'Bay Salvador, rahatsız ettiğimiz için özür dileriz fakat, evinizi aramak zorundayız.'
Sessizlik, insanın yeri geldiği zaman çok ihtiyacı olan. Yeri geldiği zamanda çok rahatsız olduğu bir kavramdır. Şuanki sessizlikte eminimki rahatsız edici cinstendi. Arat benim odasına saklanmamı istemiş, fakat ben aşağıda olanları dinliyordum. Ve olanlar, hiç iyiye işaret değildi. Gelen kişi buraya ilk geldiğim günki kadındı. Ve şuan Aratın evini aramak istiyordu. İyi ama neden?
"NE HAKLA BÖYLE BİR ŞEY İÇİN KAPIMA DAYANIRSINIZ?"
"Tekrar özür dileriz fakat, soruşturma bitti. Sorguya alınan lezâlardan biri suçlunun kaçtığı gün, sizinle gördüğünü söyledi. Bizde çözümü evinizi aramakta bulduk."
Suçlu mu? Şakamı bu, büyük ihtimal benden bahsediyorlar. Ve şuan bu evrende bir kaçak konumundamıyım. Peki ya Arat o niye beni saklıyordu. Bu işteki çıkarı neydi çözemiyordum. Ya arama yaparlarsa da beni bulurlarsa o zaman ne olacaktı.
"Ne bir arama emrin, ne de bir iznin var öyle mi? Sana bu yetkiyi kim verdi."
"Efendim, ordular her yerde seferber oldular. En ufak bir detay bile bizi suçluya yakla-"
"Bu yaptığın hadsizlik, cezasız kalmayacak Avşar! Unutturma sakın." demesiyle kapı sesinin gelmesi bir oldu. Kadının lafını kesip suratına kapattı. Adı Avşar mıymış, soyadıda olabilir.
Yavaş adımlarla merdivenden aşağıya iniyordum ki, sarenin sesini duymamla tekrar eski yerime geçtim.
"Napıcaksın! Bugün kapına izinsiz gelen, yarın o arama emrini alırda gelir. Biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum Sare! Sende olan o akıl bende de var düşünebiliyorum. Kapıdakilere söyle bıraksınlar seni ikiletme daha fazla!"
Demesiyle buraya geliceğini anladım. Hemen aralık bıraktığım odasının kapısını açıp, içine girdim. Giyinme odasına falan giremezdim şimdi. Sabah uyukladığı koltuğa oturmamla gelmesini bekledim. Gerçekten beynim bulanmıştı artık. Ağzımda tadı kalan karpuz bile haz vermiyordu artık. Odanın kapısının açılmasıyla bakışlarımı gelen Arata çevirdim.
Şimdi hiç birşey bilmiyormuş gibi yapacaktım. Yatağının ayak kısmına oturmasıyla çarprazıma düşmüştü. Dirseklerini dizlerine yaslayarak, hafif öne eğilip elini şakaklarına dayadı.
"Duyduğunu biliyorum, numara yapma boşuna."
Nasıl ya? Nasıl bilebilirsin, nefes almaya bile çekiniyordum. Ama oyunuma devam edicektim. Belki blöf yapıp başından savuruyordur beni.
"Nasıl yani? Neden bahsediyorsun tam olarak" dememle gözlerini devirip, gözlerime dikti mavilerini. Lacivertinde koyusu olduğuna şuan inanabilirim.
"Şş sessiz konuş! Kapının sadece açılma sesinin gelmesi bile, dinlediğini bilmem için yeterli. Dediğimi yapmalıydın."
Oha ama ya! Ayrıca niye fısıldıyordu. Gergin olduğu her halinden belliydi zaten. Artık bir şeyleri açıklardı umarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYA
FantascienzaPeki ya gözlerinizi, her tarafı aynalarla çevrili, tek bir pencere, tek bir kapının bile olmadığı bir odada açsanız?... ...... "Çok anlamlı bulduğum dünyadaki şairlerin birine ait olan bir söz var. Yada, cevabını bilmediğim bir soru?" kendimin bile...