8- UYGUR SOYKIRIMI

12 4 0
                                    

Kendi topraklarında özgürlüğünün alınması..

Benliğinizi değiştirmeye çalışmaları..

İşte karşınızda Uygur Soykırımı..

Uygur Sorunu ya da Uygur-Çin Sorunu, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 1960'lı yıllardan beri devam eden dini-etnik bir çatışmadır.

Uygurlar eskiden Sovyetler Birliği'nin desteğiyle kurulmuş olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin Çin tarafından 1949 yılında ilhak edildiğini ve halen Çin işgali altında bulunduklarını iddia etmektelerdir.

1953 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan'da nüfusun %75'ini Uygurlar, %6'sını ise Han Çinlileri oluşturmaktadır. 2000 yılına gelindiğinde ise nüfusun %40.57 si Han Çinlisi, %45.21 i ise Uygurlardan oluşmaktadır.

Elli sene gibi kısa bir süre içerisinde bölgedeki bu demografik değişikliğin ana sebebi Çin tarafından bölgedeki Uygur nüfus oranını azaltmak ve Çinli oranını arttırmak için izlenen politikalar olmuştur.

Soğuk Savaş dönemindeki Çin-Sovyet ayrılığı, Uygur-Çin sorununu tırmandıran gelişmelerin fitilini ateşlemiştir. Sovyetler Birliği, bölgedeki Kazakları Çin'e karşı saldırılara girişmeleri için teşvik etmiştir.

Bunun üzerine Çin ise Sincan-Sovyet sınırına Bingtuan milislerini yerleştirmiştir. 1960'lı yıllarda Sovyetler Birliği bölgedeki Kazak ve Uygurları Çin'e karşı kışkırtmıştır.

Taşkent'ten Doğu Türkistan'a radyo yayınları yapmış ve Uygurları bağımsız bir devlet için teşvik etmeye çalışmıştır.

1962 yılında 60,000 Kazak ve Uygur, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne kaçmak zorunda bırakılmıştır.

Sovyetler Birliği'nin bu kaçaklardan ordu kurup, bu ordunun Çin'e karşı 'Kurtuluş Ordusu' adı altında savaşacağı söylentileri yayılmıştır.

1979 yılında Sovyetler Afganistan'a girince, Çin Sovyetlerin Müslüman Afganlara karşı zulüm gerçekleştirdiği propagandası yayarak, Uygurları Sovyetlere karşı aksi görüşte etkilemeye çalışmıştır.

Bunun yanında Çin, Doğu Türkistan'a Çin göçünü sadece Uygurlara karşı teşvik etmemiş, aynı zamanda da Sovyet yayılmacılığına karşı da hayati bir önlem olarak görmüştür.

1997 yılının Ramazan ayında 30 Uygur'un öldürülmesi bölgede büyük gösterilere neden olmuştur. Çin medyası gösterileri isyan olarak nitelendirmiştir. Batı medyası ise gösterilerin barışçıl bir şekilde yapıldığını ifade etmiştir.

Gösteriler büyümüş ve Gulca Katliamı olarak nitelendirilen olaylar sırasında Çin Ordusu göstericilere ateş açmış yüz civarında insan ölmüştür.

5 Ocak 2007'de Çin polisi Doğu Türkistan İslami Hareketi'nin kamplarını basmış ve 18 kişiyi öldürmüştür. Bu olay 2008 yılındaki Uygur ayaklanmalarının fitilini ateşlemiştir.

2008 yılında radikal İslamcı Uygur örgütleri bölgedeki pek çok farklı noktada saldırılar düzenlemişlerdir.

Çin uzun yıllardan beri bölgedeki Uygur ve Kazaklar başta olmak üzere Müslümanlara karşı pek çok insan hakları ihlali gerçekleştirmiş ve bu durum da insan hakları örgütlerince sık sık raporlara geçirilmiştir.

Doğu Türkistan'da Uygurlara karşı pasaport verme zorlaştırılmaktadır. Bu durum en temel insan haklarından biri olan seyahat özgürlüğünün kısıtlanması olarak algılanmaktadır.

Yasaya göre, Doğu Türkistan'da birlikte namaz kılmak, dini giysilerle iş yerlerine gitmek, kadınların başörtüsü takması ve kişinin İslam dini mensubu olduğunu gösteren diğer sembolleri kullanması suç sayılmaktadır. Ayrıca öğrenciler ve devlet memurları için oruç tutmak da yasaklanmıştır.

Kısacası çinliler Doğu Türkistanlı halk'a iki seçenek sunuyor. Ya ölürsünüz ya da bizim kurallarımıza uyup benliğinizi, törenizi, dininizi, dilinizi, geleneklerinizi unutacaksınız. Bunun anlamı yaşarken ölmektir.

21.yy'da hâlâ böyle olayların devam etmesi ne kadar insan görünümlü vahşilerin olduğunun bir kanıtıdır.

Bunları duyurmakta biz sevgili okurlara kalmaktadır. Din, dil, ırk ayırmaksızın bu olayları bilmemiz kültürel bir miras olarak bize katkı sağlayacaktır.

Bu Dünya toz pembe değil ve hiç bir zaman da toz pembe olmadı.

İnsanların dinini yaşamasının yasak olması orada nasıl bir cahiliye Dönemi'nin yaşandığını size az biraz farkettirecektir.

Kur'an okumak, başörtü takmak, namaz kılmak, seccade gibi her şey yasak. İnsanlar beyinleri yıkanmak için kamplara dolduruluyor. Kadınlara ve kızlara tecavüz ediliyor.

Çinliler kendi ırklarını, soylarını devam ettirirken Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin soylarını kurutuyorlar. Etnik temizleme mevcut..

Sizlere Bilge Kağan'ın sözü ile veda etmek istiyorum..

"Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Türk milleti; Çin'in tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanma, aldanırsan öleceksin!"

       -  Bilge Kağan -

Sağlıcakla kalın, hoşçakalın..

KAN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin