Birgün olurdu yıllar sonra hayatınızda kısa bir sürede olsa mutlu olurdunuz. O ânın bitmesini istemesenizde biterdi işte...
Çınar ile dansımız bitmiş banka oturmuştuk. Hiç konuşmuyor belki de yaptığımızın ne kadar saçma olduğunu düşünüyorduk. Yağmur azalmış sadece küçük dokunuşlar yaparak gitmeye başlamıştı.
"Özür dilerim, yani ben neden bu kadar saçma bir şey yaptığımı bilmiyorum," Çınar'ın cümlesiyle gözlerimi ona çevirdim. Yere ayaklarına bakıyordu. Islak kahve tutamlarından bazıları alnına yapışmış, bazıları da dağınık haldeydi, dudakları hafif aralık duruyordu. Bu hali fazla çekiciydi,
"Sorun değil, yani beni çok mutlu etti. Yani evet birbirimizi tanımadan böyle olmak biraz saçmaydı ama sen pişman mı oldun?" bana baktı,
"Hayır ben sen rahatsız olduğunu sandığım için öyle dedim yoksa bende çok mutlu oldum," tebessüm ettim.
"İyi o zaman," bir süre ikimizde sessiz kaldık. Bundan sıkılınca yine sessizliği ben bozdum,
"Pamuk şekerlerim nerde?" böyle bir şey sorunca etrafa bakındı ve yan tarafına bakınca pamuk şekerleri buldu ve bana uzattı,
"Teşekkür ederim,"
"Ne demek Ay Kızı," tam şekerlerden birini açıcaktım ama son söylediği iki kelimeyle birlikte duraksadım ve ona dönerek kaşlarımı çattım,
"Ay kızı mı? O da ne demek?" bana hafif bir tebessümle baktı,
"Zamanı geldiğinde söylerim," onunda ben gibi bir inadı varmış gibi geliyordu,
"Ya zaman bizi beklemezse?" benden böyle bir soru beklemediğine emindim.
"Zamanı durdururuz," dalga geçer bir tavırla güldüm,
"Zaman kimseyi beklemez bunu biliyorsun," hafif bir tebessümle bana baktı,
"Eğer şimdi söylersem zaman değil, sen beklemezsin," kaşlarımı çattım,
"Nasıl yani?" biraz durdu ve soruma yanıt vermeden başka bir şey söyledi,
"Daha erken söylemem için, dediğim gibi zaman bizi beklemezse durdururuz Ay Kızı," bir şey söylemeden bir süre durdum ve sonra konuyu başka yere çektim,
"Yani Ay ve Güneş biraz zıt oldu ama neyse," biraz güldü ve yine ona bakmamı sağladı,
"İsmini yansıtmaman senin hatan," Gerçekten söylediği doğruydu, fiziksel olarak ismimi ifade etmiyordum,
"Haklısın," sonra yine bir sessizlik oldu ve yine sessizliği bozan ben oldum, "Sohbet açılsın diye soruyorum yanlış anlamazsan kaç yaşında gittin yetiştirme yurduna?" bütün neşesi kaçmış ve kaskatı kesilmişti, gözleri donuklaşmış ve dudakları aralanmıştı. Söylemek istediği çok şey varmış gibiydi ama gücü yoktu,
"B-ben yanlış bir şey mi söyledim?"
"Hayır." sorumun hemen ardından direkt cevap verince şaşırdım,
"Ne oldu o zaman?" ona baktığımda hiçbir şey söylemek istemiyormuş gibiydi. Ayağa kalktı ve yavaş yavaş yürümeye başladı. Hemen bende kalkıp önüne geçtim,
"Çınar korkutuyorsun beni ne oldu?" yavaşça gözlerini bana kaydırdı, bal rengi gözlerinde yaşlar birikmiş gibiydi,
"G-Güneş benim gitmem lazım, anlatamacağım şeyler bunlar lütfen çekil," yavaşça kenara çekilerek yürümeye başladı, bende arkasından öylece bakakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ'İN BATIŞI
Ficțiune generalăHayalleriyle yaşamayı öğrenen Güneş, tam kendi ayakları üzerinde duracakken kendini bir karmaşanın içinde bulur. Ya her güne başka bir hayatla yeniden başlayacak, ya da bu karmaşaya son verecektir.