[45]

552 85 52
                                    

Ellerimi birbirine kenetleyip oturduğum yerde kıpırdandım ve en rahat pozisyonu aradım. Bacaklarımı ileri doğru uzatarak genleştim ve üzerimdeki uyku sersemliğini atmayı denedim. Kafamı sağa çevirince başını sıraya koymuş, saçlarını tepeden tokayla bağlamış Minho'ya baktım göz devirerek. Gözleri açıktı, bana bakıyordu. Saçları, bir yaşındaki bebeklerin saçlarının tam tepeden bağlandığı gibi bağlıydı. Seviyordum bu çocuğu.

"Dersimiz ne?" dedim beyaz tahtaya göz atarak. Kafa karıştırıcı işlemlerden başka bir şey yoktu.

"Matematikti, şimdi Tarih'e gireceğiz."

"Matematikte uyuyup da Tarih'te uyanmak... Ne bileyim hani," dedim gözümü devirerek. Sayısal öğrencisi olmamıza rağmen Tarih görüyorduk çünkü seçmeli ders olarak Yunan Tarihi seçilmişti. 

Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim ve Minho'ya döndüm. "Ben Yoona Hoca'nın yanına çıkıyorum."

"Sebep?" dedi Minho başını kaldırmadan, dudaklarını kıpırdatmaya dermanı olmadığını gösterircesine.

"Nakil aldıran öğrencileri soracağım işte oğlum."

"Sebep?" dedi yine aynı şekilde. İyice sinirlenmeye başlıyordum.

"Hani İzmarit nakil aldırdı ya," dedim bıkkın bir şekilde.

"Söz vermemiş miydin sen bu çocuğa o ortaya çıkmadan onu bulmayacağına dair?"

"O da bana ortaya çıkacağına dair söz vermişti. Sözler tutulmuyor," 

Başını sıradan kaldırdı. Ardından dudaklarını at gibi büzerek nefesini dışarı verdi, yeniden sıraya yerleştirdi başını. "Ben uyuyorum, bana aşkla gelme bir daha. Olay istiyorum."

Daha fazla irdelemeyerek sınıf kapısına doğru ilerledim. Ellerimi ceketimin ceplerine soktum, omuzlarım düştü. Kendi isteğimle yaptığım bir şey değildi, oldum olalı böyle yürürdüm. 

Daha fazla bunları düşünmeyip koridorda ilerledim, merdivenleri çıkarak idare katına geldim. Müdür yardımcılarının odalarının en başındaki Yoona Hoca'nın kapısını çalarak içeri giriş yaptım. Yoona Hoca ile iyi bir iletişimimiz vardı. Diğer müdür yardımcılarına oranla daha anlayışlı ve sevecendi.

"Hocam, müsait miydiniz?" dedim kapıyı kapatmadan. "Gel," deyince kapıyı kapatarak masasına doğru ilerledim.

"Hayırdır?" dedi gözlüklerini çıkartıp masasına bırakırken. Göz altlarını ovarken söze başladım. "Hocam ben size bir şey soracaktım aslında."

"Ne istiyorsun yine?" dedi alayla gülerek.

"Hocam nakil aldıran öğrencilerin listesini isteyecektim ben sizden."

"Neden?" derken kaşlarını kaldırdı ve indirdi.

"Bir arkadaşımın hangi okula geçiş yaptığını öğrenmem gerekiyor. Aslında," diyerek duraksadım. "11-B sınıfında nakil aldıran kim var hocam?" diyerek apaçık belli ettim niyetimi.

"Hyunjin. Ne oluyor?"

"Bir şey yok hocam. Ama gerçekten öğrenmem gerekiyor."

Biraz düşünür gibi yaptı, ardından bilgisayarına döndü, "Pekâlâ," diye mırıldandı.

Yaklaşık beş dakika boyunca bilgisayar ekranında bir şeylere baktı. Kaşları çatıktı. Sinirle bana dönerek: "Sen oyun mu oynuyorsun benimle?" diye söylendi.

"Ne oyunu hocam?"

"11-B sınıfında nakil aldıran tek bir öğrenci yok."

***

finale ve izmaritin kim olduğunu öğrenmenize çok az kaldı, gerçi tahmin edebiliyosunuzdur ama neyse ğwpwqdğqwğüq

Cigarette butts, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin