Bölüm 6

559 42 222
                                    

Yeşilli genç titreyen elleri ile kapının kilitlerini tek tek açmaya başlamış, özgürlüğü bedeninde hissetmeye yaklaşmıştı. evde adını haykıran adamdan deli gibi korksada başka çağresi yoktu. tek bir fırsatı vardı, bu fırsatı sonunda kadar kullanıp değerlendirmek zorundaydı. melezin ona neler yapacağını tahmin dahi edemiyordu.

izuku kapının kilidini açmış çıplak ayakları ile soğuk mermere basmıştı. korkak adımlarla acıyan bacaklarını önemsemeden ilerdeki çimenlere yürümüş, üstüne ayaklarını basınca bedenini saran değişik his ile gülümsemişti. aradan çok uzun zaman geçmişti bu güzel hissi yaşamayalı. o sırada arkasından koşan adamı umursamadan eve en yakın ana yolun arkasına attı kendini. melez, sevgilisinin bu cesaretinden nefret etmişti, boncuk boncuk terlemiş ve korku kaplamıştı bedenini. arkasından bağırabildiği kadar bağırırken sinirle elini duvara vurmuştu...

...

melez genç korkuyla gözlerini aralayıp derin nefesler almaya başlamıştı kalbi deli gibi atarken. gördüğü kabusun etkisinden çıkamazken hatırladığı şeyler hızla yanını yoklamış, yeşillinin bedenini hemen yanında uyurken görünce kafasını eğmişti içini saran rahatlama ile. gardını düşürmüştü. sonuçta o da bir gece ona sonuna kadar güvenmez yada yanında kalmak istemezdi. ya o uyurken kaçsaydı. tam anlamıyla hazırlıksızdı. farkına dahi varmayabilirdi. sadece sevdiğinin yanında uyuyabilmenin huzuruna kapılmıştı ve bunun sonucu rüyasında ki gibi bitebilirdi. bu düşünce onu korkutmaya yetiyordu.

hızla ayağı kalktı ve adımlarını odanın sonundaki ışık açma tuşuna yöneltti. ışığı açmasıyla korkuyla uyanan yeşilli tam açamadığı gözleri ile meleze bakmaya çalışmıştı. onun hu halini umursamayan todoroki sinirle bileğini kavramış, peşinden sürüklemeye başlamıştı. midoriya endişeyle karşısındaki genci izlemişti. gözlerinde sakin bir ifade yoktu. "n-ne yapıyorsun? nereye gidiyoruz?"

"bodruma." yeşilli gencin gözleri duyduğu şey ile ardına kadar açılmış, korkuyla çırpınmaya başlamıştı. "h-hayır! lütfen beni oraya götürme. sana yalvarıyorum her şey olur ama bu olmaz."

"beni terk etme riskine giremem!"

"tekrar olmaz! bak! yemin ederim! yemin ederim burada kalacağım! ne istersen yapacağım yemin ederim! lütfen beni tekrar oraya götürme! her şey olur ama o olmaz!" todorokinin gözleri duyduğu şeyler ile ardına kadar açılmış, neden bu kadar çok endişelendiğini merak edercesine yüzüne bakmıştı. tabi kimse öyle bir yerde kalmak istemezdi ancak karışıklığında her şeyini sunacak kadar mı nefret etmişti oradan. durduktan sonra soluklanan yeşillinin gözlerini seyrederken ona dönmüş, yüzüne bakmasını sağlamıştı. "ne istersem mi?"

"n-ne istersen." todoroki bir süreliğine durmuş, ardından sıktığı bileklerindeki parmaklarını gevşetmişti. midoriya dediği şeyin ne anlama geldiğini fark ettiği sırada içten içe kendine lanetler okurken todoroki elini kavramış, yukarı kaldırıp gevşemiş olan bandajlarının arasından görünen yaralarına küçük bir buse bırakmıştı. "üzgünüm ben seni korkutmak istemedim. yemin ederim. ben sadece fazla korkuyorum beni bırakıp gitmenden." yavaşça kendisiyle birlikte yatak odasına geri sürüklemiş, yatağa oturmasını sağladıktan sonra hemen karşısına oturmuştu. midoriya korkuyla gerilemeye çalışınca kolunu kavramış, iyice kendine çekmişti. "l-lütfen bana birşey yapma."

"ney?" yeşillinin korkudan dolan gözlerini fark etmiş endişeyle elini yanağına götürmüştü gözyaşları akmaya başlarken. "lütfen. yalvarırım. ben korkuyorum." bunları duymasıyla gülümsemiş, parmaklarıyla nazikçe silmişti yanaklarındaki yaşları. "lütfen beni yanlış anlama sevgilim. ben sana bir söz verdim hatırlasana. eğer sen bana verdiğin sözü tutarsan bende tutarım. tutmuyor olsan bile tutarım." yavaşça yüzüne yanaşmış, akmaya devam eden yaşları dudaklarıyla silmişti. "senin canını acıtmaya kıyamam ben."

spark- tododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin