...
Flashback
Jungkook
"Ulaşabildin mi Jungkook Yoongi hyunga?"
Kafamı iki yana salladım elimdeki telefonu yavaşça cebime katarken. Sabahtan beri tam tamına 50 kez aramıştık fakat maalesef ulaşamamıştık.
Namjoon hyung düşünceli bakışlarını bize çevirdi ve dudaklarını araladı fakat söyleyeceklerini tam olarak toparlayamamış olmalı ki hemen geri kapatmıştı ağzını.
"Bizi bu kadar habersiz bırakmazdı telefonuda çalıyor ancak açmıyor... Ah çılddıracağım Jungkook tekrar denesene."
Tae hyungun bu zamana kadar sakin kalması cidden bir rekor çünkü Yoongi hyunga karşı cidden güçlü bir ilgisi ve sevgisi var. Bunu uzaktan izleyen bir kişi rahatlıkla görebilir.
Kafamı iki yana salladım.
"Ben karografimi öğrendim zaten işim bitti Yoongi hyungu kontrol edeceğim."
Aynanın yanında duran ceketimi aldım ve cüzdanım ve arabanın anahtarlarını aldım mı diye kontrol ettim. Her şeyin eksik olmadığını anladığımda hızla arabama ulaştım ve Yoongi hyungun evine sürdüm.
Vardığımda hızla arabadan indim ve zile bastım hızla uzun uzun basıyordum ki daha hızlı çıksın daha hızlı ona olan endişem son bulsun diye.
Kapıyı kimse açmayınca evin arka tarafını dolaştım. Arka mutfak kapısının açık olduğunu görmem ile birlikte hızla oradan içeriye girmiştim.
Evin neredeyse bütün kapıları açıktı ve Yoongi hyung kapılarını açık bırakmazdı asla. Evde de fazla dolaşan biri değildi sadece iki odasını kullanırdı ve evde sadece 6 oda vardı. Bütün kapıların açık olması iyice kafamı karıştırırken bir yandan Yoongi hyunga sesleniyordum.
Yoongi hyungun odasının olduğu koridora vardığımda ise bazı eşyaların devrilmiş olduğunu gördüm.
Odanın içerisine girdiğimde ise yatağın üstünde elleri ve ağzı bağlanmış, çıplak, kanlar içinde yatan huyungumu gördüm.
Yutkunamıyordum. Aldığım bu kan kokusu beni boğmaya başlamıştı. O an sadece kör olmayı istedim. Bu hayatımda görüp görebileceğim en kötü görüntülerden birisiydi.
En değerlim en vahşi bir biçimde katledilmişti.
Titreyen ellerimi Yoongi hyungun boynuna götürdüm. Nabız alıyor mu diye.
Almıyordu. Kahretsin almıyordu.
Gözlerimde akan yaşlar Yoongi hyungun yatağına dökülürken ellerimi Yoongiye sardım. Hıçkırıklarım tüm odayı kaplarken elimden tek gelen şey ağlamaktı.
"Hyung uyansana... Hyung! Hadi bana diş etlerini göster hyung! Kalk hadi yine kıyama bana yine istediğim bir şeyi yap ve bana yaparken de bir sürü söv olmaz mı? Kalksana hyung!"
Ellerimi tekrardan bir umut ile boynuna nabız almak için koydum. Hayır som soğuktu. Beyaz teni iyice solmuştu.
Zar zor cebimden telefonu çıkardım ve polisi ve hastaneyi aradım.
Sonra Namjoon hyungu ellerim titriye titriye aradım.
"A-alo hyung."
Titriyen sesimle hemen anlamıştı bir şeyler olduğunu.
"Ne oldu Jungkook bir şey mi olmuş Yoongi'ye?"
"Hyung Yo-Yoongi n-nefes al-almıyor ya-yatakta elleri ve a-ağzı bağlanmış çıplak k-kanlı bir bi-biçimde bul-buldum."
Yutkunamıyorum aldığım nefesler bana harammış gibi geliyordu.
Telefonumu tekrar zorla cebime katarken ağlamalarım devam ediyor ve Yoongi hyungun yüzünü ıslatıyordu.
Yerimden zar zor kalktım ve bir tane çarşaf alarak Yoonginin üstünü örtmüştüm.
Geri başına geçtim.
Bileklerinde, boynunda bacaklarında göz altlarında yer edinmiş morluklar ve gözlerinin altında kuruyan göz yaşları. Beline atılmış 10 santimlik derin kesik izi.
Yavaş yavaş acı çekerek ölmesini istemişler hyungumun.
Polisler ve ambulans geldiğinde beni hızlıca hyungumdan uzaklaştırmışlardı. Ben uzaklaşmak istemiyordum ki ondan, ben ayrılamazdım ki hyungumdan. Nasıl ayrılabilirim ki ondan, nasıl alı koyabilirim ki kendimi? Nasıl uzak kalırım onun kedi gözlerinden, damaklarını gösterip gülmesinden. Onun sevgisi ile şımartılmış büyümüş olan ben nasıl ayrılabilirim?
"Bırakın beni! Ayrılmayı istemiyorum. Lütfen az daha göreyim onu!"
Dışarıya zorla çıkartılırken "Lütfen diye sayıklıyordum.
Diğer üyeler geldiğinde ise almamışlardı onlarıda içeriye.
Tekrar içeriye girmek için var gücümü kullanmıştım.
"YOONGİ HYUNG!"
Görevliler tekrar beni tutup dışraya atmaya çalışıyorlardı fakat diğer üyelerle birlikte olunca yetişemiyorlardı bize.
Boynumda hissettiğim sızı ile birlikte bulanık olan görüş alanım iyice bulanıklaşmıştı. Bu bulanık görüşüm yerini karanlığa bırakmıştı.
...
Mutluluklar çöktüğü zaman, etrafa kan kokusu yayılır.
---Demon Slayer 1. bölüden alıntıdır.---
...
![](https://img.wattpad.com/cover/313675046-288-k377275.jpg)