4 'Göldeki ölü yıldızlar...'

89 34 100
                                    

"Yıldızları öldüren çocuk, kalbini kim kırdı?"


Evanescence_ Bring me To Life

Justin Bieber_Lonely

🌙

"Bir genç kızın yapması gerekenler,
Olabildiğince eğlenceli olmak.
Ciddiyetsiz, anlık heveslere kapılmak.
Olgun kadın oluncaya kadar yanlışlar yapmak.
Harika serseri arkadaş gurupları.
Harika erkek arkadaş.
Ve çılgın partiler."

Ha? Sahiden mi? Lisa'nın bana saydıkları gerçekten ama gerçekten 'aptal bir genç kız' sıfatının yapa bileceği şeylerdi.
Evde kıçımı devirip uyumam daha güzeldi bence.
Ve hayır, çılgın parti denilen şeyi hala kavramıyordum.

"Çünkü biz genciz! Çünkü biz çok genciz" diyerek kah kaha atan yanı başımdaki Roth'a bakmadım. Alkol kokan nefesi ile az önce beni yanağımdan öpmesi hala miğdemde tekme gibi öylece duruyordu.
Lisa yanındaki Emma denilen kızla bira şişelerini bir birine vurdu.
Sam ve Alex'in yanından beni alan Lisa'ya karşı çıkmamıştım. Zaten İkizlerin yanına dönmeyi planlıyordum.

"Ee Helen? Neden içmiyorsun sen?" Diyerek nefesini yüzüme veren Roth'a soğukca baktım ve geriye kaçındım.

Tanrı aşkına, ona tamı tamına yedi kez demiştim içmediğimi.

Gerizekalı.

"Aptal o reşit olmadığı için daha içmiyor! Nesini anlamıyorsun? Rahat bırak şu kızı" diyen Emma'ya içten teşekkür ettim.
Roth beni kafaya takmış gibiydi.

"Şu ikizleri burda görmek beni hayli şaşırttı. Senmi ikna ettin helen?" Diyerek yeşil gözlerini bana diken Lisa'ya baktım. Ve omuz silktim. Daha sonra başımı iki yana salladım.
Lisa ince elini koluma yavaşca doladı ve çarpık gülüşle kulağıma doğru eğildi.

"Biraz konuşalım mı Helen?"

Sorusu nedense okula birlikte gittiğim ve birlikte ayrıldığım Jack Stark'ı bana hatırlattı.
Tanrı korusun.
Beni, ve kavga bilmez kalbimi.

Başımı salladım.

Etrafına küçük meşaleler bırakılan göl kenarına adımladık. Arkamızdan seslenen Roth'u göz ardı eden Lisa başını resmen omuzuma yaslamış ve ağırlığını bana vermişti.
Şaşırsam bile soğuk kanlı ve dik durmaya devam ettim.

"Sigara içermisin peki?" Sorusuna karşı başımı iki yana salladım. Güler gibi homurtu çıkardı. Ve göl'ün kenarında yan yana yere oturduk. Ben dizlerime sarılırken o bira şişesine sarıldı ve yeşil gözlerini bana dikti.

"Sen..." dedi ve ince parmağı beni hedef aldı.
"Hem yaşlısın, hem çocuk....ama genç değilsin. Ciddiyim, ve bu  çok qarip" diyerek burnunu buruşturdu. Gergin omuzlarımla ne demem gerektiğini bilmedim. Bu gibi laflar tanıdıktı.

"Güzelsin.... yani. Neden böylesin? Oh helen bunları boş verelim esas konu şu ki.." kendi kendine konuşuyor ve yüzünü buruşturuyordu.
"Jack'la alakan ne? O kimseyle takılmaz, sadece benimle burda...biraz takılır" ince kaşı havalanırken sanki beni korkutamak ve germek ister gibi bakıyordu.

Ama ona değilde önüme bakmayı seçtim.

"Biz komşuyuz, o kadar" dedim sakin bir sesle.
"Hmm, bende sınıf arkadaşı oldum, hemde kız arkadaşıyım" dedi başını omuzuma gömerek.
İrkildim. Ama o sadece olarak gözlerini kapattı ve konuşmaya devam etti.

"Okulda her kes beni beğeniyor biliyormusun Helen? Çok güzelim, ve çekiciyim. Baksana... dikkat çekiyorum. Bu hoş bir durum.... A-ama Jack neden bu kadar soğuk ki? O senin komşun ve sen onunla okula geldin....sonra birlikte gittiniz.... ona sor, neden böyle diye ona sor. Neden bu kadar sessiz ve neden kendine zarar veriyor....sor. ben sordum ama cevap vermedi" Sesi kısıldı. Ve tekrar başını kaldırdı. Zorla elini yere koyarak ayağa kalktı. Sonra sessizce yanımdan uzaklaştı.

İzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin