"Yüzüme bak
Bi' sigara yak
Dolana dolana dumanı
Güneşe tap
Aya kapak
Dolana dolana dumanı"-Kısa ama kalın olan merdivenleri bir bir ardımda bırakarak yavaş adımlarla çıktım ve çatıya ulaştım.
Oradaydı, yine oturmuş yıkık dökük binalara bakarak sigara içiyordu.
Rüzgarda uçuşan uzun sarı saçları, üstündeki deri ceketi, altındaki yırtık kotu, kemikli ve iri ellerinden birinde sigarası, diğerinde ise sigara paketiyle oturuyordu arkası bana dönük bir şekilde. Çatının uç kısmında ayaklarını boşluğa doğru sarkıtmış, oturuyordu öylece.
Her gece olduğu gibi; o oturuyordu, ben de onun yanına gidiyordum.
O anlatıyordu, ben dinliyordum.
İçmeme asla izin vermediği zehiri içiyordu, ben de ondan kalan dumanlarla yetiniyordum.
Güçsüz ama kendinden emin adımlarımla ilerledim ona doğru. Oturdum yanına.
Baktı bana, gülümsedi. Yorgundu, her zamanki gibi. Mutsuzdu, her dakika olduğu gibi. Göz altları mosmordu, alışmıştım buna. Paketinde sadece bir sigara kalmıştı, her gece olduğu gibi.
"Selam hyung."
"Selam Jeongin."
"Yine yorgunsun."
Karşılığında kazandığım tek şey hafif bir baş sallamasıydı. Her gece olduğu gibi. Alışılmış diyaloglar ve alışılmış yalanlar.
"Yine yorgunum."
"Yine göz altların mosmor."
"Evet, öyle."
"Saçların... yine dağılmış."
"Çalışma masamda uyuyakalmışım."
Burukça gülümseyerek kafa salladım.
"Çalışma masanda uyuyakaldın. Hatta eminim ki yine sabaha kadar ders çalıştın, bu yüzden uyumadın."
"Evet de... noluyor Jeongin? Bugün bir garipsin."
Gülümsedim yine. Sadece gülümsedim. Her zaman duyduğum yalanlara gülümsüyordum ve yine gülümsedim.
"Bir şey yok hyung."
Bir süre konuşmadan karşımızdaki yıkık dökük binaları izledik. O her gece bunun nesinden zevk alıyordu bilmiyordum ama benim zevk alma sebebim onun yanımda oturuyor olmasıydı.
Elimi onun sigara paketine attım. Bir ümit belki fark etmez diye. Ama hemen fark etti ve elini geri çekti, pakete ulaşmama izin vermedi.
"Hayır yani anlamıyorum, neden yapıyorsun bunu? Bırak içeyim işte. Gerçekten istiyorum bunu."
"Zararlı Jeongin. Bunu içip kendine zarar vermeni istemiyorum. Beni üzmek istemezsin değil mi?"
Senin beni milyonlarca kez üzmene rağmen, evet.
"Evet."
"O zaman ömür boyu bunu ağzına sürmeyeceksin."
"Madem zararlı... sen neden kendine zarar veriyorsun?"
"Buna ihtiyacım var Jeongin."
Sırıttım, aptal gibi sırıttım. İnsanlar, onlar için zararlı olan şeyleri severlerdi.
Mesela ben Hyunjin'i seviyordum, o ise sigaraları.
"Yarın da burada olacak mısın?"
"Her gece buradayım İnnie, biliyorsun."
"Hm, biliyorum."
"Ve sen de ısrarla her gece geliyorsun."
"Evet, geliyorum."
"İyi ki varsın Jeongin, sen olmasan ayakta kalamazdım."
"Yanlış oldu sanırım hyung, ben sigaraların değilim."
Ve saat 03.00. Hyunjin'in ders çalışmaya gitme saati.
"Ben kalkayım İnnie. Biliyorsun,"
"Ders çalışman lazım."
"Evet, iyi geceler."
"Sana da."
O gece de saatlerce çatıda kaldım ve Hyunjin'in evinin yolunun tersine gidişini izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarette // hyunin
Romance"Madem bana verdiğin sözü tutmadın, o zaman ben de sana verdiğim sözü tutamayacağım hyung. Dudaklarıma değen sigara ve ciğerlerime işleyen duman, Hwang Hyunjin'e verdiğim sözü tutmayışımın kanıtıdır." - angst,minific -