Bölüm-6: Sobe.

98 9 2
                                    

Boş vakit buldukça bölüm yazmaya çalışıyorum ama sınav zamanına girmek üzereyim ve yaz tatiline girene kadar bir düzen mümkün görünmüyor.Şunu belirtmek istiyorum,yazarken düşünerek değilde,aklımdaki kurgu akışına göre cümleler şekilleniyor.Herhangi bir özenti damgası yememek için söylüyorum bunu.

Bölümü Paramoer-Decode şarkısıyla okumanızı tavsiye ederim.

İyi okumalar.

Sana karıştığım vakit, ölüm bedenimde can bulacak ve ben son nefesimde mutlulukla mükafatlandırılacağım.

°•○●□■◇◆♧♣▲▼▶◀↑↓←→☆★▪

Çevremde meydana gelen olayları idrak edebilecek gücü kendimde bulamadığım gibi aslında bunu yapmak, düşünmek ve düşüncelerimin varlığında yönüme karar vermek istemiyordum. Beni ben yapabilen tek özellik bu olsa dahi; hayatımın zaten düşüncelerim yönünde bir akışa kurban gitmeyeceğinin farkındaydım.Bıçak her seferinde kendi kararlarımın bir ürünü olarak boğazıma dayanmıştı ve benim bir daha ipe gidecek cesaretim yoktu.Ya da varmıydı bilemiyordum belki de bu sadece şu anın aurasında benliğimin kendi çapında ortaya koyduğu kanunlardan biriydi.Bildiğim şey ise; tüm bunları kapsayacak tek bir gerçek olduğuydu.Ben istesemde istemesemde o bıçak boğazıma dayanılacak soğukluğu ve keskinliğinin birbirini tamamladığı noktadan tenimi bir paçavra gibi kesip atacaktı.

Kan ne olursa olsun akacaktı.

Ruhsuz gözlerle önümde izlediğim bu tablo ise, bunun kanıtı niteliğini taşıyordu. Önümde karşılıklı oturmuş insanlar kümesi; benim kurban edilişimin belgesini imzalıyorlardı.Bu istemsizce bana Şahmeran'ı hatırlatmıştı ancak bunun büyük bir yanılgı olduğunu biliyordum. Şahmeran'ın eti yararlıydı ve o aşkı için ölümü koşa koşa gitmişti. Oysa benim etim zehirliydi ve ağızda bırakacağım acı tat; insanı anında değilde saniyelim dilimde dahi hissettirecek dahi güce sahipti. Şahmeran benim nezlimde yüce biriydi, oysa ben bir hiçten fazlası değildim.Ne sevenim vardı, ne de sevilmek adına bulunduğum bir girişim. Çünkü bu anlamsızlıkta, insanların bu dengesizliklerinde yüzyıllardır süregelen sevgi kuramının beni ayakta tutacak bir güç olduğuna inanmıyordum.Anka acıdan doğardı, acı tüm hücrelerim en küçük atomlarında dahi gömüldüğü vakit acıyla ayağa kalkacaktım.Ya da en azından onun nazeninde nefes almaya devam edecektim.

"Bakın" diyerek söze dahil olmaya çalışan otuzlu yaşlarında gibi görünen hafiften saçına aklar düşmüş, ancak sert ifadesinden taviz vermeyen polis memuruna çevirdim bakışlarımı , üzerimde olan kaçamak bakışlara aldırmadan. Zira konuşmasam, dönüp bakmasamda gözlerimdeki soğukluğun ve boşluğun yeterince konuştuğunu düşünüyordum.

"Bu burada tartışabileceğiniz bir konu değil. Kızınız olduğunu iddia ettiğiniz kişi, akıl hastanesinden kaçtı. Gerekli tutanak tutulduktan sonra teslim etmemiz gereken yer siz değil, kaçtığı yer. Nüfusunuzda bile olmayan, ruhsal sağlığı bozuk olan birini size teslim etmemi beklemeyezsiniz.Tartışmaya açık bir konu değil. Kaçan şahıs, akıl hastanesine teslim edilecek, ondan sonrası sizin ve onların arasında.Lütfen tatsızlık çıkarmayın. " diyerek orta yolu bulmaya çalışıyor, aynı zamanda hafiften bir ikazla buranın bir polis merkezi olduğunu hatırlatmaya çalışıyordu. Haklıydı, belkide burada haklı diyebileceğim tek kişi kendini adalet denilen kavramın içinde belirlenmiş fırka ve kurallara sokmaya çalışan bu bey amcaydı.Geri kalan herkes hayatımda isteyerek ve istemeyerek darbeler bırakmış, yalancılar sürüsünden farksızdı.

Açıkçası yarım saattir dil döken bu kadın ve adamın samimiyetine zerre inanmıyor, inanmak istemiyordum. Duvarlarım inanç kavramını içine almayacak şekilde geri püskürtüyor; çırılçıplak ruhum yine ve yeniden sarınacak bir şey bulamıyordu.Aslında istediğinden de değildi ya,ruhani varlığımın Perçinlenen isteklerinin vızıldamasından ibaretti. Gerçeği bilmiyor oluşum ona bir kılıf uyduramayacağım anlamına gelmiyordu.Adım gibi bir kayboluşu yaşıyor; bunu da doğduğum ilk günden beri; gerek duygularımla gerekse düşüncelerimle devam ettiriyordum.Ben bu dünyaya bilinmemek için gelmiş, duvarların ardındaki çırılçıplak ruhuma dokunamamak pahasına hiçlik tasmasını boynuma geçirmiştim.Adıyla, sanıyle hayatımda biyolojik olarak varlık göstermeye çalışan insanlara itimad gösteremeyecek kadar ise sürünmüştüm.

Mu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin