Sacerdos Et Rex /Naru-Sasu/

10

Ertesi gün Kral neşelidir. Çünkü öyle olmak zorundadır.

Kahvaltı saatinden önce kalkar ve Prenses'in odasını ziyaret eder. Onunla kraliyet bahçesinde baş başa kahvaltı etmek istediğini söyler. Prenses kızarır ve kabul eder.

İkili kol kola girer ve bir piknik sepetiyle bahçeye çıkarlar. Gerçek anlamda baş başalardır.

Örtüyü sererler ve yiyecekleri çıkarırlar. Kahvaltıya başlarken de yüzeysel bir sohbete girerler. Havanın güzelliğinden, kuşların sesinden ve bulutların şekillerinden bahsediyorlardır.

Kahvaltı bitiminde Kral konuyu açar. ''Prenses'im, dün akşam çok düşündüm. Sizin lekeniz benim gözümde sizden hiçbir şey eksiltmemektedir. Tek merakım, kimdir bunu yapan?''

Prenses utana sıkıla fısıldar. ''Öz amcam.''

Kral elini destek olur bir şekilde Prenses'in elinin üstüne koyar. Elinde yine beyaz eldivenler vardır. ''Prenses'im, geçmiş için yapabileceğim bir şey yok ama şuan ve gelecek için var. Ve krallığıma bakınca da sizden uygun bir Kraliçe göremiyorum. Siz de isterseniz,'' Lafını yarım bırakır ve tek dizinin üstüne kalkarak cebinden kraliyet yüzüğünün olduğu kutuyu çıkarır. ''Hyuuga-Uzumaki birlikteliğini soyumuzu karıştırarak sağlamlaştırmak ve sizi, Hyuuga Prensesi'ni, krallığımın Kraliçe'si yapmak isterim.''

Prenses donakalmış bir şekildedir. Eli ile kibarca açık kalmış ağzını örter ve ayağa kalkar. Mutludur, çünkü sonunda onu olduğu gibi lekesiyle kabul eden bir erkek bulmuştur ve artık huzurlu olacaktır. ''Benim için bir onurdur, Kral'ım.''

Elini asilce uzattığında Kral yüzüğü parmağına geçirir ve elini tutup öper. ''En yakın zamanda ailenize bir mektup gönderip düğünümüze davet edeceğim. Sizi tez vakitte Kraliçe'm yapmak istiyorum.''

Genç Kral kaçınılmazı kabullenmiştir. Başka bir seçeneği yoktur.