𝑲𝒐̈𝒕𝒖̈ 𝑨𝒅𝒂𝒎

1.2K 104 32
                                    

Mei'yi son gördüğüm zamandan bu yana 1 hafta geçmişti. Onu 2 haftadır görmemiştim. onsuz çok sıkıcı geliyordu herşey ama böylesi daha iyiydi. Onun güvenliği için katlanmam gerekiyordu ama...

"Sano manjiro"

"Burda."

...ama bu sabah uyandığım da ayaklarıma hakim olamayıp okula mei'yi görmeye gelmiştim. Ama şansıma bu gün okula gelmemiş. Belki geç kalmıştır diye düşünüp ilk derse girmiştim ama bir şey fark ettim. Mei'nin ismi yoklamadan silinmiş. Tenefüs zili çaldığında nana'nın yanına ne olduğunu sormak için gittim.

"Nana-chan. Mei'nin ismi neden yoklamada yok. Ne oldu?"

"Bunu neden umursuyorsun?" Diye sordu nana.

"Mei arkadaşım çünkü."

"Arkadaşın mı? Onu bir daha görmek istemediği söylediğini sanıyordum." Mei, nanadan hiç bir şey saklamaz ona anlatmış olmalı.

"Nana mei'ye ne oldu?" Dedim ciddi bi sesle. Nana beni sorgulamayı bırakıp olanları anlatmaya başladı,

Flaşback;

Mei babasının ölümünden sonra karakola götürülüp ifadesi alınmış. Ifadesini verdikten sonra ise serbest bırakılmıştı. Kardeşi Kota ile beraber eve dönerken telefonu çaldı. Arayan özel numaraydı. Telefonu açıp kulağına koydu.

"Selam Mei-chan."

"Kimsiniz?"

"Babanın bir tanıdığı diyelim. Başın saolsun baban intihar etmiş."

"İntihar olduğundan şüpheliyim. O korkak kendi canına kıyamazdı."

"...dedikleri kadar zekiymişsin mei-chan. Kendimi tam olarak tanıtmama izin ver. Ben aslında babanın intiharına sebep olan kişiyim."

"Onu anladım zaten. Ne istiyorsun onu söyle."

"Ne istediğimi az çok tahmin ediyorsundur zaten. Biliyorsun babanın bana borcu vardı."

"Ne kadar istiyorsun."

"Baban bizde 100 milyon almıştı ama aradan 5 yıl geçti. Paranın da değeri arttı tabi. Bu yüzden 500 milyon almam gerekir ama şanslısın sana indirim yapıyorum. 300 milyon olsun sana."

"Orospu çocuğu" diye geçirdi mei içinden. Adam tam da babannesinin meiye bıraktığı mirastan kalan parayı istiyordu.

"Vermezsem?"

"Sen vermezsen küçük kotacık verir." Mei cevap vermedi. Susuyordu ama içinden adama sövüyordu.

"Neyse sana 1 hafta veriyorum. haftaya bu gün, akşam parayı sakura çamlıkta üstünde 4 yazan bankın üstüne koy." Adam telefonu mei'nin yüzüne kapattı. Mei kota'nın güvenliği için adamın dediği gün, dediği yere parayı bıraktı. Artık beş parasızlardı. Bu yüzden mei yarı zamanlı bir işte çalışmaya başladı. Fakat unuttuğu bir şey vardı. Okullarında yarı zamanlı çalışan bir öğrenci olması yasaktı. Mei bunu saklayarak işe gitmeye devam etsede. Çok geçmeden okul bunu öğrenmiş ve Mei'yi okuldan atmıştı.

Flaşback son

"Sonra da mei de bir daha okula gitmedi. Maddi olarak yardım edelim dedik kabul etmedi." Dedi Nana.

"Evet. bu yüzden her gün birimiz okul çıkışı yada o gün boyunca ev işleri için onun evine gidiyoruz." Dedi mor saçlı kız.(miku)

Onlarla konuştuktan sonra okuldan çıktım ve Mei'nin evine gittim. Zile bastım. Kapı bir süre sonra açıldı. Ben Mei'yi beklerken karşımda pembe önlüklü, elinde sarı toz bezi olan biri çıktı. Dikkatli baktığımda onun Kageyama olduğunu anladım.

"Ne işin var senin burada?" Diye sordum.

"Okul çıkışı yada o gün boyunca ev işleri için onun evine gidiyoruz"

Mor saçlı kızın dediği aklıma geldi.

"Asıl senin ne işin var burda?"

"Mei nerde?"

"Ne yapıcaksın?"

"Konuşacağım."

"Ne konuşacaksın?"

"Soru sormayı kes. Mei'yi çağır." Dedim sorduğu sorulardan bunalıp.

"Evde yok. Hem kıza dediklerinden sonra hala ne yüzle gelebiliyorsun?"

"Bi bok bilmiyorsun."

"Neyi bilmiyorum söylesene. Çete lideri olduğunu okula geldiğin ilk günden beri biliyordum. Mae ile neden konuşmayı kestiğini de biliyorum. Ona zarar gelmesin diye yaptın ama mae'yi hiç düşünmedin. O ne hisseder ne yapar diye." Dedi ve derin bi nefes alıp kendini sakinleştirdi ve konuşmaya devam etti.

"Mikey, Mae sana aşık."

Ne?

"bende Maeden hoşlanıyorum. Onun üzülmesini istemiyorum. Bu yüzden Mae gelmeden burdan git. Seni görüp daha da üzülmesini istemiyorum" dedi ve kapıyı serçe kapattı. Dediği şeylerden sonra sadece kapıya baka kaldım. Mei beni seviyordu. Aptal gibi ona sert davranıp onu üzmüştüm. Ama diğer türlü de gitmeyi kabul etmezdi.

Mei'nin evinden uzaklaşıp en yakın parka gittim ve salıncağa oturup düşünmeye başladım. Mei ile arama mesafe koymak cidden doğru bir kararmıydı? Şimdi ne yapmam gerek?

Yanımdan gelen kahkaha sesleri ile dikkatim dağıldı. Seslerin geldiği yöne başımı çevirdim. 3 çocuk önünde yere düşen çocuğa gülüyorlardı. Sanırım zorbalık görüyordu. Her neyse çok gürültü yapıyorlar.

"Lan gidin başka yerde oynayın başımı ağrıtıyorsunuz."

"Huh?!! Neden biz gidiyormuşuz sen git bücür."

Bücür?!!

Ayağa kalkıp çocukların üstüne doğru yürüldüm.

"Bücür derken? Bana bak velet senin derini yüzer kasaba et diye satarım anladın mı beni!" Çocuk bakışlarımdan ötürü korkmuş olucak ki diğer arkadaşlarını da alıp bana laf atarak gitti. Bende arkalarından onlara bakarken. Biri karnıma yumruk attı ama attığı yumruk çok güçsüzdü.

"Kötü adam." Diyip tekrar vurdum demin önce zorbalık gören çocuk.

Huh?
Hem kurtarıyoruz hem dayak yiyoruz bu nasıl iş aq.

"Ne diyon lan"

"Kötü adamsın sen. Ablamı ağlattın."dedi ve yine vurdu.

Ablan kim senin aq.

"Kota!!" Gelen tanıdık sesle sesin geldiği yere baktım. Mei tam karşımda duruyordu. Bana vuran çocuk bana vurmayı kesip koşarak mei'nin yanına gitti ve elini tuttu. Ardından bana sinirli sinirli bakarak gitti. Mei ise yüzüme dahi bakmamıştı.

𝑰 𝑪𝒂𝒏 𝑵𝒐𝒕 𝑳𝒊𝒗𝒆 𝑾𝒊𝒕𝒉𝒐𝒖𝒕 𝒀𝒐𝒖//𝓢𝓪𝓷𝓸 𝓜𝓪𝓷𝓳𝓲𝓻𝓸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin