[dandelionnx bebeğimin saint serce alıntıları için açtığı twitter hesabı gerçekten çok güzel. Oraya da uğrarsanız çok sevinirim. @/saintsercetj]
"Seokjin." diye seslenmişti, kesilmiş bir solukla. "Seni bana çok gören hayat şimdi de denk düşürmek istiyor öyle mi?" Acısıyla alay eder gibiydi söyledikleri. "Madem er ya da geç bizi denk düşürecekti neden onca yıl bekledi, bunu bana tane tane açıklar mısın, çünkü benim aklım almıyor bir türlü." Donuk ses, donuk ifadeyle sorduğu sorusunu cevaplayamamıştım. Onun nefes alıp verirken normalden daha hızlı şişen göğsünü, annesinden azar yerken ondan gözlerini kaçırıp suçunu bilen bir oğlan edasıyla izlemeye başlamıştım. Taehyung ise her yanından kırgınlık dökülen bir sesle "Ben seni bir başkasına emanet ettim." diye mırıldanmıştı o gün, o ağacın altında. "Bunun hesabını bana kim, nasıl verecek?" Gülmüştü. "Sen veremezsin, Eun veremez, sizin suçunuz yok ki. Benim kızgınlığım; bizi hiç koparıp koparıp savurmamış gibi tekrar bir araya getirmeye çalışan hayata."
Yine de onun üzüldüğünü bilme sancısı kıvranıp durmuştu içimde bir yerlerde. "Beni bağışla." demiştim büyük bir durgunlukla. "Senin bir suçun yok." demişti.
"Beni bağışla, çok üzgünüm, beni bekleyeceğini ya da bir gün her şeye rağmen beklemek isteyeceğini biliyor olsaydım, belki bunca acıyı çekmene engel olurdum." demiştim.
"Olamazdın; nasıl ben Eun'u bir çırpıda kalbinden sökemiyorsam, sen de kendini sökemezdin kalbimden. Engellemenin başka bir yolu da yoktu zaten."
"Beni bağışla." diye yinelemiştim tekrar.
"Dur artık, sayıklama şunu." demişti o da. "Sana kînim yok."
"Anlamıyorum," demiştim bu sefer. "Bu kadar iyi biri oluşunu anlamıyorum."
"Seni istemeyen birini zorlayamazsın. Anladın mı şimdi? Birçok cinayet neden var biliyor musun, bir kadın bir herifi istemediğinden. Şimdi olması gereken kin tutmakmış da benim yaptığım şaşılır şeymiş gibi konuşmayalım. Demek istediğim, bu benim iyi biri olmamdan ya da ahmağın teki olmamdan kaynaklanmıyor. Boşuna büyülenmiş gibi parıl parıl bakma, az evvel eğdiğin gözlerini, şöyle süze süze çıkartma şimdi yüzüme."Sonrasında demişti ki: "Tamam. Öyleyse hayat bizi denk düşürsün. Bu işin sonunda ne olacağını görelim." Bu şekilde bitirmişti konuşmamızı. Ondan sonra yine olur olmadık anlarda bir araya gelip günün sonunda yanında bulmuştum kendimi. Her gün yeni şeyler öğrenmiştim hakkında yahut unuttuğum ne varsa hatırlamıştım zamanla misal gülerken kare şeklini alan dudaklarını evvelden çıkartmıştım aklımdan ve iki yıldır sürekli bir araya gelsek de hiç dikkatimi çekmeyen gülüşünü daha çok taze keşfedebilmiş, tekrar ezberlemiştim istemeden de olsa. Otuz altısına şurada ne kalmıştı ki, çayı üflemeden, kolayı buz varken içemezdi. Tek sayılardan nefret ederdi yahut merdivenleri çıkarken basamakları sayma alışkanlığı vardı. Bu keşfetme sürecinde hiç bilmediğim yeteneklerini, kahırlarını, tutkularını, inancını, korkularını öğreniyordum; yani sanki onu yeni yeni tanıyordum ve hem bunca tanıyıp hem bunca tanıyamamak birleşince her yeni gün kendimi dolu dolu hevesle Taehyung'u öğrenmeye çalışırken buluyordum.
Hatta şu an bile.
Pencerenin hemen dibine oturmuş, bizimkilerin sohbetine dahil olmaya çalışıyordum fakat nafileydi işte. Sırtımı pencereye doğru versem de arada bir onun evine kaçamak birkaç bakış atıyor, merakımı giderince de tekrar önüme dönüyordum.
Pekâlâ baştan anlatmak gerekirse bugün Namjoon, sevgili nişanlısıyla evleniyordu ve Hyejin'le arkadaşları sabahın erken saatlerinde uyanıp bir telaş içerisinde hazırlıklara yetişmeye çalışırken -Wheein hariç, o şu an Taehyung'un evindeydi- onların düğün telaşına nazaran damat bey ve arkadaşları benim evimde toplanmış, birkaç el oyun oynamaya gelmişlerdi ancak Taehyung bize katılamamıştı çünkü gelen misafiri için geri evine dönmek zorunda kalmıştı nitekim ara sıra onlara bakma nedenim de bundan, yani bizimle olmayışından kaynaklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saint serce ✓
FanfictionSeni değil, yalnızca seninleyken bulduğum o şeyi istiyorum. Hiçbir aynadaki, hiçbir sudaki yansımamı sevemiyorum senin irislerinde kendimi gördüğüm gibi. Hiçbir gözün içine bakıp da beğenemiyorum kendimi. Bana bakan gözler hissettirmiyor senin gibi...