1. Bölüm

3K 22 73
                                    

19 Kasım 2021 02.42

Ankara Kalesi

Havada bir kasvet, bir melankoli vardı. Bulutlar her yanı kaplamış, Ayın önünü kapatarak şehri karanlığa hapsetmişti.

Karanlık, tek başına Ankara Kalesi'nde yürüyen Arzu için çok tehlikeliydi. Tehlikeli olmamalıydı aslında. Bir kadın yalnız başına, korkmadan sokakta, kalede ya da deniz kenarında yürüyebilmeliydi. Belki gecenin bu saatinde Ankara kalesinde bulunmak kadın-erkek herkese yasaktı ama Arzu Ankara'yı Ankara kalesinden bir de geceleyin görmek istemişti.

Arzu, 170 cm boyunda, 65 kiloydu ve beyaz bir tene sahipti. Kumral, uzun ve dalgalı saçları, hafif uzun bir yüzü, dünyanın en yeşil ormanı gibi yeşil ve hafif küçük gözleri, uzun ve yüzüne göre ince sayılabilecek bir burnu, ince ve düz kaşları, geniş sayılabilecek bir ağzı, inci gibi bembeyaz dişleri, dolgun ve kiraz gibi kıpkırmızı dudakları, elma gibi al yanakları, hafif sivri, gamzeli bir çenesi ve uzun bir boynu vardı. Parmakları ince, uzun ve narin, tırnakları bakımlıydı.

Üzerine kahverengi, küçük küçük beyaz benekleri olan bir elbise ve siyah tül külotlu çorap giymişti. Elbisesi baldırının yarısını kapatabiliyordu ve bol kesim sayılırdı. Kolları kapalı, bağrı açıktı, göğüs dekoltesinin olduğu pek söylenemezdi.

Felaketlerin habercisi olurcasına gök gürledi, Yağmurla şimşek olanca kuvvetiyle ve hızıyla yer yüzüne indi. Şiddetli bir rüzgar çıktı ortaya. Şimşek, zaman zaman karanlığı delerek Arzu'ya bir ışık oldu, ortalığı az da olsa aydınlattı.

Arzu, bir sığınak aradı yağmurdan kaçmak için ama hiçbir yer bulamadığı yağmurdan kaçamadı. Islandıkça ıslandı ve en sonunda sudan çıkmış balığa döndü.

Arzu, köşe başında bir yer gördü. Burası bir bakkalın önüydü ve yağmurdan kaçmak için fevkalade bir yerdi ama üç erkek tarafından kapılmıştı.

Arzu, yanlarından hemen geçmek ve başka bir sığınacak yer bulmak istedi ama üç adamın da kendisinin kolayca geçip gitmesine izin vermeyecekleri anlaşılıyordu.

"Buyurun bayan, yanımızda durun! Islanmayın."

Arzu, birden kaskatı kesildi. Bir felçli gibi kalmıştı adeta. Tedirgin olmuştu ve dahası da vardı. Korkmuştu. Zorlukla gülümsedi ve "ben ıslanmaktan hoşlanırım." dedi. Yerinden kıpırdamaya çalıştı ama bunu bir türlü başaramadı. Ellerinin titrediğini o anda fark etti.

"Sonra hasta olacaksınız ama."

Arzu, "olurum." dedi ve o anda kendinde kuvvet buldu. Yerinden kımıldamaya muvafak oldu ve bedeni titrerken koşmaya başladı.

Rüzgar hâlâ esiyor, hâlâ şimşekler çakıyordu. Arzu'nun çok yakınına bir yerlere de şimşek çaktı ama bu ona fiziksel bir zarar vermedi. Sadece koşarken korkarak yere düşmesine sebebiyet verdi.

Üç adam kendisine doğru yaklaşmaya başladı.

Arzu, yürüyüşlerinden onların sarhoş olduğunu yere düştükten sonra fark ediyordu. Kendisinin üzerine geleceklerini ve sarhoşluk ile pisliğinin etkisiyle vahşi bir hayvan gibi üzerine çıkacaklarını o an anladı. Elinden bir şey gelmezdi. Çantasında bir biber gazı vardı ama çantası da kendisinden uzaklara düşmüştü ve alabilmesi için zamanı çok kısıtlıydı.

Derken karanlıkların arasından bir adam çıktı. Duvar dibinden fırlamıştı ve iki uzun boylu olanı bir yumruk darbesiyle yere yıkmıştı.

Uzun, çenesini tutuyor ve kanla karışık balgam tükürüyordu. Bir dişi kırılmıştı. İçkinin de verdiği tesirle kusmaya başladı.

İhtiraslar Uğruna (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin