[12] ben seni çok sevdim.

732 99 31
                                    

izmarit: hyunjin. (13.44)

izmarit: hyunjiin. (13.44)

izmarit: hyunjiiin. (13.44)

izmarit: niye çıkmıyorsun sınıfından? (13.44)

izmarit: bacakların mı koptu? 

izmarit: umarım öyle olmuştur.(13.45)

hwanghyunjin: Uyuyorum lan.

hwanghyunjin: Sal beni. (13.50)

izmarit: kalk çalış geri zekalı. (13.50)

izmarit: böyle yata yata mı gireceksin üniversiteye? (13.50)

hwanghyunjin: Evet? (13.52)

izmarit: yemin ederim aradığım ama bir türlü bulamadığım rahatlık.

izmarit: ben hayvan gibi ders çalışıyorum ya. (13.53)

hwanghyunjin: Derslerin nasıl? Matematik çok önemli, yüksek tut.

izmarit: en iyi dersim matematik. :) (13.55)

Zihnimdeki İzmarit karakteri ile Jisung hiç uyuşmuyordu. Yeonjun hakkında ise tek bildiğim şey babasının vefat etmiş oluşuydu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gerçi, İzmarit'i bulsam da ne olacaktı, hiçbir fikrim yoktu. Bana 'senin hayatında hiçbir zaman olamayacağım,' demişti. Onu bu kadar zorlayan durumun ne olduğunu o kadar merak ediyordum ki düşünmekten aklımı kaçıracaktım.

Sıkıntıyla nefesimi verip sıramdan kalktım, koridora geçiş yapıp kantine ilerlemeye başladım. Bir alt kata inip sağa döneceğim sırada telefonum titredi. İzmarit'tendi.

izmarit: okulun arkasındaki çöp tenekesinin altına bakar mısın? (14.03)

izmarit: sana bir şey bıraktım da. (14.03)

hwanghyunjin: tamam, bakıyorum. (14.03)

Telefonu cebime atarak merdivenleri hızlı hızlı çıktım, ağır okul kapısını sertçe iterek dışarı adım attım. Okul bahçesi doluydu, voleybol oynayanlarla doluydu. Arka tarafa doğru yürümeye başladım. Arka tarafa geçerken okulun yan tarafı çardak ve banklarla doluydu. Gözlerim bankta oturup elindeki telefonla ilgilenen Yeonjun'a takıldı. Yanında kız kardeşi olduğunu bildiğim kızıl saçlı kız vardı. Yanına gidip sorabilirdim ama eğer o değilse büyük rezillik olurdu.

Yan tarafı da geçip üç binanın arkasına vardım, ilk binanın arkasındaki çöp tenekesinden bahsediyor olmalıydı. Arka bahçe ön bahçeye nazaran daha sakindi. Burası gölge ve soğuk olduğu için pek tercih edilmiyordu kış aylarında. Çöp tenekesinin yanına vardığımda arkamı dönüp kolaçan ettim, gözlerim Yeonjun'un kardeşine takıldı. Buraya bakıyordu. Umursamayıp önüme döndüm ve eğilip çöp tenekesinin yanına bırakılan kutuyu aldım. Çok büyük değildi, bir ayakkabı kutusunun yarısına eş değerdi.

Kutuyu elime alıp üzerine yapıştırılan kağıdı aldım, gözlerimi gezdirdim. Küçük harflerle 'hyunjin'e,' yazıyordu. Kutuyu saklamadan yürümeye başladım, dikkat çekmeyecek derece elimde tutuyordum. Yeonjun ve kardeşinin yanından geçerken gözlerimiz buluştu, ardından kırık ve üzgünmüşçesine eğdi başını. Anlam veremiyordum. Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Eğer Yeonjun, İzmarit değilse neden böyleydi? Anlam veremiyordum. Sanırım fazla takıyordum.

Okul kapısını açarak içeri girdim ve sınıfıma ilerledim. Büyük ihtimalle sınıf boş olacaktı. Sınıfa girmemle bu düşüncemin doğruluğunu ispatlamış oldum. Kapıyı kapatıp en arka sırama geçtim ve oturdum. Elimin kutunun kapağına gitmesiyle telefonumun titremesi bir oldu. Telefonumu cebimden çıkartarak gelen mesaja baktım.

izmarit: açmadan önce, birkaç şey söylemek istiyorum. (14.20)

izmarit: onlara iyi bak olur mu? (14.20)

izmarit: ben her gece dudakların değdi diye onlara, parmakların değdi diye hazinem gibi sarıldım. (14.20)

izmarit: bir insanın şu dünyadaki en değerli varlığı, bir kağıt parçası olur mu hiç? (14.20)

izmarit: oluyor işte. (14.20)

izmarit: bugün, (14.20)

izmarit: senden gitme kararı aldım. (14.20)

izmarit: hiç gelememişken. (14.20)

izmarit: çünkü bu yol uzun. bitmek bilmez. (14.20)

izmarit: ve sonu bir duvara çıkıyor. (14.20)

izmarit: ben senin gökyüzü manzaranı görmek isterken, (14.20)

izmarit: eğer bu yolu yürür de sonunda bir duvara toslarsam, (14.20)

izmarit: yaşayamam. (14.20)

izmarit: seni beklemek, güzel. beklerim de. yorulmam hiç. (14.20)

izmarit: ama artık ağlamak istemiyorum ben. (14.20)

izmarit: özür dilerim. (14.20)

izmarit: şimdi, senden aldıklarımı, (14.20)

izmarit: sana verme vakti. (14.20)

izmarit: ben seni çok sevdim. (14.20)

kullanıcı bulunamadı, izmarit. (14.21)

Neye uğradığımı şaşırmıştım. Gözlerim dolmuyordu ama boşlukta hissediyordum. Ben hiç böyle bir sevgiye rast gelmemiştim. Ben hiç böyle sevilmemiştim. Beni babam bile böyle sevmemişti. Sanırım, sevseydi zaten, gitmezdi.

Gözlerim dolu dolu gitti kutunun kapağına ellerim. Neden böyle olmuştu bilmiyorum ama ilk defa derdimin aynı olduğu bir kişiyi bulmuş olmak, güzel hissettirmişti. Onun babası, onu severek ölmüşken benim babam benim için ölmüştü. Bilmiyorum, belki de bir yerlerde yaşıyordu. Nefes alıyor, çocuklarına sarılıp öpüyordu ama o adam başkasıydı. O adam benim babam değildi. Benim babam, ölmüştü.

Ellerim üzüntüden titrerken açtım kutunun kapağını. İçinde ahşaptan yapılmış bir kutu daha vardı. Bir roman kitabının yarısı kadar büyüklüğündeydi. Üstünde 'İzmarit' yazılmıştı kazınarak. Yakılmıştı ahşap ve İzmarit kazınmıştı oraya. Buna sanırım ağlayabilirdim. Hiçbir zaman duygusal bir insan olmamıştım hayatımda. En azından babam öldüğünden bu yana soğuktum, kimseyle konuşmaz, muhatap olmazdım. Yaklaşık 8 yaşımdan beri, 11 senedir.

Ahşap kutuyu elime aldım, kapağının açılabilmesi için ucunun sıkıştırıldığı demirden kurtulması gerekiyordu. Yana çevirdim, kurtardım ve açtım. Gözlerim, yaklaşık 100'e yakın sigara izmaritiyle buluşunca gülümsedim, burukça. Hepsinin üzerinde yana yatırılmış şekilde tarihler yazıyordu. Büyük ihtimalle sigaraları içtiğim günlerin tarihleriydi. Sigaraları tek tek kutuya boşaltıp özenle yerleştirdim. Ahşap kutunun dibi gözükmeye başladıkça bir yazı daha beliriyordu. Tüm sigaraları büyük kutuya yerleştirince gözlerimin önüne serilen yazı ile çenemi sıktım.

ben seni çok sevdim.

Nedenini, niyesini, nasıl olduğunu veya ona neyin mani olduğunu bilmiyordum ama ben bu sevgiyi istiyordum. Ona sevilmek, özel hissettirmişti şimdi. Oysa, engel yemiştim. Görmediğim çocuk, fark etmediğim çocuk, benden sevgisini çekmişti. Yorulmuştu belki de, haklıydı. Yeterince ağırdı zaten yükleri. Beni sevmesi bile bir mucizeydi.

Kutuyu kapatıp büyük kutunun içine koydum ve arkama yaslandım. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama sanırım, Jisung'dan yardım isteyebilirdim. Belki o, ona bir şekilde haber gönderebilirdi. Kim olduğunu bilmese bile aynı sınıftaydılar ve bir şekilde mesaj verebilirdi. İzmarit'i bulmalıydım. Kim olduğu umurumda değildi, onun sevgisine muhtaç hissediyordum.

***

Cigarette butts, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin