The Note

98 8 63
                                    

"O zaman, bir saatlik bir mola talep ediyoruz."

Dazai'nin sözleri ardından Mori-san'ın işaretiyle iki adım öne çıktım ve herkese hitaben konuştum.

"Bir saat sürmek üzere mola verilmiştir, dağılabilirsiniz."

Ardından ADA'nın gelmiş olan tüm üyeleri hareketlendi ve toplantı odasından dışarı çıktı. Onlar çıktıktan sonra da mafya üyelerimiz dağıldı.

"Mola herkes içindir Chuuya-kun. Sen neden gitmiyorsun?"

Mori-san'ın ses tonu ile ürperdikten sonra ona döndüm ve eğilerek şapkamla selam verdim.

"O zaman, müsaadenizle ayrılıyorum."

Toplantı odasından çıktıktan sonra kendi ofisime doğru yola koyuldum. Oraya giderken önemli şeylere kulak misafiri olacağımı tahmin edemezdim.

"Hayır Dazai, hiç mantıklı gelmiyor. Kanunların dışında çalışan bir kurum ve hem ajansın durumunu hem de kendi değerlerimi göz önünde bulunduracak olursam bu anlaşma yapılamaz."

"Başkan, bu anlaşma sayesinde mafyanın ajansı rahatsız eden hareketlerinden kurtulma şansımız olacak. Bu anlaşmaya şans vermemizi öneriyorum."

Vay canına Dazai gerçekten de bu anlaşma gerçekleşsin diye uğraşıyor ha?

"Dazai, bu anlaşmanın senin açından farklı bir önemi var değil mi? Sadece ajansı rahatlatmak için bu kadar ısrar etmezsin."

"Ranpo-san, isteklerim veya arzularım ne olursa olsun ben size gerçeği söylüyorum. Bu anlaşma ajans için gerçekten faydalı olacak. İsterseniz sizi rahatsız eden koşulları değiştirebiliriz."

"Düşüneceğim Dazai. Gidebilirsin, Atsushi'ye göz kulak ol. Onu çok da yalnız bırakmamız gerekiyor."

Dazai başıyla onayladı ve olduğum tarafa ilerlemeye başladı. Hemen oradan uzaklaşmaya başladım.

"Yanlış yöne gitmiyor musunuz Nakahara-san? Ofisiniz diğer yönde."

Yakalandım. Yanlış yöne gitmediğimi kanıtlamak için bir şeyler demem gerekliydi. Sinir bozukluğuyla arkamı döndüm.

"Hayır yanlış yöne gitmiyorum seni aptal uskumru. Ane-san'ın yanına gideceğim."

"Ah hâlâ öyle mi sesleniyorsun. Hiç büyümedin anlaşılan."

"Haa!? Kes sesini Dazai. Kouyou-san beni bekliyor."

Ah gerçekten Kouyou-san diye hitap etmek çok tuhaf geliyordu.

Arkamı dönüp o kokuşmuş uskumrudan uzaklaşacağım sırada peşimden gelmeye başladı.

"Ne istiyorsun seni lanet olası uskumru?"

"Aah, Chuuya! Seni takip ettiğimi mi sanıyorsun yoksa? Bu çok komik olurdu. Ben sadece Atsushi'nin yanına gidiyorum. Bilirsin ya, Akutagawa onu öldürmesin diye."

O alayla yanımdan geçerken ben de Akutagawa'nın yanına gitmemin daha iyi olacağını düşündüm ve arkamı dönüp ters yöne ilerlemeye başladım.

"Hey! Ane-san'ın yanına gitmiyor muydun sen?"

"Hayır fikrimi değiştirdim ve hah! Kimmiş büyümeyen."

Arkamdaki gerizekalıya  bakmadan ilerlemeye devam ettim. Akutagawa'ya karşı her zaman yumuşak ve annevarimsi olmuşumdur. Dazai'den o kadar çok çekti ki... Korkunç, lanet canavar.

Akutagawa'nın odasına vardığımda direkt içeri girdim ve ona baktım. Durum pek de hoş gözükmüyordu.

"Hey, nasılsın?"

ONE SOUL AND TWO PEOPLE   ||•soukoku•||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin