| selim
Melek'in nefesi, kokusu, ruhu ve varlığı. Beni yaşama bağlıyordu, aynı zamanda nefesimi de kesiyordu.
Sadece o, içinde sadece adı geçmesi yeterliydi içimi çekmem için. Ellerini düşünmem yeterliydi ölmem için.
Beni birinin öldürmesi gerekiyorsa eğer, Melek öldürsün isterdim. Katilim o olsun, onun elleri olsun. Onun elinden gelen her şeye razıydım, ölüme bile.
Gözlerim doldu. Onun için ağlıyordum, o benim için hiç ağlamış mıydı? "Çok üzgünüm ama hâlâ kalbimdesin, Melek." Telefon kapanmıştı ama cesaret edip kulağımdan çekemiyordum. Melek arkamdaydı ya da değildi, bunu doğrulamak için arkama bile bakmaya korkuyordum.
Ellerini hissetim, omuzlarımda.
Soğuktu, elleri. Soğumuştu teni. Bensiz diye miydi? Elleri, ellerime olan hasretinden mu soğuyordu?
Şaşırdım, o kadar şaşırdım ki telefon elimden yere düştü. Nefes bile alamadım. Tam şu an ölmeyi tercih ederdim. Onun elleriyle ölmek isterdim.
Elleri demiştim ya hani, sayısız şiire bedeldi.
Her dokunuşu kalbimde yara, her nefesi bana yeni bir nefesti.
Eskiden, dokunuşları mısralar yaratırdı, kalbimde.
"Üzgünüm," dedi Melek. Sen üzülme, ben senin yerine de üzülürüm, yeter ki senin canın yanmasın, benim canım yanmasın.
"Seni o çocuğu kullanarak üzdüğüm için. Çok üzgünüm Selim." Kafasını, saçlarıma doğru eğdiğinde salıncaktaydım ve o da tam arkamda ama yaşıyor muydum, emin değilim.
"Sen kalbimde değilsin, Selim," dediğinde kalbimi kendi sözleriyle durdurup attırabiliyordu. Neredeydim o zaman? Benim tek evim kalbiydi, tek yuvam oydu.
"Sen oraya, kalbime aitsin." Gözümden akan yaşlar, çeneme ve oradan da boynuma ilerlediğinde onun ellerine değdi. Çiçekleri suluyormuş gibi hissediyordum. "Kalbimsin hatta. O kadar bütünsunuz ki ayırt edemiyorum sizi."
Elleri boynumdaki yaşları sildiğinde yerine yenileri de ekleniyordu. Bir hıçkırık döküldü dudaklarımdan. Elleri, çenemi kavradı ve havaya kaldırdığında üzerime doğru eğilmişti, saçları yüzüme salınıyordu.
Yüzüme bir damla gözyaşı düştü, ağlıyordu, sessiz sessiz. "Affet," dediğinde uzandı ve yanağımdaki göz yaşlarını öptü ardından da gözlerimi. Yanağımı öpünce, çiçek açtı sandım. "Seni sevdiğim için."
Gözyaşlarım dudaklarıma yaklaştı, onun dudakları ise göz yaşlarımı takip etti. "Beni sev, bana sarıl ya da çık aklımdan," dedim belli belirsiz. "Ben yapamıyorum, elimde değil."
Çenemi daha sıkı kavradığında gözyaşım, dudaklarımın üzerindeydi, tuzlu tadını alabiliyordum ve saniyeler sonra onun dudakları dudaklarımın üzerindeydi.
"Üzgünüm sevgilim," dedi ve devamını ben getirdim. "Seni sevmemek, elimde değil."
Birisi bana seslendi. "Beyefendi," dedi, bir kız sesiydi ama Melek'in sesi değildi. Melek'in dokunuşlarını artık hissetmiyordum. "Size sesleniyorum."
....
seni severim, sarılırım. ama aklından çıkamam, elimde değil.
•pargalı sarma paşa hazretleri
instagram: eskimisprangalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elimde değil || texting✔️
Cerita Pendekselim: elimde değil melek: ne elinde değil? selim: ellerin selim: ve seni sevmemek. görüldü. •kapak | boynunayaslabeni• instagram: eskimisprangalar [kısa hikaye | texting. tamamlandı] rica ediyorum, bu hikâyede başka bir hikâyeden bahsetmeyin ve a...