Ac/dc, back in black
The weeknd, earned it.
Derin bir hüzün çöküyor içime.Hislerimden arınmaya çalışırken şeytan pabucunu doluyor dilime,nefes alamıyorum. Konuşamıyor,tek kelime dahi edemiyorum. Neden böylesine zavallı hissediyorum? Eğer değişirsem düzelecek mi? Zihnimde ki sorularla başa çıkamıyorum. Kocaman dünya lakin kocamansa neden her seferinde kendimi düşüncelerimin esiri buluyorum. Ağır şu vurgun kalbime yaşamak. Ağır nefes almaya çalışırken boğulmak, ağır kelimeleri duymak. Ağır her şey. Söylediğin her kelime bozuk bir plak gibi başa sarıyor kafamda. Ağırsın şu vurgun kalbime. Öyle ağırsın ki, düşünceleri bırak hislerinle başa çıkmak öylesine zor geliyor ki her seferinde bu kadar kötü olamaz diye yakınırken cennetinde ki cehennemde yanıyorum.
Mıknatıs gibi çekiliyorum sana. İstemesem de.
Kafamdan atamıyorum seni. Durmayan bir melodinin hüzün senfonilerini dinliyorum sanki. Kafamdan atamıyorum diyorum, şu da var lakin işin tam ortasında; atmak istemiyorum. Seni sadece kafamdan değil, dört odacıklı sefil olmuş kalbimden de atamıyorum. Uyuşturucum gibisin, deliriyorum.
Taehyung'un sorusu beni çok pis afallatmıştı. Ne cevap verebilirdim ki ona tam şuan? Steven ile neden bu kadar yakın olduğumu açıklamanın tek yolu vardı. Yalan da sayılmazdı aslına bakılırsa.
Gözlerimi ağır ağır kırpıştırırken bakışlarımı üzerimde hissediyordum. Dikkatle, sanki bir tabloyu detaylıca inceler gibi bakıyordu bana hareketlerimden anlam çıkarmak istiyormuşcasına. "Benden hoşlanıyormuş." Dedim daha sonra bir çırpıda. Birkaç saniye avel avel yüzüne baktım, gözlerinin kısıldığına, sesinin çatalladığına şahit oldum.
"Neden sana dokunmasına izin verdin jeongguk?" Sesi hayal kırıklığı doluydu. Her şeyden kaçmak istiyordum tam şu anda. Tüm bu sorulardan, o kaçık ama hayranı olduğum ela gözlerinden, ondan, hislerinden. Ondan kaçtıkça ona düşünerek geri dönmeyeceğimi bilsem şimdi uzaklaşırdım buradan. Çıkıp giderdim kafa bulmaya.
"Haplar için buna müsade etmek zorunda kaldım." Başını omzuna yatırıp alayla gülerken mırıldandı. "Ha,"
"Senden hoşlanıyor, sende bunu kullandın öyle mi?" Başımı aşağı yukarı sallarken kaşlarımı istemsizce çatmıştım. "Aynen öyle."Alayla güldü. Bu beni paramparça etti. Ona ihtiyacım vardı benim, bunu söylemekten nefret etsem bile onun beni anlamasına muhtaçtım. "İnsanların duygularını var Jeongguk. Yok sayamazsın, görmezden gelemezsin. Yok edemez veya bitmesini isteyemezsin. Herkesi kendinle bir tutma." Bunu der demez çattığı kaşları gevşedi, arkasını döndü bana. Omzuma çarpıp tam gidecekken yavaşça tuttum kolundan.
"Benimde var." Dedim. Sesim yalvarırcasına, yanımdayken bile ona duyduğum hasreti yoğururcasına şefkatle dolmuştu. "Benimde duygularım var Taehyung. Neden anlamıyorsun?" Yüzüne bakmak istedim. Başını eğmis, yere bakıyordu oysa. Bir yerlere dalmış gibiydi, aksi olduğunu biliyordum ama. Aklı tamamen bendeydi. Dudaklarının titrediğini gördüm, gözlerimin dolduğunu, parçalandığını hissettim. Öyle bakıyordu ki hüzünlü hüzünlü, sonbaharda oldugumuzu bilmesek kışa çevirirdim ortalığı hüznüyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're So Dark✔taekook
Fanfic"Nereye gidersen git, kiminle olursan ol; umrumda mı sanıyorsun? Günün sonunda kollarımdasın yine."