Bölüm: 20

11.1K 670 52
                                    

Bölüm 20: Aynı Çatı Altında

Durmaksızın çalan kapının sesiyle sonunda araladım gözlerimi. Yataktan kalkarken gözüme çarpan saat 04.22'yi gösteriyordu. Garipseyerek salona adımladım.

"Kim o!"

"Benim, Tuna." Şaşkınlıktan küçük dilimi yuttuğuma emindim. İçimi saran heyecanın tarifi yoktu. Alel acele kapıyı açıp karşımda duran Tuna'yı inceledim şaşkınlıkla. Benden oldukça uzundu. Dağınık saçları alnına dökülüyordu. Yüzündeki sevimli mi çekici mi karar veremediğim gülümsemeyle gözlerimin içine bakıyordu.

"Sarılmayacak mısın?" Üzerimdeki şaşkınlığı hala atamamanın verdiği şapşallıkla beline sardım kollarımı. "Tarçın'ımız da burada." Tuna'dan ayrılırken kafesin içindeki dünyalar tatlısı kediye çevirdim bakışlarımı.

"Ama sen çok tatlısın." derken Tarçın'ı kafesinden çıkartıp kucağıma aldım. "Rüya mı görüyorum ben?" Tuna gülerek başını iki yana salladı.

"Her şey son derece gerçek."

"Cimciklesene beni."

"Ne?"

"Cimcikle." Yanağımdan makas aldı Tuna.

"İznin varsa içeriye girebilir miyim?"

"Gir tabii ki." dedim titreyen sesimle. Tuna gülümseyerek içeriye girerken kucağımdaki tarçın ile peşinden yürüdüm ben de.

"Evin çok tatlı."

"Teşekkür ederim." Şu an Tuna ile aynı çatı altında olmak çok garipti. Karnımda daha önce hiç hissetmediğim cinsten bir sızı vardı. Kalbim çok hızlı çarpıyordu.

"Haber vermeden geldiğim için özür dilerim Hazan. Ben biraz düşüncesizce davrandım. Rahatsız olacağını tahmin edemedim."

"Olmadım ki." Nihayet Tuna'nın gözlerine bakabildim. "Aksine çok garip bir heyecan var içimde."

"Yemek sözünü tut diye geldim."

"Hemen şu an tutmak isterdim ama bu saatte açık bir yer bulmamızın imkanı yok."

"Şu an hiçbir şey yiyemem zaten. Biraz daha uyumazsam bayılacağım."

"Ben sana yastık falan getireyim." Tarçın'ı koltuğa bırakıp odama koşturdum. Kalbim deli gibi çarpıyordu.

"Sakinleş Hazan." Derin bir nefes verdim. "Kendine gel." Dolaptan temiz bir yastık ve battaniye alıp yeniden salona döndüm.

"Teşekkür ederim." dediğinde gülümseyerek Tarçın'ı aldım kucağıma.

"İyi uykular."

"Sana da." Tuna'yı salonda bırakıp Tarçın ile birlikte odamın yolunu tuttum.

"Sen ne güzel şeysin öyle!" Tarçın'ın tüylerine öpücükler kondurarak yatağıma girdim. İnanması hala zor geliyordu ama şu an ben, Tuna ve kedimiz aynı çatı altındaydık. Yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum ve içimdeki heyecanı atamıyordum.

"Pisi pisi... Yardım et bana." Tarçın'ı kalbime yaklaştırıp kalp atışlarımı dinlettim. "Aklımı kaçırmama çok az kaldı."

(Ertesi Gün)

Gözlerimi, yüzümü yalayan Tarçın sayesinde araladım. Normal günlerin aksine bugün fazlasıyla enerjiktim. Yüzümden dün geceden beri silinmeyen gülümseme tarifsiz hisler uyandırıyordu içimde. Uykuya dalabilmek için kendimi çok zorladığım halde uykusuz hissetmiyordum. İçimdeki hoş duygu bana uykuyu hatırlatmıyordu.

Dinler misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin