"geçen günkü karmaşadan dolayı iksirlerinizi değerlendirmem yarım kalmıştı. ama hepsini incelemeyi bitirdim ve sınıfta sadece 3 kişi tam olarak düzgünce yapmayı başardı."
elindeki kağıdı yavaşça açtı ve bitkilerden oluşmuş kalemini kulağının arkasına koyup büyüteçle, yazılmış üç ismi okumaya başladı.
"ilk kişi kim sunwoo, her zamanki gibi iksir dersime çok değer veriyorsun." dediğinde oğlan musmutlu bir şekilde sumi'ye bakmıştı ve sonra da arkadaşlarının kutlamasıyla erkeklerin arasında kaybolmuştu.
"lee jaehyun. her şeyde iyisin gerçekten." diyerek övgü yağdırdığında jaehyun gülümsememişti bile ve eğilerek teşekkür etmişti.
"ve ayrıca yeni öğrencimiz, no sumi ! geçen hafta olmamana rağmen püf noktasını bilmen çok iyi bir şey !" dediğinde kız çok fazla bir tepki vermemişti çünkü sunwoo iksirin içine fazladan bir şey katmasaydı asla yapamazdı. haksızlık oluyormuş gibi hissetse de itiraz edemedi.
ders bitmiş, bütün öğrenciler dağılmıştı.
kız kitaplarını alarak yemyeşil bahçeye adımını attı, içine huzurlu bir hava girerken etrafındaki ağaçlara bakındı.
biraz daha aşağı doğru indiğinde çimlerin üzerine oturup sırtını koca ağaca yasladı. biraz kafasını dinlemek için gözlerini kapattı ve güzel havayı içine çekti.
gözlerini kapattığında aklına ilk gelen şeyin sunwoo olması aklını karıştırırken gülümsemesini tutamamıştı. "gücünle gurur duymalısın mı? çok etkileyici bir söz." diye mırıldandı kendi içinde.
jaerin'in iki bina arası köprüde yürüdüğünü görünce elini salladı ve gülümsedi. jaerin ise gözlerini devirmiş ve yoluna devam etmişti. ne olursa olsun jaerin'le çok yakın arkadaşlar olmak istiyordu.
PAT !
ağacın üstünden aşağıya atlayan oğlanı görünce sumi son ses çığlık atmıştı ve kitapları kucağından düşmüştü. "MERLIN'IN SAKALI AŞKINA ! ÖDÜM KOPTU."
"sen kimsin?" diyen oğlanla uzun bir süre bakıştılar ve sonunda cevap vermeyi akıl edebildi. "okula yeni geldim, adım no sumi." dediğinde oğlan saçlarını karıştırdı ve sumi'ye doğru yaklaştı.
pembe saçları oldukça ilginç görünse de sumi bir mimik dahi oynatmadan nefesini tutmuş bırakmıyordu. "ah, sen o kızsın."
"muhtemelen." dediğinde oğlan kıza daha da yaklaşmıştı ve gözlerini gözlerine dikmişti. "insan-lanet." dediğini duyunca göz devirmişti, yargılayacaktı kesin diğerleri gibi.
"insan-lanetlerin böyle güzel olduğunu bilmiyordum."
kızın içi titrerken ne cevap vereceğini bilememişti, gözlerinin rengi değişebilen oğlanı incelerken bir insanın bu kadar güzel olamayacağını düşünüyordu. "insan değilim de ondan." diye yanıt verdiğinde şok olmuş bir şekilde oğlana baktı.
"içimden geçenleri okuyabiliyor musun?" dediğinde vereceği yanıt kızı korkutabilirdi ama yine de sormuştu.
"evet. özel bir lanet-lanetim." diye açıklama yaptığında sumi elleriyle ağzını kapatıp düşüncelerini düşünmemeye çalıştı.
beyninden geçen düşünceleri kontrol etmek isterken bütün beynini karman çorman etmişti.
"adım choi chanhee. bu ağaç benim huzurlu yerimdi, sen işgal edene kadar." dediğinde kız dudaklarını büzdü ve üzgün olduğunu söyledi.
"ayrıca..." dediğinde bahçenin bir köşesinde oturan sunwoo ve arkadaşlarını işaret etti. "şu çocuğu aklından çıkarmalısın. düşüncelerinin yarısını o kaplıyor. enayi misin sen?"
sumi'nin kaşları çatıldı ve yerinden kalkmak için yeltendi ama lanetten daha çok periye benzeyen chanhee bileğini sıkıca kavramıştı. "10 saniye sonra o çok düşündüğün kişi buraya gelecek, yine de gitmek istiyor musun?"
"evet ! " diyerek kolunu sinirle çekti ve yatakhaneye doğru ilerledi, sunwoo ise sadece sumi'nin arkasından bakakalmıştı. "ne konuşuyordunuz?"
"ağaçtan lanetten." (yn: havadan sudan)
☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
felicitas ' the boyz
Fiksi Penggemareğer birisi tutması neredeyse imkansız bir söz verdiyse, o söz, büyük ihtimalle yalan oluyor.