Bölüm 12-Deniz

57 5 5
                                    

Sabah yine her zaman ki gibi heyecanla uyanıp yataktan fırlamıştım.Daha kahvaltıya bile oturmadan bikinilerimi giydim.
Saat ikiye geliyordu ve biz dün erken buluşucaz diye sözleşmiştik.Bu kadar geç uyanmam yine bana dezavantaj sağlamıştı.

Telefonuma baktığımda 7 cevapsız Miray'dan,5 cevapsız da Ceren'den gelmişti.
Onlarda bir an önce sahile inmek için sabırsızlanıyorlardı ve muhtemelen ikiye kadar uyuduğum için şuan da bana küfürler yağdırıyorlardı.

Elime bi tost alıp apar topar evden çıktım.Daha fazla vakit kaybetmek istemiyordum.Şuanda istediğim tek şey Mertle denize girmekti.
Whatsappa girdiğimde üçünden de mesaj yağmurlarına tutunmuştum.

Mert "Geliyo musunuz??"yazmış,Yiğit "Nerdesiniz?"demiş Sergen de "Kumsaldayız sizi bekliyoruz"diye yinelemişti.

Kızlarla buluşup hızlı adımlarla sitelerinin kumsalına doğru yürümeye başladık ve üçüne de toplu halde "Geliyoruz"mesajı attım.
O kadar heyecanlıydık ki yanlarına gitmeden önce sın dedikodumuzu bile yapamıyorduk.

*****
Sahile indiğimizde Mert,Yiğit ve Sergen'i yuvarlak bir masanın etrafında oturmuş iskambil oynarlarken bulduk.
Bize de yer açtılar ve oyunu gruplar halinde okeye çevirdik.

Başlarda herkes sadece oyuna konsantreydi,daha sonra oyundan çok muhabbetle ilgilendiğimizi fark ettik.
Mert fazla konuşmuyordu.Elinde yine telefon vardı ve bu durum git gide beni huzursuz etmeye başladı.

Oyuna devam ederlerken Mert bir anda ayağa kalkıp Sergen'i "Sigara bitmiş,sizde de yoksa gel bakkala gidip sigara alalım"diye kaldırdı.

Gittiler.5 dk sonra Miray da susuzluktan öldüğünü söyleyip Ceren'i zorla su almaya bakkala götürdü.Peş peşe oldular.
Onlar bakkaldayken Yiğitle ikimiz masa da kalıp havadan sudan konuşmaya başladık.Daha sonra bu havadan sudan muhabbeti bir anda dedikoduya dönüştü.

Yiğitten öğrendiklerime göre Özgür beni beğenmiş ve baya kafasına takmış ama bizimkiler anladığım kadarıyla Özgür'den pek hoşlanmıyorlar.O yüzden numaramı da vermek istememişler.
Konu sonradan Berk'e geldi.Berk'i dün gece gelen adının sonradan İdil olduğunu öğrendiğimiz şeytan bakışlı kızın nefretle çocuğu masadan kaldırışına tanık olduğumuzdan beri hiç görmemiştik.Kızdan ilk bakışta dahil hoşlanmamıştım ve bütün yaz boyunca kanlı bıçaklı olacağımız o andan belliydi.
İdil anladığımız kadarıyla aşırı kıskançtı.Berk'in yanında dişi sinek görse dahil öldürecek hırsta bir kızdı.Berk de bu yüzden uzun bir süre yanımıza gelmeyecekmiş.En azından İdil buralardayken...

Yiğitle sohbeti iyice ilerlettiğimiz sırada dördü birden geri geldi ve Ceren "Hava epey ısındı hadi denize"diyerek bizi kaldırdı.
Eşyalarımızı bankların üstünde bırakıp havlulara sarılarak iskeleye doğru yürümeye başladık.

Yazlık hatırlatmak olduğum üzre Yalova'da olduğu için denize ne yazık ki her zaman giremezdik.Bildiğiniz üzere malum Marmara olduğu için su her zaman temiz olmuyordu.Denizanaları,sazlık ve yosunlar bizim Yalovada ki tek kabusumuzdu.Bunlar dışında herşey burada bize dört dörtlük geliyordu.

Çok şanslıydık ki o gün deniz temizdi.Bu gerçekten çok iyi denk gelmişti.
Tam biz havlularımızı direğe bağlarken Sergen kaşla göz arasında su soğuk mu diye bile bakmadan denize atlamıştı.
Gülüştük.

Merdivenden ayağımı denize soktum ve sokmamla çekmem bir oldu.Bu su buz gibiydi ve nasıl alışacağımız konusunda kafamda soru işareti olmuştu.
Sergen'in arkasından Yiğit atladı.Suya önceden bakmadan atlamak kesinlikle yapılacak en mantıklı şeydi,çünkü en azından onları bekleyen buz gibi suyun tedirginliği olmadan giriyorlardı.
İskelenin ucunda atlasam mı atlamasam mı diye düşünürken birden kendimi denizde buldum.Kafamı sudan çıkarıp beni denize kimin attığının meraklıyla ismeleye baktığımda göz kırpıp el sallayan Mert'i gördüm.
Tabi ya,başka kim olacaktı ?

Benden sonra Ceren,sonra Miray en sonda Mert girmişti.Altımız da denizdeydik ve oyun şimdi başlayacaktı.
Üçe üç olunca tabi ki deve güreşi yapmadan olmazdı.Kızlardan en zayıf ben,erkeklerden de Mertti.Dolayısıyla beni o omuzuna aldı.
Yiğit Cereni,Sergen de Miray'ı...

Başladık.Başlar başlamaz da 10.saniye de beni devirdiler.Mert diz kapaklarımı sıkı sıkı tutmuştu ama bu gövdemin hunharca suya devrilmesine engel olamadı.

Deve güreşinden sonra yüzme yarışı yaptık.Daha sonra erkeklerin attığı denizanalarından kaçma oyunu diye bişey uydurduk.
Deniz anaları gerçekten korkunçtu ve kızlar olarak bu konuda çok daha huylu davranıyorduk.Bu oyunda zevkli geçti.
Sonradan suyun dibine kadar dalıp yerdeki çamurları fırlatmak ve aramızdan sırayla bir kurban seçip beş kişi birden ona su atmak gibi çılgınca şeyler yapmaya devam ettik.Zaman gerçekten güzel geçiyordu.

Kalabalıktan uzaklaşıp iki dakka kıyıya kadar yüzüp geleyim dedim ve iskelenin altına doğru kulaç atmaya başladım.Su ayaklarımın yere değecek seviyeye kadar inince yürümeye başladım ve arkamı döndüğümde Mert'in peşimden geldiğini gördüm.Tam göz göze gelip birbirimize baktığımız sırada ayağıma bişey değdi,ardından topuğumdaki ısırığı hissettim..
Avazım çıktığı kadar "YENGEÇ!"diye bağırdım.Hayır bu olamazdı..
Küçüklüğümden beri yengeçten çok korkardım ve Mert'in yanında bu fobimin belli olmasıyla çok utanmıştım.Mert ise ne kadar korktuğumu anlamış olmalı ki elinden geldiğince beni sakinleştirmeye çalışıyordu.Sonunda beni kucağına aldı.
O anda ayağımdaki bütün acıyı unuttum...
Şu an da Mert'in kucağındaydım ve o andan sonra hiçbişey keyfimi bozamazdı...

Bir Yaz MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin