Tarihler 26 şubat 1992 yine bir soykırım, yine bir vahşet...
Yine Dünya sessiz... Ve masumların çığlığı yine duyulmuyor...
Azerbaycan'ın dağlık Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı kasabasında ermeni güçler tarafından Azerilerin vahşice katlediliş tarihi; 26 Şubat 1992..
Yine Dünya kulaklarını tıkamış duymuyorken Anaların feryatları, babaların çaresizliği, gül gibi çocukların korkuları Hocalı'da hissediliyordu.
Katliam'da 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azeri sivil katledilmiştir.
İşte Hocalı katliamı...
Tarihte Hocalı Katliamı olarak geçen acı olay, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Azerbaycan'da toprak iddiasında bulunan Ermeniler tarafından gerçekleştirilen bir soykırımdır.
Dağlık Karabağ'da en önemli tepelerden biri olma niteliğini taşıyan Hocalı, Ermeniler için önemli askeri hedef niteliği taşıyordu. Tarihler Aralık 1991'i gösterdiğinde Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. Ve böylece vahşet'in ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı...
30 Ekim 1991'den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. Durum o kadar vahim bir hal almıştı ki, şehre yiyecek yardımı bile helikopterle havadan atılarak yapılabiliyordu.
20 Kasım 1991'de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçta birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır. Saldırı öncesi, birkaç aydır kasaba elektrik ve gazdan yoksundu.
Şimdi biraz duralım ve vahşet yaşanmadan önce gelen ayak seslerini biraz düşünelim.
Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edilmiştir.
Şimdi biraz daha size detay vermek istiyorum ki bu kadarı ile kalınmadığını öğrenin, bilin.
Tarih 25 Şubat 1992..
Kendini doktor diye tanımlayan Ermeni cani Zori Balayan, katliam sırasında pencereye çivilenmiş bir erkek çocuk gördü. Aklına kendince dahiyane bir fikir geldi.
Canlı bir çocuğun, derisi yüzüldükten sonra kaç dakika yaşayacağını hesaplamak için kolları sıvadı.
Küçük çocuğun çığlıklarına aldırmadan kafası dahil bütün derisini yüzdü.
Sonra karşısına geçip saat tutmaya başladı.Çocuğun kan kaybından ölümü, 7 dakika sonra gerçekleşti.
"Doktor" ünvanlı cani, akşam bu deneyi üç çocuk üzerinde daha gerçekleştirdi. Bir süre sonra, vahşi deneyini Ruhumuzun Canlanması adlı kitabında, gururla itiraf etti.
Kırmızı bültenle aranan Zori Balayan, o işkenceyi kitabında gururla itiraf ediyor.
"Biz arkadaşımız Haçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur, çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu.
Daha sonra bu 13 yaşındaki Türk'e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü.
İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı.
Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türkle aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim.
Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915'te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik."
Hocalı katliamı sırasında küçük çocukların derilerini diri diri yüzen Zori Balayan'ın yaptıklarını, Azeri doktor, Profesör Mubariz Allahverdiyev, gazeteci Semanur Sönmez Yaman'a anlattı.
Allahverdiyev'in, Katliam günü bütün ailesi Hocalı'daydı. Haberi alır almaz Bakü'den Hocalı yakınındaki Ağdam'a gitti. Yaralıları, işkenceyle öldürülen 613 cesedi tek tek gözleriyle gördü. Mubariz Allahverdiyev, uzmanlığı gereği sürekli kadavralarla çalışıyordu. Ancak o gün gördüğü cesetler karşısında, o bile dehşete düştü.Hocalı da masum Azeri türklerine yapılan vahşice olayları olabildiğince sizlere aktarmaya çalıştım. Bunlardan kat ve kat daha fazlaları yaşandı fakat hepsini yazmam mümkün değil. Bugünkü bölümümüzü de bitirmiş bulunmaktayız.
bu bölümü de bitirmeden önce Hocalı katliamında hayatını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, kederli ailelerine ve tüm Azerbaycan halkına başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.
Sağlıcakla kalın, hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN İZLERİ
Non-FictionDünya'nın dört bir yanında yaşanmış ve yaşanmakta olan soykırımlar ve katliamlar... Kan ile yıkanmış şehirler, dereler, göller... ve geriye kalan acı fotoğraflar... Derlediğim katliamlar, soykırımlar, kamplar, sürgünler ve daha nicelerini Kan İzleri...