𓃭
ari abdul. — babydoll."İnsanların omuzlarına basarak yükseliriz ama sen hep çivili ayaklarla basıyorsun. Eğer yükseleceksen daha uyumlu olmayı öğren. Onlara biraz merhamet ver, biraz ilgi. Senin büyütmene gerek kalmadan büyüyecek bir tohum ek. Zihinlerinde sarmaşık hâline gelmesi uzun sürmez. Sonra bir bakmışsın, iterek önüne geçmeye çalıştığın kişiler kendi istekleriyle sana yol veriyorlar." Bunu amcama babası söylemiş, ben o zamanlar bir varlık ya da kişi hâlinde değilken. Sovyetler için çalışmış, en sonunda ilk Yahudi katliamında Almanlar tarafından öldürülmüş, bunun sebebi ise üzerine yıkılan iftiralarmış. Talihsiz bir ölüm, ancak amcam o kadar üzülmediğini, babasının asla onu ve annesini görmeye gelmediğini söylemişti. Babam benimle ilgilenmeseydi ben de onun kadar çabuk atamı silebilir miydim, bilmiyorum. Düşününce, babam amcamdan kişiliğimi (sözde) eğitmesi için tonlarca dayak yememe göz yumdu ama belki ben, bunu hiçbir zaman o yapmadığı için şahsını hep sevip, saydım.
Dolaylı ebeveynlik.
Sanki bir şeyler daha net, yıllarca gözlüksüz ansiklopedi sıralamış, ancak biri bana iki cam parçası uzatınca bütün sırayı karıştırdığımı fark etmiş gibiyim. Amcam babası öldüğünde onun ne demek istediğini gerçekten anlamış ve bu sırada yanında kimse yokmuş. "Bunları sana anlatıyorum ki sen de aynı hataya düşmeyesin, tonlarca kitap okusan da etmez fayda. Bu hayatın atılımı içinde olmadığın sürece. Yine de her tohum yetişmez, unutma."
Ondan binlerce nasihat duydum. Bir gece, "Hak bildiğin yolda tek yürü, peşinden gelecek kişilerle yoluna devam et." demişti. İyi ama gerçekten kime güvenebileceğimi nereden bilecektim? Ona, kimseye o değeri vermeyeceğimi söylediğimde, "O hâlde hayatın boyunca tek gözün açıkta uyursun." dedi. "İnsanlar tanrının nurundan yaratılmadı, bazılarımız öyle olduğunu varsaysa bile. Dünyanın hâline bak oğlum, politikacıların kan sömürüşüne, memurların ahlaksızlığına, en küçük çocuğun bile çıkarı olmadan hiçbir oyuna katılmamasına şöyle bir bak. O zaman kimseye güvenmemen gerektiğini düşünürsün. Kendini böyle şartlandırırsın ve bütüne baktığını sanıp rahat bir nefes verirsin. Ama hayır. Bütün bu değil, bileşiğin tamamı bundan oluşmuyor. Unutma, kötü olmak iyi olmaktan daha kolaydır. Turgenyev Ailesi kötü olmayı seçti, çünkü şu zamana kadar başka bir seçenek yoktu. Baban aşktan, değerden ve samimiyetten anlamazdı; bu yüzden şimdi ona iyi hissettiren tek şeyi yapıyor, daha çok mal satıp içkisini içiyor. Boş kâsesini tekrar tekrar dolduruyor. Anneni tüketti o, sevgisini ise onun babası. Bu yüzden ne bir merhameti, ne de bir samimiyeti var insanlara karşı."
"Ama sen." diyordu sessizce. Damina Pol bu gece sessizdi. Yarın ise büyük bir patlama olacağını o zamanlar bilmiyorduk. "Sen farklısın. Çünkü kendin büyüdün. Şimdi neysen, bu en doğal hâlin çünkü babanın seni zorlamadığı zamanlarda kontrol hep sendeydi. Seni eğittim ama daha çok da izledim, Vitaly. Güvenmek için aldığın kararları gördüm. Bir çiçeğin nasıl açtığını merak ettiğin için ertesi gün gizlice ektiğin onlarca kardeleni izledim. Onlar büyümediğinde yüzünde oluşan hayal kırıklığını ama bunu nefrete çevirmedin, onlara ihtiyacı olan suyu ve besini vermeye devam ettin, seçimlerine saygı duydun. Şimdi bak, onlara bak. Evine döndüğün ilk an gidip arka bahçene bak ve gör. Sevginin neyi büyüttüğünü."
Geminin dışında yağmur yağıyordu. Dağ evinden uzakta olduğumuz için nem biraz fazlaydı. Gecenin soğuk kaldırımlarına inen damlalar ve ağzımdan çıkan buhar hislerimi uyarmıştı. Uyuşmuştum ama sebep karşımdaki adamın sözleri miydi yoksa ensemdeki tuhaf his mi bilmiyordum. "Kimlere güvendiğine dikkat et, Vitaly. Ve kimin ininde uyumasına izin verdiğine de." Amcam gururluydu. "Fakat bazen içindeki dürtüyü salmak istersen, hiç durma. Çünkü bunu hak ettin."