19| Yeni İlişkiler
"Neyse Eda ya, eve geldim ben şimdi sonra konuşuruz tamam mı?" dedi Sıla telefondaki arkadaşına. Kız onayladıktan sonra telefonu kapatıp merdivenlerin önüne gelmişti ki, kapının önünde hıçkıra hıçkıra ağlayan Ahu'yu gördü. Çatılan kaşlarıyla yanına ilerledi. "Ahu, neyin var?"
Sıla'nın sesinden bile endişeli olduğu anlaşılırken Ahu rezil olduğunu düşünerek yüzünü elleriyle kapatıp gözyaşlarını gizlemeye çalıştı. "Bir şey yok, gider misin?"
"Gidemem." dedi Sıla kaşlarını daha da çatarak. Ahu'nun yanına oturup bileklerinden tutup çekerek yüzünü gizlemesini engelledi. Küçük elleri kendi avuçlarının arasına alıp sımsıkı tuttu. "Anlatır mısın güzelim, ne oldu?"
Ahu gözlerini kapatıp birkaç saniye tanıdı kendisine. "Deneme sonuçlarım çıktı. Netim çok k-kötü Sıla. Ben nasıl veterinerlik kazanacağım Allah aşkına?" dedi yeniden ağlamaya başlarken.
Sıla karşısındaki kızın böyle içli içli ağlamasına dayanamayıp kollarını doladı beline. Ahu önce şaşırsa da ihtiyacı olduğu için bozuntuya vermeden başını Sıla'nın omzuna yasladı. "Ağlama, şişşşt..." diyerek sarı saçları okşadı "...halledeceğiz, tamam mı?"
Burnunu çekip "Nasıl?" diye fısıldadı Ahu.
"Ben buradayım, yardım edeceğim sana. Bir sınav nedir ki kızım? Halledeceğiz."
Başını kaldırıp dibindeki mavi gözlere baktı Ahu. "Gerçekten mi?" dedi çocuksu çıkan sesiyle.
Gülümseyerek kızın yüzündeki yaşları sildi Sıla. "Gerçekten."
O an Ahu'nun gözleri Sıla'nın saçları kadar kırmızı dudaklarına kaydı. Bunu fark eden Sıla refleks olarak dudaklarını yaladığında Ahu'nun yıllardır içinde biriktirdiği her şey ortaya çıkmıştı. Çünkü şu an gözlerini sımsıkı kapatmış, dudaklarını Sıla'nın dudaklarına bastırmıştı.
.
Baran gözlerini açtığında odasının posterlerle dolu tavanını görememişti bu sabah. Koyu gri avizeyle bakışıp gözlerini ovuşturarak bir kez daha baktı ama değişen hiçbir şey olmadı. Hızla yerinden doğrulduğunda bir başkasının yatağında olduğunu anladı.
Yanında sırtüstü uyuyan yüzü görünmeyen bir adam vardı ve adamın üzerinde tişörtü yoktu? Hayır asıl sorun Baran'ın da üzerinde tişörtünün olmamasıydı. Panikle çığlık atarak uyuyan bedene gelişigüzel bir tekme savurdu.
Yere düşen Faruk inleyerek uyku sersemi bir şekilde uyandı. Tek gözünü bile açamamıştı ama Baran hala çığlık atıyordu.
Faruk'un yüzünü gören Baran çığlık atmayı kesip "Ne oluyor lan?" diye bağırdı. Faruk yerden kalkarken Baran'da yataktan çıkmış onun hareketlerini izliyordu. Kendisine doğru bir adım attığında "Yaklaşma." diye bağırıp eline geçen yastığı fırlattı.
Uyku sersemi Faruk hiçbir şey anlamazken "Lan bir dur." diyebilmişti. Ama Baran'ın durmaya niyeti yoktu. Yerde bulduğu patikleri eline alıp birini fırlattı.
Faruk yüzüne gelen patiği savuştururken Baran "Ulan yaklaşma, sapık." diye bağırarak elindeki diğer patiği de fırlattı.
"Ne sapığı amına koyayım ne diyorsun ya." dedi sinirlenmeye başlayan Faruk.
"Evine getirip soymuşsun beni, Allah'ın sapığı."
Yüzünü sıvazlayıp "Yok öyle bir şey." diyerek Baran'a doğru yürüdü.
Baran yataktan aldığı yastığı Faruk'a atıp "Yalancı, sapık!" diye bağırarak odadan dışarı koştu. Faruk sabır dileyerek çocuğun peşinden giderken ne açıklama yapacağını düşünüyordu.
"Bağırmayı kesip bir durur musun? Dolabım tişört dolu Baran'cım dert ettiğin şeye bak."
"Aptal!"
"Yeter bir dur." diyerek salona koşan Baran'ın yanına gitti.
"Duramam." diye bağırdı Baran "Neden buradayım ya? Neden çıplağız ikimizde?"
Sabrı taşan Faruk "Çünkü sarhoş oldun ve gece de kusup durdun. Sapık diyerek beni suçlamak yerine bir sorsaydın keşke." diye bağırdı sinirle.
Fırlatmak için eline aldığı minderi koltuğa geri bıraktı Baran. Başını yere eğerek Faruk'un yanından geçiyordu ki Faruk kolundan tutarak durdurdu onu. "Bırak oğlum, gideceğim."
"Gitmeyeceksin." diyerek Baran'ı kendine çekip çıplak bedenlerinin temas etmesini sağladı Faruk. İkisi de heyecanlandığını hissederken Baran'ın yeşillerine baktı dikkatle. "Benim bir şey sormam-"
"Sorma Faruk." dedi Baran mırıldanarak "Şu durumda hiçbir şey sorma." Geri çekilip az önce çıktığı odaya doğru yürüdü.
Tam o anda Faruk'un dudaklarından şu kelimeler döküldü. "Sevgili mi olsak?"
.
Buzdolabından çıkardığım soğuk su şişesiyle birlikte salona doğru yöneldim. Koridordayken kapının çalmasıyla ablam olduğunu düşünerek üzerimde sadece boxer olmasına rağmen, kapıyı açmaya gittim.
Gelen ablam değildi.
Duman'dı.
Ağzımdaki suyu püskürtmemek için savaş verirken, Duman'ın dudaklarındaki gülümseme beni baştan aşağı süzerek yok olmuştu. Yutkunarak açık kapıdan içeri girdi. Hiçbir şey demiyordu ve bedenime bakıyordu. Beni çocukluğumuzdan beri üstsüz görmemişti çünkü utandığım için hep arkasını dönmesini söylüyordum, bu sebeple şaşırması normaldi.
Ortamı yumuşatmak için "Sonunda evin kapısını hatırlamışsın." dedim gülmeye çalışarak.
Duman ise "Siktir et kapıyı." diyerek üzerime yürümüş bir anda sımsıkı sarılmıştı. Tenim dokunuşlarıyla alev alev yanarken elimdeki şişenin kapağını kapatıp sarılışına karşılık verdim. Burnunu omzuma sürtüp dudaklarını tenimden ayırmadan "Aklımı alıyorsun." diye mırıldandı.
Utançla yanaklarım kızarırken saçlarını karıştırıp ensesiyle boynunun arasına küçük bir öpücük bırakmakla yetindim.
Ama bu Duman'da ters tepmişti. Dudakları açlıkla boynumda gezinmeye başlamıştı, her bir noktasını öpüp dilini gezdiriyordu. Evet bu çok hoşuma gidiyordu ama işlerin ilerlemesi için hazır değildim.
Omuzlarını ittirerek yüz yüze gelmemizi sağladım. "Duman, biz... Gerçekten sevgili miyiz?"
Kahveleri anlayışla yumuşarken gülümsedi. Alınlarımızı birleştirip "Sevgiliyiz. Emir, sevgiliyiz." Pembe dudakları görüş açıma girince gözlerimi kapattım, duudaklarımız buluştu.
.
herkes öpüşüp koklaştığına göre diğer bölüm final <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heather | bxb | friendzone
Romance[TAMAMLANDI] Ben ona yıllardır aşıktım, o ise başkası tarafından büyülenmişti. "Why would you ever kiss me? I'm not even half as pretty." - Yüzüne yerleştirdiği sırıtmasıyla iyice yaklaştı bana. Artık bedenlerimizin arasındaki mesafe sıfıra inmişti...