Yazardan;
Merhabalar hikayemi okuyan sevgi ve saygı değer arkadaşlar. Öncelikle bölümü bekleyenler varsa eğer; geç geldiği için üzgünüm ama kendimi zorlamak, kelimelerim, virgülüyle noktasına sırf yazmak için anlamsız harfler eklemek istemiyorum. Ben her cümleyi hissederek, her bir hücresi acıyla bezenmiş bir kız için bu hikayeyi gülümseyerek, gülümsemenin verdiğini ilhamla yazıyorum. Hiç bir kelime boşlukta süzülüp kaybolsun istemiyorum ve şundan emin olabilirsiniz, bu ilk bölümlerde yazılan ve size anlamsız gelmesi muhtemel olan şeyler, ileriki bölümlerde can bulacak, filizlenecek ve hepsi birleşerek kökleri bütün bir ağaç haline gelecek. O ağacın dibine Mu'yu ve Şubat'ı gömeceğiz. Ve o ağaç büyüdükçe, bu anlamsızlıklar yeniden ve yeniden anlam kazanacak. Yani umarım, inşallah.
Mu'nun düşünceleri ve davranışları birbirini tutmuyor olabilir, buna özellikle dikkat ediyorum. O bir deli ve düşüncelerin içinde kaybolmuş bir kız olarak, birbirine bağlamaya çalıştığı yapbozun parçaları hiç alakası olmayan şeylerle çarpışabilir, belki de zorla düğüm atılabilir.
Tek ricam; ne Şubat ne de Mu konusunda, düşülen kararsızlıkla düştükleri yerde kalıp,unutulmaya yüz tutmasın. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini Mu'yu okurken devamlı hatırlamanız dileğiyle.
Bölümü hikâyemin kapak fotoğrafını yapan Yağmur Kütük'e ithaf ediyorum, çok beğendiğimi ve emeğin için teşekkür ettiğimi tekrar dile getiriyorum.
Birde Wattpad'teki sorunlar nedeniyle yorumlara cevap veremiyorum,sonradan cevap verme yeri açılıyor. Ancak ne derler bilirsiniz; geç olsun ama güç olmasın.
Bölüm şarkısı, Hozier ; Take me to curch.
Beğenmeniz dileğiyle, iyi okumalar.
°•○●□■◇◆♧♣▲▼▶◀↑↓←→☆★▪
Kağıt misali katlanmış kalbim, sonu gelince bir tarafa atılmışta katlanan katlarının acısıyla boğuşuyor. Hani imkanı yok ya eskiye dönmenin, boşuna bir uğraş yolunda zaman geçtikçe kayboluyor.
°•○●□■◇◆♧♣▲▼▶◀↑↓←→☆★
Gözkapaklarımın gömüldüğü karanlık bilincimi sıralarında geriye doğru iteklerken, uyuşturucu his ayak parmaklarımdan başlayarak tüm vücudumu sarmış, bulunduğum yeri olduğundan daha sert olarak algılamama neden olmuştu. Sanki tüm vücudum yüzyıllar boyu taşlaşmışta, bir anda ortaya yerinden çatlayarak havanın tüm bedenime nüfus etmesi sonucu, sinir hücrelerimin bağımsızlığını bir anda ilan etmesiyle işlevi istemimin dışına çıkmıştı.
Karanlık yavaşça yerini yalancı ve yüzeysel bir aydınlığa bırakırken, bilincim gömüldüğü derinliklerde yukarı çıkardığı eliyle nefes nefese doğruldu ve bu benim ani bir haraketle gözlerimi açmama neden oldu.
Hala kendime gelmekte zorlansam da beni karşılayan gri duvarı seçebiliyor, kulaklarımın uğuldaması dışında kendimi iyi hissediyordum. Cevabı bilinmeyen sorularım donup kalarak, dondurucuya saklanmış olmalıydı ki beynim bomboş, damağım da ise hafif acımsı bir tat vardı. Bu durumdaki garip ve ironik olan en büyük öge ise yanı başımda oturan Şubat'tan başkası değildi. Benim burda, muhtemelen ki onun odasında, onun yatağında ne işim vardı yahu?
Boğazımdaki yanma, yutkunmamla baş gösterirken bir kaç defa art arda öksürerek dikkatini çekmiş oldum. Başını hafifçe sola doğru çevirirken, her zamankine oranla daha bir dağınık olduğu gözümden o anda bile kaçmamıştı. Ve göz atları vazgeçilmezi olarak morlukların göz önüne sunmaktan çekinmiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mu.
Ficção AdolescenteBir gül değildin ki kuruyup gidecek, Her satırı buram buram hasretlik kokan bir mektup değildin, mürekkebi dökülecek, Bir umut değildin ki gönlüme sonsuz baharı getirecek, Bir gözyaşı değildin, ciğerimdeki bu yangını tek damlanla söndür...