"Nasıl birisin
Beni böyle üzebilirsin
Sanki her şeyi denedin
Kalabilirsin, pekala gidebilirsin
Daha değersiz hissettiremezdin"
- flashback -(2 yıl önce)
"Eve gidince haber vermeyi unutma meleğim!"
"Tamam Chris hyung, eve gelir gelmez yazacağım!"
Jeongin, büyüğüne el salladı ve hyungu arkasını döner dönmez yüzüne yerleştirdiği koca gülümsemeyi sildi yüzünden. Chris hyunguna eve gidemeyeceğini çünkü ailesiyle kavga ettiğini söylemeli miydi? Söyleyememişti çünkü utanmıştı, ailesiyle arası bu kadar iyi olan birinin ailesiyle kavga etmiş olması ona göre utanç vericiydi. Jeongin'e göre kendisi tam bir utanç kaynağıydı, ailesini hak etmiyordu bile.
Ofladı küçük olan, şimdi gidecek bir yeri dahi yoktu. Asıl evine de gidemezdi, asıl evi onun için dört duvar ve bir çatıdan ibaret değildi. Onun için ev Hyunjin'di. Sarı saçlı çocuğun kucağı Jeongin'e evin aslında ne demek olduğunu öğretmişti. Fakat tek sorun Hyunjin'in de son zamanlarda onunla fazla konuşmamasıydı.
Tamamen yalnız hissediyordu şimdi Jeongin, çevresinde o kadar arkadaşı vardı aslında. Felix vardı mesela, Jeongin'e gülümsemeyi öğreten kişiydi Felix. Okula ilk geldiğinde zengin ve ailesiyle arası iyi olduğu için ona şımarık demeyen tek kişiydi. Seungmin vardı, Jeongin utangaç biriydi ve Seungmin kalabalık ortamlarda hep onun yanında dururdu. Onu asla yalnız bırakmazdı ve her daim ona yardımcı olurdu. Chan hyungu vardı, manevi açıdan en çok destek aldığı kişiydi Chan. Ona hem abilik hem de babalık yapmıştı. Üst sınıflardan olduğu için onu çok göremese de onun varlığını hep kalbinde hissederdi Jeongin.
Ve daha sayamadığı onlarca kişi Jeongin'e arkadaşlık ederken yine yalnız hissediyordu Jeongin. Kimine göre bencildi, kimine göre doyumsuzdu ama onun yanında olmasını istediği tek kişi uzun sarı saçların sahibiydi. Hyunjin yanında değilse, uzun parmaklar siyah kısa saçlarının arasından geçmiyorsa, içtiği sigaranın dumanı küçük olanın ciğerlerine de işkence etmiyorsa, onun büyük göğsüne kafasını koyup kokusunda huzur bulamıyorsa yalnızdı küçük olan. Çok ama çok yalnızdı.
Gözlerinin dolduğunu hissedince hızlıca kafasını iki yana sallayıp akmak üzere olan yaşları hemen geri gönderdi. İnsanların içinde ağlayamazdı. Bu ortam okul bahçesiyse, asla ve asla ağlamamalıydı.
Jeongin'in gözleri birkaç metre uzakta motorlu gençlerle konuşan Hyunjin'e takıldı bir anda. O da kendi motorunun başında dikilmiş onlarla derin bir sohbete dalmıştı. Hyunjin'in arkadaşı mı vardı? Jeongin neden onları ilk defa görüyordu?
Kaşları çatıldı küçük olanın. Merak etti, çok merak etti. Kendine engel olmak istedi, merakına engel olmak istedi ama olamadı. Birkaç gündür Hyunjin'den uzak olması onu yeterince üzerken Hyunjin'in yeni arkadaşları için Jeongin'i sattığı düşüncesi küçük olanın beynini kaplamaya başladı. Bu düşünceden nefret etti, Hyunjin asla öyle bir şey yapmazdı. Başkası için Jeongin'i boşlamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarette // hyunin
Romance"Madem bana verdiğin sözü tutmadın, o zaman ben de sana verdiğim sözü tutamayacağım hyung. Dudaklarıma değen sigara ve ciğerlerime işleyen duman, Hwang Hyunjin'e verdiğim sözü tutmayışımın kanıtıdır." - angst,minific -