Neler olmuştu bu zamana kadar nerede yaşamıştım bilmiyordum. Belki de gerçekten bir evim yoktu. Bazı şeyleri silik silik hatırlıyor, birleştirmeye çalışınca beynim sulanıyordu.
"İnsene!" ses duyunca geldiğimizi anlamıştım. Arabanın kapısını açıp indim ve tekrar kapattım. O önden gidiyor bende arkasından geliyordum. Gözlerim etrafta oyalanınca bir apartmana geldiğimizi gördüm. Ne o kadar iyi ne de o kadar kötüydü, normal bir havası vardı. O kapıyı çaldığından beş saniye sonra dış kapı açıldı. Hemen merdivenleri çıktık ve sanırım onların kapısına geldik. Kapı açık, önünde de bir kız bekliyordu. Liseli gibi duruyordu, boyu ve kilosu orta düzeydi, uzun kahverengi saçları ve ela rengi gözleri vardı. Telaşlı ve bir o kadarda sinirli görünüyordu.
"Sen nerede kaldın?! Saat kaç oldu, başına bir şey geldi sandım!" böyle hesap sorduğuna göre sevgilisi olmalıydı. Yanımda ki ona sarıldı ve dudaklarını kızın saçlarına bastırdı.
"Korkma birtanem sadece bir işim çıktı, geç kaldım o yüzden özür dilerim." evet şuan emin olmuştum ki sevgilisiydi. Birbirinden ayrıldıklarında kızın gözü bana kaydı.
"Bu kim?" sanane?
"Bu kız yüzünden geç kaldım. Bugünlük misafirimiz olucak." Götürmeseydin hastaneye.
"Nasıl misafirimiz olucak, senin arkadaşın mı?" Değilim.
"İçeride anlatırım Ela hadi kapıda kaldık." ismi Ela'ydı ama ben hala şu yanımdakinin ismini bilmiyordum!
"İçeri girdiğimizde büyük bir salon vardı. Salonu geçtikten sonra oturma odasını ve onunla birleşik olan mutfağı buldum. Her renk birbiriyle uyumlu eşyalarla dekore edilmişti. Başıma sancılı bir ağrı girdiğinde başım döndü ve kendimi koltukların birine attım. Ardından hemen o yanıma gelip,
"İyi misin?!" hayır.
"Y-yani biraz başım döndü de,"
"O zaman seni Ela'nın odasına götüreyim ve biraz uyu sonra birlikte yemek yeriz." ne yani sevgilisiyle aynı evde mi kalıyorlardı? Belki de evlilerdi.
"T-tamam." dedikten sonra belimi kavrayıp beni kaldırdığında irkildim ama bir şey demedim. Yavaş adımlarla ona tutunarak yürümeye başladım. Ben önüme baksamda yüzü bana dönük olduğunu görebiliyordum. Bir anda bende ona döndüm ve durdu, yüzümüzün arasında çok az bir mesafe kaldı. Ilık nefesini dudaklarımda hissedince kendime gelemedim. Bir süre böyle durduktan sonra önüme döndüm ve o da döndü. Sonrasında yürümeye devam ettik. Bir odaya girdiğimizde yeşil çarşaflı yatak, onun karşısında da dolap vardı. Yerde gökküşağını andıran küçük bir halı ve bir çalışma masası vardı. Üstünde hepsi açık olan kitaplar ve bir sürü notlar vardı. Sadece masanın üstünde değil birtane kitaplık vardı fakat onda okuma kitapları değil, test kitapları vardı. Anlaşılan Ela çok fazla ders çalışıyordu. Beni yatağa doğru götürdü ve çarşafı açıp beni yatırdı.
"İyi geceler." ona gülümsedim ve çarşafı yüzüme kadar çektim. O da ışığı kapatıp çıktıktan sonra gözlerim acımaya başladı ve uykuya kendimi bıraktım.
*
Gözlerimi açtığımda karanlıktı. Aman tanrım şimdi de kör mü olmuştum. Gözlerimi birkaç kere ovaladım ama yine karanlıktı. Boğazım yırtılırcasına yüksek bir çığlık attım. Adım sesleri duyduğumda kapı açıldı ve bir anda gözlerime ışık hücum etti.
"Aaaaa!" çığlık atarak çarşafı üstüme çektim. Hemen o yanıma koştu ve çarşafı üstümden çekerek,
"Ne oldu?!" şimdi görebiliyordum ve kör değildim. Bazen neden bu kadar basit düşünmem gerektiğini şimdi anlamıştım. Onlara ne diyeceğimi bilmiyordum ve şuanda da yalan aklıma gelmediği için gerçeği söylemek zorunda kaldım,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ'İN BATIŞI
Fiksi UmumHayalleriyle yaşamayı öğrenen Güneş, tam kendi ayakları üzerinde duracakken kendini bir karmaşanın içinde bulur. Ya her güne başka bir hayatla yeniden başlayacak, ya da bu karmaşaya son verecektir.