23.Bölüm

702 34 12
                                    

Bazı şeyler cidden fazla gelmeye başlamıştı. ikimizin de birbirimize karşı duyguları olduğu çok açıkken neden hala uzak durduğumuzu anlayamıyordum.

En başta cidden bir şeyler hissetmediğini düşünmüştüm. Fakat beni deli gibi kıskanıyordu. Ne zaman ona yaklaşsam kokumu içine çektiğini anlayabiliyordum ne kadar saklamaya çalışsa da. Sevgi olmasa bile hoşlanıyordu, bunu anlamayacak kadar salak değildim.

Odanın kapısını tıklayıp cevap beklemeden içeri daldım. Bugün her şey çözülecek.

Alparslan içeri izinsizce girdiğim için ilk önce kafasını hiddetle kapıya çevirdi fakat beni görünce yüz ifadeleri yumuşamıştı.

Sakince oturduğu yerden kalkıp bana doğru geldi.

"Sanırım konuşmanın vakti geldi." Yüz ifadem düz sesim ciddiydi.

Şaşkınca mırıldanarak; "tabi konuşalım, otur." Dedi. Koltuğa otururken o da hızlıca kendi koltuğuna geçti.

"Artık bazı şeyleri kabullenmemiz gerekiyor bence Alp." Şirin olmaya çalışarak konuşuyordum. Şimdi tersine gelmeye gerek yoktu, sinirlenmemeliydi.

Derince iç çekerek gözlerini kapattı. " Bazı şeyleri daha kendi içimde itiraf edemedim Ömer. İtiraf edemediğimi nasıl kabullenmemi bekliyorsun?"

Ciddiyetle yüzüne bakarak düşündüm. Acaba fazla mı üzerine gidiyordum? İlk defa böyle duygular yaşayan birine nasıl davranılır bilmiyordum ki.

Sadece çok canım yanıyordu. Artık ona sarılmak, kokusunu içime çekmek istiyordum.

"Anlıyorum, ama sende beni anla lütfen. Seni çok seviyorum komutan." Beni anlarcasına ve birazda acıyla baktı. "Seni sevdiğimi ben de kendime her gece söylüyorum Ömer. Fakat olacaklardan, başımıza geleceklerden korkuyorum. Ben bir askerim; eğer bu hisler, yaşananlar ortaya çıkarsa her şeyimi kaybederim. Çok korkuyorum. Baban asker; biz vatanın çocuklarının bu mesleğe, bu vatana nasıl derinden bağlı olduğumuzu biliyor olman lazım. Eğer kaybedersem ölürüm. Ama bir yanda da sen varsın. Her baktığımda kaybolduğum gözlerin var, o eşsiz kokun var, kahkahaların ve bitmek bilmeyen neşen var."

Gözlerim dolu bir şekilde anlattıklarını dinlerken o bıkkınca elini ensesine atıp hafifçe öne atıldı. Bir an kendimden utandım, bencilce hâlâ birlikte olmayı isteyen benliğimden utandım. O, kendi içinde savaş verirken ben hâlâ saçma sapan hayallerin peşindeydim. Belki de vazgeçmek en iyisiydi. Onun kendinden uzaklaşması, beni daha iyi hissettirmeyecekti.

"Özür dilerim Alp. Seni sevdiğim için çok özür dilerim." Gözümden usulca bir yaş süzüldü. "Ben yaşananların senin için bu kadar karmaşık olacağını düşünmemiştim ya da belki de düşünmek istememiştim." Hıçkırıklarım odayı doldurmaya başladı.  "Senin bu mesleğe ne kadar derinden bağlı olduğunu biliyorum." Bir süre bekledim. 

"Bunun için belki de vazgeçmeliyiz." Kesik kesik söylediğim cümle onun hiddetle başının kaldırmasına sebep oldu.

İlk önce şaşkınca baktı fakat olması gerekenin en başından beri farkındaydı. Askerlik onu Alparslan yapan şeydi, onun benliğiydi. İnsan kendi benliğinden uzaklaşamazdı. Sakince kafasını salladı.

"Belki de en iyisi budur. Sen benden çok daha iyilerine layıksın Ömer. Her zaman mutlu ol." Gözleri dolu bir şekilde sarfettiği cümleler benim ağlamamı şiddetlendirmeye yeterdi fakat kendimi tuttum. Onu daha fazla üzmeye hakkım yoktu.

Yerimden yavaşça kalkıp onunla göz temasını kestim. Sonra aklımdan geçenleri isteksizce kelimelere döktüm.

"Babamla konuşup en yakın zamanda buradan ayrılacağım. Böylece daha fazla kötü hissetmezsin. Bu yaptığın için pişman olmanı istemiyorum, sen sadece kendini düşündün. Bu duygular öğrenilirse babamın asker olması bile kurtaramaz bizi, hatta babamın itibarı bile lekelenir. Bunu yapamam ne sana ne babama. Senin için senden vazgeçiyorum. Umarım hep mutlu olursun. Allah'a emanet ol."

Sonra hiç beklemeden odadan çıktım. Hiç hızımı kesmeden binadan ayrılmaya çalışırken gözyaşlarımı tutmaya çalışıyordum. Kalbim yerinden sökülüyor, ruhum parçalanıyormuşçasına acıyordu canım. Bunun böyle hissettireceğini, Alp'i sevmenin beni bu kadar kırabileceğini tahmin edemezdim.

Binadan ayrılıp kendimi ağaçlık alana, görülmeyeceğim bir yere attım. Gözyaşlarına boğulurken tek düşündüğüm bu acının nasıl geçeceğiydi.

---------

Çok özür dileriz bölüm aşırı geç geldi. Ama sınav döneminden vakit bulamadık. Ondan önce de bir türlü ne zaman ne de yazma hevesi bulamadık. Kitapta fazla etkileşim de olmayınca iyice kaybettik hevesimizi sanırım. Fazla uzun bir kitapta olmaz zaten.

Nasıl geçti sınavlarınız??

Duyguyu geçirebildim mi bilmiyorum fakat aşırı edebi yazarsam gerçeklikten çıkar diye düşündüm. Gerçekte kimse aşırı edebi bir dilde duygularını dile getirmez. Biraz karmaşık biraz da acılı konuşur diye düşündüm. Neyse öyle.

Uzun aralıklarla bölüm yazıldığı için ister istemez kopukluklar oluyordur ne kadar baksakta önceki bölümlere. Eğer aşırı bir kopukluk varsa lütfen yazın

Neysse yorum yazmayı ve oy atmayı unutmayın lütfen 💗

Görüşmek üzere...

PUSU-Gay-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin