"jaehyun sizi mi gönderdi?"
siyah giyinmiş, saçları sertçe bağlanmış, oldukça güçlü görünen beyaz tenli adam parmaklarını çıtlattı.
"beğenemedin sanırım." dedi sunwoo kollarını önünde bağlayarak, sumi ise burada ne yapacağını bile bilmiyordu. kimse ne olacağından bahsetmemişti ama sunwoo tecrübeli gözüküyordu.
okulun girişindeki tapınağa gelen bu yabancı adamlar hiç iyi bir his vermiyordu. bütün okulu ayağa kaldırdıktan sonra sadece birkaç büyü şovu mu yapmaya gelmişlerdi?
"ee böyle bekletecek misiniz misafirlerinizi?" dediğinde adamın yanındaki kız başını sallayarak onayladı. gözleriyle sunwoo'dan nefret edercesine bakış attı ve sakızını çığnemeye devam etti.
"eğer olur da burda sıkılırsan, bizim tarafımıza geçebilirsin no sumi." ismini biliyor olması sumi'yi şok etmişti, sunwoo da şaşırsa da belli etmemeye çalışmıştı.
kıza uzattığı eli sunwoo sertçe kavradı ve adamın boş gözlerine baktı, "onu almaya çalışırsan seni gebertirim."
adam omuzlarını silkti ve arkasını döndü, gözünü açıp kapayana kadar tapınağın girişine gitmişti. en hızlı büyücü falan olmalıydı.
"gerçek gücün sinirlendiğinde ortaya çıktığını, biliyor musun?" dediğinde kız geriye doğru adımını attı çünkü sarı saçlı kadın ona doğru yaklaşmıştı.
"kanıtlamamı ister misin?"
elini şıklatmasıyla tapınağın zemininden gürültü gelmesi bir olmuştu. çöllerden gelmiş kadar kuru olan toprak sanki sunwoo ve sumi'yi boğuyormuş gibiydi. nefes zor alırlarken topraktan gelen bir dal sunwoo'yu sarmaladı.
kız sunwoo'yu kurtarmak için obtiguslarını kadının üzerine salsa da başarılı olamamıştı.
"ismim yuna, özel seviyeliyim." diye sırıtarak kıza baktığında sumi hiç olmadığı kadar suçlu hissediyordu.
sırf onun gücünü görmek için sunwoo'yu bir köşeye sıkıştırmaları ve sanki büyük biri olmuş gibi davranmaları sumi'nin sinirini bozmuştu.
"annenin karışım olduğunu duydum. lânet-insan? değil mi?" alaycı bir tavırla kızın üzerine doğru yürüdü, "ne tam olarak lânet, ne de insan? ne kadar da iğrenç bir gen."
sumi de sırıtmıştı hafiften, "genimin iğrençliğine laf atacaksın madem, neden sizin tarafınıza gelmemi teklif ettiniz ki? acınası."
elleri cebine gitti, anneannesinden kalan yüzüğünü parmağına taktı, "onu indirir misiniz? yoksa indireyim mi?" diyerek sunwoo'yu işaret etti.
"cesaretlㅡ" ağzını açar açmaz sumi'nin ellerini boğazında hissetmişti ve boğazındaki ağrıdan dolayı konuşamıyordu.
sumi'nin elleri alev gibi yanarken sarı saçlı kızın saçlarının bile yanmasına neden olmuştu. hafifçe dokunduğu yeri bile yakabiliyordu.
işte sumi'nin kendine ait özel gücü, elleriyle istediği yerleri yakabilmesiydi. ama bu gücü sadece anneannesinin yadigarı olan yüzüğüyle ortaya çıkıyordu.
kızdan böyle bir hareket beklememeleri üzerine başlarındaki adam sumi'nin yanına yaklaşmaya çalışsa da işaret parmağını orta parmağıyla birbirine kenetlemesiyle öteki tarafa uçmuştu.
"kanıtladın mı? sinirlendiğimde neler olduğunu?" sumi, gücünün yarısını bile göstermemişti onlara, biraz daha abartsa öldürebilirdi de.
kadının üzerinden çekildi, yüzüne baktı, boynunda büyük bir yanık oluşmuştu, bu yüzden de sesi çıkmıyordu. sonra da sunwoo'nun durduğu ağaca doğru ilerledi. "3 dediğimde gözlerini benimkine kenetliyorsun kim sunwoo."
"ne? tamam."
"1,2,3." saydığından sunwoo'yla göz göze geldi ve yer değiştirmeleri bir oldu, artık ağacın dalı içinde sıkışan kişi sumi'ydi.
sıra sunwoo'daydı.
rastgele ağaçtan kopardığı bir dalı büyüyle kılıca çevirirken sıkıca tutup bütün gücünü kılıcına aktarmıştı. ince parmakları ile kılıcı yere sapladığında, yerin altından çıkan işe yaramaz lanetler karşı tarafın üzerine doğru gitmişti.
adam ve kadın lanetlerle uğraşırken sunwoo kılıcını son kez sumi'nin takılı kaldığı ağaca batırdı ve büyünün açılmasını sağladı.
bütün gücünü kullanması onu biraz sarssa da yer altından çıkan lanetler düşmanlarının işini bitirmişti. kadın boğazını tutarak bir yandan da geri geleceğine dair bağırarak büyüyle yok olmuştu.
sangyeon tapınağın kapısını açtığında her tarafın duman olduğunu görmüş ve şaşırmıştı.
"ne oldu burada?"
"ilk önce onlar saldırdı." sunwoo, sumi'ye kızmaması için hemen önüne atılmıştı, sangyeon'un yatakhanede sürekli sumi hakkında konuşması bile onun hakkında ne kadar endişelendiğinin bir kanıtıydı.
"iyi misiniz peki?" dediğinde kız başını sallayarak onayladı ve olduğu yere oturdu. gücünü kullanmayı tam olarak kontrol edemiyordu ve bu onu yoruyordu.
"emin misin?" diye sorduğunda sunwoo kızın kolundan tutup kalkmasına ve yürümesine yardım etmeye çalışmıştı ama o da kız kadar yorgundu.
"hyung. bizi yatakhaneye kadarㅡ"
sangyeon ellerini birleştirdi, relocate diye bağırdığında sunwoo ve sumi'nin etrafında kırmızı bir halka oluştu. kısa bir süre içinde de yok oldular.
•
"erkek yatakhanesine göndermeseydi keşke." sumi, ilk defa büyüyle yer değiştirmiyordu ama hiç bu kadar uzak iki yer arasında yapılabileceğini de bilmiyordu. sadece gözlerine bakan kişiyle yer değiştirmeyi öğrenmişti çünkü.
"yer değiştirme büyüsü şeklini bildiğin yerler arasında oluşur, gitmek istediğin yeri görsel olarak düşünmen gerekir. sangyeon hyung'un kız yatakhanesinin içini bilmemesinden kaynaklı olabilir."
dışarıya baktı, daha perde kalkmamıştı ve gürültüler geliyordu.
"bu arada, özel seviyeli olduğunu yeni mi öğrendin?" oğlan arkasını dönüp okul kıyafeti hırpalanmış kıza baktı, çok yorgun görünüyordu.
"evet." sumi yatağı gösterdi, "biraz kestirsem sorun olur mu?"
sunwoo hızlıca yatağının üzerini topladı ve utanarak geri çekildi, kız ise yatağa yattığı gibi bayılmışcasına uyuyakalmıştı.
uykusunda bile derste geçen formülleri sayıklayan kızı dikkatlice izlemekten kendini alamıyordu sunwoo.
onu rahat bırakmak için gidecekken elinden tutan kıza baktı, bir şeyler mırıldanıyordu. daha net duyabilmek için kulağını ona yaklaştırdı, "gücümü kullanmak istemiyorum. insanlara bir faydam yok. beni çirkin gösteriyor." dediğinde sunwoo kıpırdadı, bu sözler ona kötü hissettirmişti.
kendi gücüyle gurur duymayan bir büyücü görmek kendini çok garip hissettirmişti. içindeki o duyguyu anlatamazdı ama kızın söylediği cümleler okula ilk geldiği zamanki kendisini anımsatmıştı.
"gücünle gurur duymalısın sumi."
☆
benim hevessizlik saka midir
yazmak icin olup bittigim fice bile hevesim kalmadi ama siz okuyun tmm mi😭👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
felicitas ' the boyz
Fiksi Penggemareğer birisi tutması neredeyse imkansız bir söz verdiyse, o söz, büyük ihtimalle yalan oluyor.