Bölüm 8

351 32 86
                                    

melez genç anahtarı kemikli parmakları ile kavramış bir şekilde kapı deliğine sokmaya çalışıyordu. anahtarı deliğe otutturmaya çalışırken başı dönmeye başladığı için yavaşça yere oturmuş ve içinden fazla içtim sanırım diye geçirmişti. bir kaç dakika lacivertin en güzel tonlarına sahip gök yüzüne baktı. yıldızların güzelliği ile büyülenirken yeşilli gencin gülümsemesi aklında canlanırken yüzüne sarhoş olduğu için salakça bir tebessüm takınmıştı. yüksek ihtimalle şu an yatakta kıvrılmış uyuyordu. ona duyduğu özlem ile ayağa kalktı, ve zar zor anahtarı kavrayıp kapının deliğine soktu. anahtardan gelen tıkırtılar başardığını gösteriyordu. bir kaç kez sağa sola çevirdi ve kapı açıldı. içeri adımını attığı gibi ayakkabılarını çıkarıp bir köşeye fırlattı. etrafa bakınırken gözüne açık bırakılmış olan ara holün ışığı çarptı. oraya doğru yürümeye başlamıştı. elini ışığın düğmesinin üstüne koymuş, ancak kapatacakken sevdiğinin karanlıktan kortkuğunu hatırladı. ses yoktu fakat yine de kontrol etmek iyi olurdu. hafif açık olan kapıdan içeri baktı.

izuku neredeyse yorganın tamamen altındaydı ve en ufak bir ses çıkarmıyordu. melez içten içe öyle nefes alabiliyor mu diye diye düşündü. olabildiğince sessiz olmaya çalışarak odaya girdi. kapıya sırtını dönmüş olan yeşillinin yanına kadar yürümüş ve yatağa oturup bir süre onun sadece yorgandan çıkmış birkaç tutam saçını izlemişti. ardından örtüsünü kafasından kaldırıp omzuna kadar indirmiş, ardından hemen arkasına uzanıp kafasını boynuna bastırmıştı kokusunu iyice içine çekebilmek için. o sırada yeşilliden gelen kıkırdama sesi ile gülümsemiş ve hafiften titreyen göz kapaklarına bakıp gülümsemişti. yeşilli genç yavaşça gözlerini aralayıp arkasına dönmüş, yüzündeki gülümsemeyi soldurmadan trip atarcasına yorganı geri üstüne çekmişti. o sırada todoroki yüzündeki gülümseme ile onu izlemeyi sürdürürken bu sefer hızla öbür tarafına geçmiş ve yüzleri birbirine bakacak şekilde uzanıp yorganı tekrardan çekmişti üstünden. "numaracı. ne o beni özlediğin için uyuyamadın mı?"

"eğer özlemiş olsaydım bile çoktan o özlem gitmiş olurdu. çok kötü kokuyorsun." yüzünü ona yanaştıran melezi omuzlarından ittirmiş ve kafasını başka bir yöne çevirmişti. "çok kabasın."

"o kadar içmeni söyleyen ben değilim." todoroki onun dediklerini umursamadan kollarından kurtulmuş ve kafasını minik bedenine yaslayıp sıkıca sarılmıştı. "az önce boşuna mı konuşuyordum ben?" melez cevap dahi vermeden yüzündeki gülümseme ile kafasını iyice göğsüne bastırmıştı yeşilli genç kıpırdayamadığı pozisyonda sıkıntıyla bekleyerek. "bu gece burada yatabilir miyim?"

"bok gibi kokmuyor olsaydın bunu düşünebilirdik."

"hadi ama izuku..." yeşilli genç onun bu tepkilerine gülümserken içten içe o adamın yanındayken ne kadar da huzurlu hissettiğini düşünmüştü. sonuç olarak kaçırılan birine göre fazla mutluydu şu an. saçmalıyor olmalıyım diye geçirmeden duramıyordu. en az bir buçuk aydır buradaydı. normalde bu çok az bir vakit olarak gelirdi ona ama sanki burada geçirdiği vakitler normaline kıyasla daha yavaş geçiyordu. sanki yıllardır orada kalıyormuş gibisine geliyordu. melez gencin yanında kalmasına o kadar alışmıştı ki artık.

o derin düşüncelere dalmışken todoroki uzun bir süredir kıpırdatmadığı bedeni ile kafasını kaldırmış ve sevdiğinin tavanı izleyen gözlerine bakmıştı. "yani kalabilir miyim?"

"tanrım... en azından bir banyo yap." todoroki gülümseyerek uzandığı yerden kalkmış ve kapıdaki hafif aralık ile dışarı bakmıştı. ayağı kalkmak için bir hareket yaptığı sırada sevdiğine tekrar bakmış ve gülümseyerek konuşmuştu. "bana yardım etsene." izuku duyduğu şey ile utançla kafasını eğmiş ve yorganın altına geri girmişti. "hayır."

spark- tododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin