16.Bölüm

1.1K 54 1
                                    

Taşlı yollardan zar zor geçirdiğim bavulum ile sonunda görmüştüm karargâhı. İçimdeki heyecan ile hızlanabildiğim kadar hızlandım.

Karargâhın önünde nöbette duran asker beni görünce sorgularcasına bana baktı. "Kime bakmıştın?"

"Albay Mehmet Keskin'e bakmıştım." Asker önce bavuluma sonra yüzüme bakarak bir süre düşündü. Benzetmiş olacak ki başka bir askeri çağırıp haber gönderdi.

Babamla gerçekten çok benziyorduk.
Annemden sadece boyunu almıştım. Annem gibi kısa ve zayıf biriydim.

Ayağımla yerdeki toprağı eşelerken babamın sesini duydum.

"Oğlum?"

Hızla başımı kaldırıp sesin geldiği yere baktım.

Babam kendinden emin ve sert adımlar atarak bana doğru geliyordu. Hemen içeri girerek bavulumu duvarın dibine koydum ve gülümseyerek babama doğru koştum.

O da kollarını açarak beni karşıladı. Güçlü kollarıyla sımsıkı sarmaladı zayıf bedenimi. Babamın küçüklüğümden beri beni mest eden kokusunu burnumda hissettiğim an gözlerim dolmuştu.

Kafamı göğsüne yaslayıp sıcaklığını hissetmeye odaklandım sadece. Babamın boyu nereden baksan 1.90 civarıydı ve ben neden boyumun 1.68 olduğuna anlam veremiyordum.

Babam bana iyice sarıldıktan sonra hızla kendinden ayırıp iki yandan kollarımı tuttu. Gözleriyle bedenimi inceledikten sonra kaşlarını çatarak "Ne bu halin? İyice zayıflamışsın sanki." dedi.

"Ben de seni özledim baba"

Babama tıpatıp benzeyen kaşlarımı çatıp sesimi tripli çıkardım. Sırıtarak bir daha sarıldı. "Gel buraya eşek sıpası"

Sarılarak biraz hasret giderdikten sonra bavulumu alıp beni odasına götürdü. Odasındaki ikili koltuğa oturduğumuzda hemen göğsüne sırnaştım. Elinin birini tıpkı çocukluğumdaki gibi saçıma götürüp okşamaya başladı.

"Günlerin nasıl geçiyor bakalım?"

"Her şey aynı ama sen olmadığın için hep eksik hissediyoruz evde. 23 senedir yaşıyorum, çocukluğumdan beri hep hasretinle büyüdüm. Arada sırada
görüyordum seni."  En son bir buçuk sene önce görmüştüm onu. Neyse ki yaşlandıkça görevlere daha az çıkar olmuştu da gelip görebiliyordum ama nadiren.

"İşim bu oğlum, yapacak bir şey yok." dedi şefkatli sesiyle. Kafamı daha çok bastırdım göğsüne. "Biliyorum, biliyorum"

Ardından aklıma gelen şey ile kafamı kaldırıp babama baktım. "Hiç göreve çıkan oldu mu bu aralar baba?" Alparslan'ın ne zaman geleceğini merak ediyordum.

Babam anlamayan gözlerle bakıp "Niye sordun?" dedi haklı olarak. Saçma bir soruydu ama öğrenmem gerekiyordu. Omuz silktim.

"Merak ettim."

Gözlerini başka yere dikip düşündü. "Evet en son doğan ay timi tahminimce 2 veya 3 aylık sürecek olan bir göreve gitmişlerdi."

"Ne zaman dönerler peki?"

"2 ay oldu. Giden timin görevle ilgili verdiği bilgilere göre sanırım 2 haftaya burada olurlar."

İçime oturan ferahlıkla kafamı geri koydum göğsüne. Sonra aklıma gelen şeyle hızla bir daha kaldırdım kafamı. "Şehit veya yaralı var mıdır?" diye sordum. Tedirginlikle baktım gözlerine.

Kaşlarını çatıp düşündü. Sonra aklına ne geldiyse derin bir nefes aldı. "1 şehit ve 2 yaralı varmış şuan." dediği anda göğsüm sıkıştı. Şehidin Alparslan olabilme ihtimali bile beni paramparça etti.

---------
Merhabaaa
Düz bir bölümle geldikk

Bölüm nasıldı düşüncelerinizi merak ediyoruz.

Askeriye hakkında pek fazla bilgi sahibi değiliz maalesef. Biraz araştırma yaptık ama bu çıktı ortaya dkwkdmow

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere

Roseanlily

PUSU-Gay-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin