-son 10-

191 27 17
                                    

"Kalan olmadın
Giden olmadın
Bana bir kere
Gülen olmadın
Kalan öyle ben
Giden öyle sen
Bu gidişle ben
Biterim anladım"

"Kalan olmadınGiden olmadınBana bir kereGülen olmadınKalan öyle benGiden öyle senBu gidişle benBiterim anladım"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(3 yıl önce bugün)

Jeongin, cesaretini toplayarak Hyunjin'in yanına gitti. Evet, bugün ona açılacaktı, hislerinin karşılıklı olduğunu düşünüyordu çünkü. Minik adımlarla çatıya çıktı ve ders çalışmaktan yorgun düşen hyungunun yanına vardı. Tabi, o zamanlar hiçbir şeyden haberi yoktu.

"Selam hyung!"

"Ah,selam İnnie."

Hyunjin, elindeki sigarayı yavaşça dudaklarına götürdü ve dumanı içine çekti. Jeongin ile bir aydır tanışıyorlardı ve ondan deli gibi hoşlanıyordu. Bu berbat hayatında ona sigara dışında iyi gelen tek şeydi Jeongin. Ama bunu ona söylemeyecekti, hem de ömür boyu. Çünkü Jeongin gibi pırıl pırıl bir çocuğun hayatını mahvedemezdi.

"Hyungie."

"Hm?"

"Bugün Chan hyunga Seungmin'e aşık olduğunu nasıl anladığını sordum."

"Hm, nasıl anlamış?"

"Bana onu gördüğünde kalbinin hızlandığını söyledi. Onu öpmenin nasıl olduğunu hep merak etmiş, hep onu yanında istemiş. Ona bir kere sarılmanın bile kendisine ne kadar iyi geleceğini düşünüp durmuş. Gece rüyalarını Seungmin süslemiş, sürekli onu izler hale gelmiş. Ve en önemlisi neymiş biliyor musun hyung?"

Jeongin yıldızı andıran parlak gözlerini Hyunjin'e çevirdi. Artık bakışıyorlardı, çünkü Hyunjin onu deminden beri izliyordu.

"Neymiş Jeongin?"

"Gelecekte kendini hayal ederken aklına hep ilk Seungmin gelmiş. Daha hangi mesleği seçeceğini bile bilmeyen Chan hyung sadece gelecekte onunla olmayı hayal etmiş."

"Oh... bu çok romantik."

"Asıl garip olan da ne biliyor musun hyung?"

"Hm?"

"Bunların aynısını sana karşı hissetmem."

Hyunjin, tam da o an parçalanmıştı. Korktuğu başına gelmişti çünkü. Jeongin'in onu sevmesinden deli gibi korkuyordu çünkü Jeongin ile sevgili olamazdı. Alkolden nefret eden Jeonginin ayyaş sevgilisi olamazdı. Harika bir ailede büyüyen Jeongin'in aile sevgisi görmemiş sevgilisi olamazdı. Herkesin parasına ve yaşadığı hayata göre değerlendirildiği bu hayatta Jeongin'in hiçbir şeyi olamazdı.

Ama her ne olursa olsun duygularını ondan saklamak istemedi Hyunjin. Bunu Jeongin de bilmeliydi.

"Biliyor musun... ben de aynılarını sana karşı hissediyorum Jeong."

Jeongin'in gözü parladı ve kaskatı kesildi. Mutluluktan eli ayağına dolaşmıştı. Sevgili olacaklarını düşünmüştü, mutluydu.

Hyunjin, zaten yakın olan yüzlerini daha da yaklaştırmak adına ellerini Jeongin'in ensesine kenetleyip onu kendine çekti.Şuan yaptığı şeyin doğruluğunu düşünmüyordu çünkü bunu yapmak istiyordu.

Jeongin, daha fazla kendini tutamayarak dudaklarını yanındaki adamın pembe dudaklarına bastırdı. Sakin ve yavaş bir şekilde öpüşüyorlardı. Aceleleri yoktu. İkisi de şu anki durumlarından gayet memnundu.

Hyunjin, dudaklarını ayırmadan Jeongin'i kucağına aldı. Minik bedenin kucağına oturmasını sağladı ve Jeongin de bacaklarını Hyunjin'in beline sardı. Hyunjin'in elleri Jeongin'in belinde, Jeongin'in elleri ise Hyunjin'in ensesindeydi.

İkili nefessiz kalana kadar öpüşmeye devam ettiler. Nefessiz kaldıklarında ise yavaşça birbirlerinden ayrıldılar ve alınlarını birbirlerine dayadılar.

Jeongin, sevgili olduklarını düşünerek gülümserken Hyunjin, bu güzel çocuğu bırakmak zorunda olduğu için bir o kadar mutsuzdu.

Hyunjin, küçüğünün gözüne gelen saçlarını kulağının arkasına atarken gülümsedi.

"Çok güzelsin Jeongin, inanamayacağın kadar güzelsin. Her şeyini öyle çok seviyorum ki... Gülüşünü, gülünce kısılan gözlerini, utanınca kızaran yanaklarını, minik burnunu... Harikasın bebeğim"

Jeongin üst üste gelen iltifatlarla utanmıştı ama belli etmemeye çalışarak sırıttı. Evet, o gün gerçekten mutlu olduğu için sırıtmıştı, son defa.

"Ama ben bir o kadar berbat bir insanım Jeongin. Özür dilerim. Bilmediğin şeyler var ve bilmeni istemiyorum zaten. Sadece...boşver."

"Ne demeye çalışıyorsun Hyunjin?"

"Unut beni Jeongin. Biliyorum zor ama unut beni. Kendi hayatın için unut beni. Eskisi gibi devam edelim olur mu?Arkadaş olarak. Çok yakın iki arkadaş."

"Neyden bahsediyorsun hyung? Kafayı mı yedin? İkimiz de birbirimizi seviyorsak engel ne?"

"Engel benim zaten Jeongin. Lütfen... lütfen daha fazla sorgulama ve konuyu kapatalım olur mu?"

Jeongin'in gözünden yaşlar akmaya başladığında kendine lanet etti Hyunjin, keşke ona layık olabilseydi.

"Bebeğim ağlama ama lütfen. Yapma bunu bana."

"Öylece hiçbir şey olmamış gibi devam mı edeceğiz şimdi? Bu mu istediğin?"

"Özür dilerim bebeğim."

Hyunjin, Jeongin'in göz yaşlarını baş parmağıyla silerek küçüğünün gözlerini öptü. Onun ağlaması Hyunjin'e fazlasıyla acı veriyordu.

"Ağlamak yok Jeongin, tamam mı?"

"Seni seviyorum hyung... bunu yapmak zorunda mısın?"

"Emin ol zorunda olmasam yapmam, bana kızma olur mu?"

"Senden nefret ediyorum."

Jeongin söylediğine ters bir şekilde Hyunjin'e sarıldı.Her ne olursa olsun onu bırakamazdı zaten.

"Hadi... git artık. Saat 3 oldu."

Jeongin, Hyunjin'in kucağından kalkmadan önce son olarak dudaklarını birleştirdi. Bu an, Jeongin'in son kez gerçekten nefes aldığı andı.

cigarette // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin