Sabah olduğunda artık her zamankinden daha da heyecanlı ve mutlu uyanmıştım.Bu sefer ki duygum gerçekten tarifsizdi çünkü her ne kadar adını hala öğrenememiş olsak da dün gece sonunda kıvırcık saçlı çocukla tanışmıştık ve 1 Ağustos 2013 tarihini gelmiş geçmiş yaşadığımız en güzel yaz gecesi ilan ettik.
Dün gece hem Miray için mükemmel bir doğum günü hem de bizim için unutulmayacak bir tarih olmuştu.*****
O sabah uyandıktan kızlarla buluşuncaya kadar ki geçen süreye dair hiçbir şey hatırlamıyorum.O kadar heyecanlıydım ki o güne özel hatırladığım tek şey bir an önce kıvırcık saçlı çocuğu görme heyecanının hissiydi .
Kesinlikle aşık falan değildim.Zaten bir insanın tanımadan birini sevebileceğine asla inanmıyordum.Ama bu çocuğu ne zaman görsek elimiz ayağımız birbirine dolanıyordu.Hoşlanmak mıydı acaba bu ?
Hoşlanmakta değilse ne olabilir diye düşünüyordum hep.Herhalde zaafımızın getirdiği bir takıntıydı.Ceren'de de bende de "kıvırcık saç"diyince sular seller duruyordu ve ben ikimizinde bu çocuğun en çok saçlarının büyüsüne kapıldığımızı düşünüyordum.Ama çocuğun saçları da gerçekten etkilenilmicek gibi değildi.O yüzden işin hakkını vermişiz gibi gözüküyordu.Miray anneannesinin evine gittiği için Ceren,İrem ve ben üç kız kalıp ne yapsak diye düşünürken birden aklımıza tekrardan bunların sitesine gitme fikri geldi.
Dün geceki koyu muhabbetimizden sonra sitelerine gitme fikri artık absürt kaçmazdı diye düşünüyorduk.Bunun verdiği motiveyle de doğruca sitelerine girip onların her zamanki oturduğu çardağa oturduk.
Park ve bizim o gün oturduğumuz gondol bu çardaktan oldukça net gözüküyordu.Oysa biz gondolda otururken karanlık olduğu için onları çardaktayken hiç görememiştik.Bu biraz kötü bir adaletsizlikti ama nasıl olsa artık tanıştığımız için bunların hiçbir önemi kalmamıştı.
Parkın çardağında yaklaşık yarım kadar saat oturduk.Gelen giden yoktu.Site oldukça sessizdi ve bizim sitemiz her zaman kalabalık ve curcunalı olduğu için bu sakinlik alıştığımızın dışında olunca duruma fazlasıyla yabancı kalmıştık.
Tam klasik kız muhabbetlerimizi yaparken birden karşıdaki evin içinden onu ve her zaman ki gibi yanında olan 95li olduğunu öğrendiğimiz sakallı arkadaşının çıktığını gördüm.Gördüğüm anda da gözlerimi çocuklardan ayırmadan kızlara "Geldiler!"diye işaret verdim.
Üçümüzde susmuştuk.Uzaktaydılar ama yine de onlara bakmaktan başka hiçbir şey yapmıyorduk.O sırada kıvırcık saçlı çocukla göz göze geldim.Geldiğimiz anda da birden durdular.Biz üçümüz onlar ikisi karşılıklı olarak bakışıyorduk.Sonra gülümsemeye başladılar.Sanırım ne yapacaklarını bilmiyorlardı.Gitsek mi gitmesek mi düşüncesi içinde kalmışlar gibi duruyorlardı ve sonucun ne olacağına dair merakla üçümüz de heyecandan dokuz doğuruyorduk.
Sonunda umduğumuz oldu ve çardağımıza doğru yürümeye başladılar.Yanımıza gelmeye karar vermişlerdi.Bizden tabi onlar gelene kadar heyecandan çıt çıkmıyordu.Nihayet içeri girdiler ve sakallı çocuk;
"Günaydıın oturabilir miyiz ?"diye sordu.
"Tabiki"dedik ve yer açtık.
Oturdular ve kıvırcık saçlı çocuk lafa girdi;
"Dün gece geç girdiniz diye aileleriniz kızmadı dimi ?"
(Ah canım nası da düşünceli :P)
"Yok yok sorun olmadı"dedi Ceren.
Ben hala isimlerini bilmediğimizi fark ederek aklımdayken halledeyim dedim ve "Ya biz dün o kadar oturduk konuştuk da kimse birbirine adını sormadı sizin isimleriniz ne ?" diye sordum.Artık gerçekten dayanamamıştım.
Sakallı çocuk güldü ve "Ben Berk"dedi.
Yüzümüzü kıvırcığa çevirdik ve vereceği cevabı merakla beklerken mesaj yazdığını gördük.Berk'in kolunu dürtmesiyle başını telefondan kaldırdı.
"Pardon dalmışım,ben de Mert" dedi.
O anda Cerenle gözlerimizin içine baktık.İkimizde adeta şoktaydık.Ceren hiçbir ipucu olmadığı halde hiç tanımadan çocuğun adını bilmişti ! Tanışmamızdan sadece birkaç gün önce "acaba çocuğun adı ne" düşünceleriyle kavrulurken Ceren'in "Bence kesin Mert'tir,Mertler her zaman yakışıklı oluyor"teorisi doğru çıkmıştı.Gerçekten inanılır gibi değildi.Böyle birşeyin mümkün olması gerçekten çok büyük bir tesadüftü ve buna açıkçası bayılmıştık.Her geçen gün sanki daha güzel şeyler oluyordu ve nazar değicek korkusu hepimizi şimdiden endişelendirmeye başlamıştı.
Onlarında bize aynı soruyu sormasıyla adlarımızı söylerken birden çardağa 2 tane çocuk geldi.Biri gondolda yanımıza gelip bizi yanlarına çağıran çocuktu,diğeri ise dün gece ve diğer gecelerde daha önce Mertlerin yanında görmediğimiz sarışın uzun saçlı bir çocuktu.Sonunda çocuğa kıvırcık demek yerine kendi adıyla hitap etmek içimizi rahatlatmış,işimizi de kolaylaştırmıştı.
O sırada Berk'in telefonu çaldı.Beni de annem aradı.İki gruptan da bir kişi telefonla konuşunca diğerleri sessiz kalmayı seçtiler.Telefonları kapatınca Berk;
"Bizim Yalova merkeze inmemiz lazım isterseniz biriniz numaranızı verin akşam haberleşelim,tabi uyarsa"dedi.
İrem'de, Ceren'de aynı anda bana baktılar.Bu derin bakışların ardından "Ben veriyim o zaman"dedim ve numaramı söyledim.
"Peki o zaman akşam görüşürüüz"dedi Berk ve kalktılar.
Biz de kızlarla siteye döndük.Tabi anında Miray'ı arayıp olanları anlattım.O da oldukça heyecanlanmış,siteye dönmek için can atmıştı.
Hepimiz dört gözle akşamı bekliyorduk.Şaka gibiydi ama gerçekti.Resmen rendevulaşmıştık.Ve bu birbirimize karşı artık yabancı olmadığımızı resmileştiren ilk adımdı.Heyecanla akşam olması için saat sayıyorduk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Masalı
Random10 senedir arkadaş olan 4 kız bir gün yazlıklarında olağanüstü yakışıklılıkta bir çocuğu keşfederler ama çocukla bir türlü tanışamazlar.Bütün olumsuzluklara rağmen bir gün dilekleri gerçek olur ve kızlar o gün itibariyle hayatları boyunca unutamayac...