4.Bölüm: Bayan karpuz

24 5 22
                                    

Mart 2022

Hiç kimsenin hayatı kusursuz değildir. Herkesin yaşantısı farklıdır ama kimsenin mükemmel değildir. Kimi bu mükemmelliği küçükken yaşar, sonra hayat ona, 'senin bu kadar güldüğün yeter' deyip acıları üstüne bindirir. Kimi ise daha çocukken taşır o yükleri, o acıları. Hayatta onun o minik omuzlarındaki yükleri hafifleterek ona güzel bir yaşam sunar. Ama unuttuğu bir şey vardır. O çocuğun omuzlarındaki yaralar büyüyünce bile geçmez. Her omuzlarını dik tutuşunda sızlar yarası, bir kere daha hatırlar acı geçmişini. Travmaların en büyüyüğüdür çocukluk. Yaşanmamış onca güzellik, onca oyun, onca kahka, onca masumluk. Bunların hiçbirini yaşayamamanın burukluğu.

Çocuklar küçükken, anneleri onlara;

'sana şeker verirlerse sakın alma'

'Annenin arkadaşıyım gel seni annene götüreyim diyenlere inanma'

'Yabancılarla konuşmak yasak'

Bunları diyerek çocuklarına herkese güvenmemeleri gerektiğini öğretirler. Benim annem naptı biliyormusunuz, bana ilk başta kendisine güvenmemeyi öğretti. 16 yaşındaki kızını, ömrü boyunca simasını hiç unutmayacağı bir adamla lekeledi. O adam kızına rahat uyku vermedi. Okuldaki bütün kızlar ilk öpücüğünü aşık olacağı adama vermeyi planlarken, o kızın öpücücüğü, kendisinden 30 yaş büyük bir adam tarafından zorla alındı. Üstelik bir dudakla bile yetinmedi.

Ne acıki o kız bendim. Omuzlarını dik tutmaya çalışırken, omuzları sızlayan bendim. Hayelleri tutuncağı tek dal iken, o dalın kırılmaması için sımsıkı tutunan bendim. Şimdi ise bütün yaşantıma tezat başka bir evrendeydim. Ama tek şaşkınlığım böyle birşeyin nasıl olabileceği, tek korkum ise evinde kaldığım bu adam ve dışarıda ne olduğu belli olmayan yaratıklar.

Başka bir korkum yok, beni bulamazsa endişelenecek ne bir ailem, ne de bir akrabam vardı. Elvan bile yokluğumu okula gitmeden 1 saat önce farkederdi. Bu kadardım ben, sadece ben dahası yok. Dahasının olmasına hiç izin vermedim.

Gözlerimi etrafta dolaştırıp bir saat aradım ama yoktu. Bir ara daldığımı hatırlıyorum ama oda çok kısaydı. Neredeyse 1 saattir yorganın içinde, karşımdaki kapıyla bakışıyordum. İdrak duygumu kaybetmiştim sanırım. Şu an içinde bulunduğum bu evreni bile düşünemiyordum. Mesanem patlamak üzere artık tuvalete gitmem gerektiğinin sinyalini verirken. Bende ona sinyali yutturuyordum. Tuvalet nerede onu bile bilmiyorum.

Artık dayanamıyordum altımı ıslatıp Arata rezil olmaktansa, bu korkuyla tuvaleti bulurum daha iyiydi. Yorganı üzerimden atıp ayağa kalkarak kapıya yöneldim. Kilidi açtıktan sonra karanlık koridoru odamdan sızan ışık aydınlattı. Koridorda herhangi bir cam olmadığı için karanlık kalıyordu. Benim odamın dışında üç kapı vardı. Yan yana olan kapılardan birini açmamla oda olduğunu anladım. İkinci kapıdada aynı şeyi yaşamamla koridorun sonundaki odaya yöneldim.

Kulpu kavrayıp kapıyı açmamla diğer odalardan farklı bir odayla karşılaştım. Yatağın dağınıklığıyla Aratın odasının olduğunu idrak edebilmiştim. Daha dikkatli baktığımda, camın karşısında olan tekli koltuktaki bedenini gördüm. Ellerini göğsünde kavuşturmuş, sağ omzuna kafası düşmüş bir şekilde uyuyordu.

MAYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin