sevgilim: ağlıyorsun.
sevgilim: ağlamazsan geleceğimi söylemiştim.
sevgilim: ağlama.
kalbim: Tamam.
kalbim: Tamam bak ayağı kalktım, ağlamıyorum.
sevgilim: üşüyorsun.
kalbim: Üşüyorum.
sevgilim: geliyorum. arkanı dön, beni bekle.
sevgilim: sakın bu tarafa bakma, denize dön.
sevgilim: söz ver.
kalbim: Söz.
sevgilim: ilk defa gözlerime bakacaksın.
sevgilim: ilk defa beni göreceksin.
sevgilim: göreceksin diyorum çünkü bakmışsındır illaki.
sevgilim: ama hiç görmedin sen beni hyunjin, göremedin.
Yang Jeongin'in ağzından;
Gözümdeki yaşları yavaşça sildim, koca bir nefes verdim. Onunla soluduğumuz şu aynı hava dolduruyordu şimdi ciğerlerimi. Ağlıyordum ama her an kendimi salıp hıçkırıklara boğulabilirdim. Fakat bunu istemiyordum. Sevdiğim adamın yaralarına merhem olmaya gelmişken kendi yaralarımı ona sergi çekemezdim. Hyunjin dayanamazdı o küçücük bir şeye. Savunmasızdı... Kıyamazdım ki ben onu kendi acılarımla ağlatmaya...
Adımlarım korkaktı, bacaklarım öyle bir titriyordu ki sanki vücudumda karıncalar dolaşıyor, kendilerine ait yeri bulmaya çalışıyorlardı. Bulamadıkça da sağa sola saldırıyor, tenime can çekiştiriyorlardı. Ellerim ıslak ıslaktı, heyecandan terlemiştiler. Saçlarım, dalgaların esintisi ile dalgalanıyor ve saçlarımın arasına onun kokusu sızıyordu sinsice. Dalgalar, onun kokusunu bana getiriyordu. O geldikçe, ben gidiyordum; kendimden. O geldikçe, o sızdıkça saçlarıma, ben sanki saçlarım koca bir yıkımla dökülüyormuş gibi nefes alamıyordum.
Son bir yılımın özeti, şimdi karşımdaydı. Üstelik, o da beni seviyordu. Sevdiğim adam. Yokluğuyla her gece baş edemeyip şarkılara sığındığım ama her şarkıdan da bir fazlalık gibi kovulduğum aşkın sahibi olan o adam... buradaydı. Benim için, buradaydı. Beni seviyordu. Bu düşünce gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatmama sebebiyet verdi, açamadım. Göğüs kafesim titriyordu. Her nefes alışımda, bir çıkmaza giriyordum. Nefeslerimi tekrar o havaya bahşettiğimde ise o çıkmazın duvarına tosluyor, titriyordum.
Bembeyaz tenimde, sanki her an o varmışçasına izler vardı. Hep hayallerimde büyüttüğüm o, beni sevebilecek olma düşüncesi şimdi gerçekti ve ben buna inanamıyordum. En çok acı verense, hayallerim gerçek olmasına rağmen yaşayamıyordum. Yaşayamıyordum...
"Ben geldim sevgilim," dedi dudaklarım benden bağımsızca. Ona sevgilim diyordum. Sevgilim. Gerçeği bıraktım, hayal olamayacak kadar güzeldi. İçimde öyle bir his vardı ki, şimdi tam arkasında durduğum adam, kalbime taht kurmuş ve sarmaşıklarını birer birer her zerreme ulaştırmış olan adamdı. Sarmaşıkları şimdi vücudumun her yerindeydi ve bir gün ben ondan gittiğimde, o sarmaşıklar da benimle gelecekti, o yaşayamayacaktı. Buna izin veremezdim. Ona ait olan sarmaşıkların beni ele geçirmesine izin veremezdim. Kalbimin pusulasında, ok her daim onu gösterecek olsa da bunu yapamazdım.
Gözlerimi kapattım, titrek bir nefes verdim. Nefesim, sırtına değdi, onun ürpermesi gerekirken ben ürperdim. Kulaklarıma bizim şarkımız doldu. O bilmese de, bizim olan şarkıyı. Her sözü, her harfi, kalbime emarelerini bırakan o şarkıyı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cigarette butts, hyunin
Fanfictionizmarit: özür dilerim. (14.20) - izmarit: şimdi, senden aldıklarımı, (14.20) - izmarit: sana verme vakti. (14.20) - izmarit: ben seni çok sevdim. (14.20) - ANGST cr: cemal adami