𓃭
Ellerim hâlâ titriyor. Yanımdaki siyah kulplu deri valizde birkaç metamfetamin olacaktı ama artık onları kullanmak istemiyorum. Bu gece uyuyasım var, üstelik akşamki formalite yemekte her şeye ilgisiz görünürsem nasıl inandırıcı olurum? Onların yerine siyah deri eldivenlerimi uzun parmaklarıma birer şerit gibi titizlikle geçiriyorum. Durup biraz daha soluklanmaya ihtiyacım var. Hani çok mentollü sigara içer ve öksürürsünüz ya, işte öyle bir gıcıklık var boğazımda. İstemediğim şeyleri yaparken hep alerji oluyorum gibi geliyor. Olura bırak, Vitaly.
Tabii canım sana da aynısından.
Sovyetin, Rusya açıklıklarının kuzey kesimini kuzey-doğuluk bir bölümle es geçtiği ve Asya'nın feci fakir gibi gözüküp pirinçten ve altından tahtlarda oturdukları bir dönemde ve bu birleşimin sonucunda Rus-Asyalı karışımı bir kent olan Bonzheinberg doğduğunda; ben daha annemin karnında bile değildim. Politik meseleler burada da karışık ama melez çocukları olduğumuzdan ve bu jenerasyon bayağı bir çok olduğundan (sözde) barış içinde yaşıyorduk. Gerçi bize piç ya da orospu çocukları da denir ve bu itham gelecek olan komşu beylikleri biraz geri tutar ama ben paramı kazanıyordum. Sanırım önemli olan da buydu.
Bu akşamın menüsü başını eğ ve büyüğüne itaat et olduğu için tok gibiyim. Ama babam, Ivan Turgenyev işin içindeyse ve siz de onun biricik oğluysanız, bazen midenizi boşaltmak için boğazınıza iki parmak atmanız gerekir.
Meselenin ne olduğunu bildiğim gibi, benden istenen şeyin de ne olduğunun gayet farkındayım ve inanın bana, tanrınıza yakın düşmanınıza uzak, asi olmak her zaman işe yaramıyor. Bunu en son babama ani bir çıkış yapıp tokadı şak diye yediğimden beri biliyorum. İçselleştirip ona kin gütmek isterdim ama o gün yaşadığımız tartışma tamamen benim bok yemem üzerineydi. Her neyse. Babam asla Asyalı bir hatun istemedi ama sonuç olarak aile baskısı ve kurulacak İpek Yolu değerinde köprüler için bir ay içinde düğün ve on ayın ardından ben ortaya çıktım. Şansıma, babam sever beni ve garip bir şekilde ben de onu. Tek ihtiyacım ise bu akşam melez bir piç kurusu olmama rağmen sıçtığım dağ gibi paraların bana getirdiği statüyü kullanmak istememesi.
Ondan bir telefon aldığımda akşam sekiz civarıydı. Kafam ilk kez olmasa da o gece ilham perileri gibi parlıyordu ve oturduğum loş ortamda bile çakı gibi parladığıma emindim. "Vitaly," diye hırıltılı bir sesle konuşmuştu. "senden bir şey rica edeceğim." Ve evet. Belki tahmin etmişsinizdir ama ne bu bir ricaydı ne de ben ondan komutu aldığım gibi bir dakika olsun gecikmiştim.
Babamın evi, pek çok Rus mafyasına göre sade ve şık döşenmiş bir aile evi. En azından hemen hemen öyle diyebiliriz. Alçak aydınlatmalar evin girişine giden patika yolda, İtalyan siyah orman mermerinin mat yapısında usulca parlıyor. Siyah çatıların iç taraflarında ve şu anda perdesi çekilmiş odaların aydınlatması da aynı şekilde, boğuk bir sarı. Yavruağzının turuncusuna kaymak üzere. Saat on olduğunda bu renkler usulca yerini griye bırakacak ve ev tamamen sessizlik içindeymiş gibi duracak ama her köşede gizli bir kamera, fıskiye diye düşünülüp sensör niyetine kullanılan araçlar ve dış duvarların çevresinde tur atan on iki kişilik bir güvenlik ekibi; bu ölü evin usul usul işleyen, oysa bariz bir savunması niteliğinde kendini belli ediyor. Kati, ezici, estetik bir üstünlük ve lüks.
Babam zevkli adamdır.
Dodge'umun kapısını açarken ve deri koltuktan kalkarken her şey gıcır gıcır. Arabam siyah, gökyüzü siyah, üstümdeki takım ve hatta eldivenlerim bile siyah; paranın kokusu ve derebeyliğin kirli gülümsemesi üstüme sarı ışıkla birlikte vururken iyice belirgin olmalı diye sanki her şey. Ne de olsa bir Rus zengininin tek oğlu olmak basit iş değil.