" Yaşamaya çalış küçük kız "
Gece boyunca gözüme tek damla uyku girmedi.
Nedeni sadece korku değildi. Biz artık intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir liderin askerleri olmaya hazırlanıyorduk.
Kim nereden bilebilirdi ki mavi bir minibüse binip kaçırılıp Karaborsa adında bir çetede eğiteleceğimizi?Kimse bilemezdi. Bunu hiç bir türlü de kimse çözemezdi.
Akıl oyunları ile dolu bir andaydım.
Aklım karışık, huzursuz ve korkulu bir gece geçirdim.
Aklımda hala o cümleler dönüyordu. Koç kimdi? Neden onun gerçek ismini öğrenenler ölüyordu?
Peki odama gelip bana su verip bana iyi davranan adam neden bilgi vermişti. Hemde liderin bilgilerini.Düşündükçe kanım donuyordu. Hala ellerim bağlıydı, ağzımda bant vardı ve bacaklarım bağlıydı. Çığlık atmak istedim. Kaçmak istedim ama ya arkadaşlarım? Onları bırakıp da kaçmazdım ve onlar da bensiz kaçmazdı.
Liya..Sarah.. Arkadaşlarım şimdi ne haldeler?
Saat şuan beş civarlarında olmalıydı. Güneş ışıkları yavaş yavaş olduğum odaya doğuyordu. Hafif karanlık vardı ama güneş her zaman ki gibi gecelerin içinden doğup karanlığı yok ediyordu.
Belki birileri yanıma gelmeden biraz daha çırpınırsam bir ihtimalle düğümleri genişletebilirim diye düşünerek çırpınmaya başladım.
İç sesim konuşuyordu.
Boşuna uğraşma Arya. Bu iplerden kurtulamazsın. Yeni kaderine alışman gerekicek." Hayır böyle bir şey olmayacak."
Kendi kendime konuşuyordum ama bu umrumda değildi. İnsan kendi kendine konuşabilir.
Güneş ışıkları odaya daha fazla girdi ve karanlığı ardında bıraktı.
Tekrar adım sesleri duydum. Ama bu sefer tek adım sesleri değil bir sürü adım sesleri vardı. Kapılar açılıp kapanıyordu ve kapılara bir şeylerle vuruyorlardı.
Belki de sopa yada.. demir sopa?Sesler o kadar keskin ve sert geliyordu ki. Çığlık sesleri duymaya başladım. Bir kaç kız çığlık atıyordu ve zorla odadan çıkarılıyorlardı.
Sıra bana da gelecekti. Böyle bir durumda bile ben Sarah ve Liya'yı düşünüyordum. Sarah çığlık atmazdı , bağırmazdı , yardım dilemezdi , ağlamazdı.
Sarah çok güçlüydü ama Liya ondan farklıydı. Liya sakin bir kızdı ama zor durumda kalırsa sınırlarını bilmiyorduk.
Belki de okulda dediği gibi içinde farklı bir tip insan vardı ama bize göstermiyordu.
Liya patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Onunla geçen her sohbetimizde ve yıl boyu yaptığımız dostlukla bunu fark edebilmiştim.Şuan ne durumdalar tanrım ?
Bu düşüncelerle iç güdülerim beni tekrar dürttü. Çırpınmaktan bacaklarımı ve bileklerimi hissetmiyordum. Sanki kan gitmiyordu.
Kapı açıldı. O altı farklı göz bana baktı. Üç adam ve bir kız. O kız bendim.
Kalbim tekliyordu. İç sesim çığlık atıyordu.LÜTFEN BANA YAKLAŞMAYIN !
Ama adımlar bana geliyordu. İstemiyordum ama adımlar bana daha çok yaklaşıyordu. Bir çift el ayak bileklerimdeki ipi çözdü. Bir çift el ağzımdaki bandı çıkardı. Bir çift el de ellerimdeki ipi çözdü.
Sesim çıkmıyordu. Çığlık mı? Bu onların mekanındayken çok saçma bir durumdu.
Odama giren o adam haklıydı. Çığlık atarak aptallık yapmamalıydım." Zayıflar öldürülür." Bu cümleyi bana dün akşam o bana söylemişti. Dikkatli olmalıydım. Dikkatli olmalıydık.
Beni kolumdan tutup odadan zorla çıkarttılar.
Yürümekte zorlanıyordum çünkü açlıktan ve susuzluktan enerjim çok yoktu. Bir el beni belimden kavrıyordu. Diğer adamlar odaların kapısını teker teker açıp içeridekileri korkutarak diğerlerinin iplerini çözüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARABORSA
JugendliteraturBabası tarafından her seferinde ölümle burun buruna gelmiş bir kızın bir gün iki arkadaşıyla bilmedikleri bir minibüse binip kaçırılmalarını ve ajan olarak yetiştirilip düşmanları olan Katiller Çetesini konu alır. ( Kitap birinci kişi ağzından yazıl...