehir ve Antalya gibi şehirleri tercih etti.

Dünyanın 9 ülkesinde yaşayan Ahıskalıların sürgün acısı hiç dinmedi. Ahıskalılar, her yıl 14 Kasım sürgün günü dolayısıyla sürgün sırasında ve sonrasında yaşamını yitirenlerin ruhları için Kur'an-ı Kerim okuyor ve dua ediyor.

Ahıskalı sivil toplum örgütleri de bu tarihte anma programları düzenleyerek, 1944 ve 1945 ile daha sonraki yıllarda, Ahıskalılara evlerini açan ve ekmeğini paylaşan Kırgız, Kazak, Özbek ve Azerbaycan Türklerine teşekkür ediyor.

Bu bölümü de bitirmeden önce sürgün esnasında ölen tüm Ahıskalılara Allah'tan rahmet, yakınlarına ve akrabalarına başsağlığı diliyoruz.

Sağlıcakla kalın, hoşçakalın..

KAN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin