sekiz. •son•

174 20 58
                                    

| selim

Melek.
Meleğim.

Adına şiirler yazabilirdim ve romanlar ama hiçbiri onun kadar güzel olamazdı.

Elleri.

Yutkundum.

Ben de tarifi yok. Ne ellerinin ne de güzelliğinin ben de hiçbir tarifi yok.

"İyi misiniz?" dedi, bana seslenen kız. Dizlerinin üzerine, yere eğilmişti ve gözlerime bakıyordu.

Değildim. Nasıl iyi olabilirdim? Melek, sağımdaki salıncakta sallanıyordu ama bana seslenen, iri, yeşil gözleriyle bana bakan kız orada olmadığını söylüyordu.

"Yalan söylüyorsun," dedim bir kez daha. Yalan söylüyordu. Oradaydı, beni öpmüştü bana dokunmuştu. Ellerini hissetmiştim, omuzlarımda. İlk kez soğuktu, en az hava kadar.

Kız bana acıyla baktı. "Üzgünüm," dedi sadece ve ayağa kalktığında ellerini montunun cebine koyarak bir adım geriledi. "Bu soğukta, yalnız başınıza oturmak istemezsiniz diye düşünmüştüm ama sizin içinizde zaten buzullar varmış."

"Yalnız değilim," dediğimde elim, kalbime doğru gitti. Melek vardı. O hep benimleydi, şu an olduğu gibi.

Sağıma baktım. Melek bana gülümsedi. O kadar güzel gülümsedi ki dünyaya fazlaydı.

Belki de bu yüzden saniyeler sonra yok oldu.

Bedenim buz kesildi, kalbim yandı ve yere düştüğümde ellerim kalbimdeydi ama hareket edemiyordum.

"Beyefendi," dedi kız korku dolu bir sesle ve yanıma eğildi. Sonra bir şeyler oldu. İçinde Melek olmadığı için umrumda değildi ama seslerini duydum.

"Yine parkta mı bulunmuş?" dedi, kalın sesli bir adam, bu sesi sıklıkla duyuyordum.

"Evet Memur Bey. Üç aydır hep olduğu gibi, yine aynı parkta aynı durumdayken buluyorlar onu."

Sesler kesildi. Bir yere taşındım ve sonra başka sesler duydum.

"Telefonu yine yanındaydı," dedi bir kadın. "Yine ona yazmış."

"Sevgilisi çok şanslı."

"Öldü," dedi. Öldü.

"Üç ay önce. Onu hep bulduğunuz parkta. Salıncakta, birlikte sallandıkları sırada Selim çiçeği saçına takıyormuş kızın. İkisi yere düşmüş ama sevgilisinin kafası demirlere girmiş."

Çığlık attı birisi. "O günden beri halüsinasyonlar görüyor. Sevgilisiyle mesajlaşmalarını ezberlemiş, Selim. Sevgilisinin telefonundan kendiyle mesajlaşıyor." Ardından derin bir nefes. "Hastalığını tetiklediği için elinden aldık ama bu sefer kendi kendine yazıyor, üstelik karşı tarafa mesajlar bile gitmiyor, sadece yazıyor."

Saçlarım sevildi. "Kızın ellerinden bahsediyordu mesajlarda sürekli. Ellerini çok seviyormuş." İlk ellerini görmüştüm.

Öldüğüne inanmıyordum, elimde değildi.

Sevmemek, elimde değildi.

Elleri, elimde değildi.

"Elimde değil, sevgilim," diye fısıldadım, belki de milyon kez. "Ellerin ve seni sevmemek."

- son -

ellerin, güzel ama en çok ellerimdeyken.

•pargalı sarma paşa hazretleri

instagram: eskimisprangalar

elimde değil || texting✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin