Bıçak

179 5 0
                                    

Ekin çıktıktan sonra banyoya girip duş aldım. Hava güzel olduğu için daha ince birşeyler giyindim. Çorabımı giyerken kapı çalma sesiyle seke seke kapıya uzanmıştım ki dengemi kaybedip yere kapaklandım. Kendi rezilliğime gülerek kapıyı açtığımda gülümsemem yüzümde dondu saçı oldukça dağılmış bir Rüzgar duruyordu karşımda.Umursamadan kapıyı kapatıyordum ki ayağını kapının arasına koydu ve kapıyı ittirerek içeri girdi.
-"Bugün okula gitmiyoruz," dedi sanırım sarhoştu.
-"Olmaz yeterince okulu kırdım . Biliyorsun ki geleceğimizi belirleyen bir sınavım var ve artık ona çalışmalıyım."
-"Siktir et sınavı şimdi. Konuşacağız"
Aldırış etmeden içeriden çantamı aldım. Hala ayağımda bir ağrı vardı ama topallamıyordum. Ayakkabılarımı giymeye yeltendiğimde evin kapısının üstünde olan anahtarı farketmemiştim. Rüzgar bundan faydalanarak kapıyı kilitledi ve anahtarı cebine attı.
-"Sana okula gitmeyeceğiz dedim" dedi dişlerinin arasından tıslayarak. Bu halini sevmemiştim. Neler oluyordu bu çocuğa.
-"Buna sen mi karar veriyorsun istediğimi yaparım"diye karşılık verdiğimde ona kafa tutmama sinirlenmişti sanırım. Kolumu sert bir şekilde kavrayarak
-"Hani dün dedin ya hiçbir şey demeden beni terk ettin diye . Yoksa açıklamamı duymak istemiyor musun?"
Haklıydı duymak istiyordum. Hani beni seviyordu. Peki neden sevmediğini söyledi.
-"İstiyorum."diye mırıldandım tiz bir sesle.
-"O zaman rahat dur." deyip kolumu bıraktı.
Oturma odasına geçip koltuğa oturdu. Derin bir nefes verip ellerine bakarak konuşmaya başladı.
-"Asya öldükten sonra annem , babamla beni terk etti.Almanya'da ki ailesinin yanına dönmüş ve bir daha haber vermemişti. Ama aradan aylar geçmişti ve ilk kez e-maille bize haber gelmişti. Ölüm haberi" pür dikkat onu dinliyordum. Nefes dahi almıyordum sanki o derece.
-"Trafik kazası geçirmiş. Ve akciğerleri zedelendiği için nefes alışverişini kendisi yapamıyormuş. Sonra ölmüş zaten hiçbir şey fayda etmemiş. Hiç üzülmemiştim sadece vicdan azabı çekiyordum. Haberden öncede zaten babam geç saatlerde eve gelip gidiyordu. Çoğu zaman içiyordu ama sarhoş olacak kadar değil bizi terk eden bir kadın için kendini asla küçük düşürmeyeceğini bilirdim. Bir seferlik babamı arayıp eve geç geleceğimi arkadaşlarla barda olacağımızı söylemiştim. Ama bir arkadaşımız fazla fazla alkol alıp sarhoş olunca barı dağıtmıştı. Bar sahibi polis çağırmıştı ve hepimizi birden götürmüşlerdi. İfade alındıktan sonra babamı aradım ama ulaşılamıyordu. Bende en son vazgeçip eve gittim. Eve girdim sessizce ama yukarı çıktığımda o iğrenç sesler" sanki sesleri hala duyuyormuşçasına kulaklarını kapattı. Odama doğru ilerlerken kadın birden kapıdan çırılçıplak bir şekilde çıktı. Ve olan o an oldu. Kadın yatağa koştu yorganın altına girdi. Ama çok geçti her şeyi görmüştüm. Babamın herşeye rağmen oğluyla kaldığı eve kadın atmasını annemi arkasından bıçaklamasını kendime yediremedim. Evden çıktığımdan beri babamla görüşmüyorduk taki hastane haberine kadar" bir süre sustu sanırım konuşma sırası bendeydi.
-"Annen için üzgünüm ama hastanede neler oldu neden beni terk ettin onları anlat bana lütfen ." dedim çaresizce çünkü şerefsiz babasının olaylarını duymaya daha fazla katlanamazdım.
-"Dedem sinir krizinden hastaneye kaldırıldığı gün o adamı orada gördüm.1,5 yıl sonra karşımdaydı. Dedem bana hiç görüşemiyoruz diye sitem edince bende senden bahsettim. O şerefsiz bana ne dedi biliyor musun? Senden ayrılmama seni üzeceğimi söyledi. Ve bende senden ayrıldım. Çünkü seni üzeceğimi biliyordum." tepkimi ölçercesine bir süre beni izledi.
-" Ve sende babanı dinledin ve kalbimi paramparça ederek beni sevmediğini söyledin" artık sinirlenmiştim Nasıl babasını dinlerdi. Beni sevdiği halde nasıl beni böyle terk ederdi. Sinirden ayağa sıçradım ve elimi açararak'anahtarı ver' bakışı attım ona. Ama vermedi.
-"Cidden çok safsın seni sevdiğimi göremeyecek kadar hemde" alayla ona bakarak
-"Ben mi safım kendin demedin mi beni sevmediğini "
-"Seni kendimden uzaklaştırmasaydım nasıl ayrılacaktım sence .Sana öyle demesem ne amaçla ayrılabilirdim senden."düşününce mantıklı geliyordu.
-"Ama benim yanımda hep Ekin vardı." saçma birşey söyledim şuan neyse . Ayağa kalktı ve tam önümde durdu.
-"Eğer benimle Ekin arasında seçim yapmakta zorlanıyorsan. Onu seç. Çünkü ben bir seçenek değilim Derin" ergen lafı söylemesi yüzümü buruşturmama yetti.
Elimi kolunun üstüne koyarak
-"Bu sözü bir daha kullanma bence " dedim dalga geçercesine.
O da gülümsedi .
-" Kapıyı aç okula gitmek istiyorum ve konuştuğumza göre bence artık açmalısın" dediğimde başını onaylarcasına salladı ve yavru köpek bakışlarıyla bana bakarak
-"Beni affettin mi Derin ?"
Düşündüm onu affetmişmiydim belki.
-"Galiba"
-"Galiba ne?"dedi muzipçe sırıtarak
-"Off Rüzgar ! Affettim " dediğimde kollarının arasına aldı beni.
-"Tekrar-" dediğinde onun taktiğini kullanarak
-"Tekrar ne?" dedim.
-"Imm tekrar sevgili olacak mıyız?"
-"Rüzgar ben galiba seninle tekrar olamam " dediğimde yüzü düştü.
-"Neden?" dediğinde
Sürün bakalım Rüzgar Bey,
-"Kalbimi çok kırdın ve Ekin'e de bir söz verdim onu ..-" sözümü ağzıma tıkarak
-"Ne sözü ?"diye sordu cidden kırgınlığı ses tonuna yansımıştı.
-"Onu sevmeye çalışacağım." dediğimde sinirlendi resmen kükreyerek
-"Banada sözün yok muydu ?" dedi irkilmiştim.
-"O söz dün iptal oldu" dedim kimi kandırıyorum tabikide Ekin'i sevemeyeceğim ama Rüzgar'ı süründürmek için bir süre onunla takılacağım.
-"Ben iptal olduğunu söylemedim."
-"Yani beni zorluyorsun"dedim ima yükleyerek.
-"Seni zorluyor muyum Derin bunu kendin istememişmiydin bana yardım etmeyi ?"dedi biraz yumuşamıştı.İstemişmiydim? Evet istemiştim.
-"İstemiştim."
-"Eee o zaman seni zorladığımı söyleyemessin."
-"Rüzgar bak işin ciddiyetinin farkında değilsin en azından benim için ben verdiğim sözleri bana ihanet edilene kadar gerçekleştirebilirim." Karşısındaki ben değilde yeniyetme biriymiş gibi alayla baktı bana.
-"Ben sana ihanet etmedim ki" haklıydı. Sözünün duymamış gibi yaparak
-"Sana sevgiyi öğretmek için söz verdim. Ama sen benden ayrıldın. Ayrıldıktan sonra söz möz kalmadı ortada"
Biraz düşündü. Ve sonra bişey söyleyecekken telefonum çaldı.
Telefona baktığımda Okay-kuzenim- arıyordu. Gülümsemeden edemedim gözümün önüne gelen saçımın telini kulağımın arkasına koyarak telefonu açtım.
- "Alo Okay"
-"Selam prenses "kıkırdadım onu çok özlemiştim. Sonra yanımda Rüzgar olduğunu hatırlayarak mutfağa yöneldim.
-"Seni özledim" dediğimde mutlu bir şekilde
-"Eh yani özlenmeyecek adam değilim sonuçta" your ego is my lego misali.Devam etti
-"Yarın sana geliyormuşuz."çığlığı bastım.
-"Nasıl ? Yarın mı hazırlanmam gerek-." sözümü devam ettirmeden kahkahayı bastı.
-"Annenle geliyorum çok heyecan yapma " dediğinde her ne kadar göremeyeciğini bilsemde gözlerimi devirdim. Biz Okay'la hep yakın olmuşuzdur aşk böcekleri sevgililer gibi 'seni seviyorum' diye telefonu kapatan birbirimize isimler takan misal ben ona küçükken Oki Doki derdim. Herneyse
-"Bebek benim kapatmam lazım bilirsin güzel kozlar falan " dediğinde gülümsedim.Geleneği devam ettirerek
-"Seni seviyorum Oki " dedim kapatırken
-"Bende" diye bağırdı ve telefonu kapattım . Yüzümde hayvan gibi bir sırıtışla arkamı döndümki Rüzgar'la burun buruna geldik. Ne yani tüm konuşma boyunca beni dinledi. Olamaz herşeyi yanlış anlamış olmalıydı. Çünkü burnundan soluyordu. Sinirle bana bakarak
-"Okay sevgilin mi?" dedi kaşlarını çatarak. Ne o kıskanmışmıydı yoksa.
-"Ha-hayır"
-"Neden kekeliyorsun."
-"Çünkü beni korkutuyorsun"
-"Güzel korksan iyi olur . Benim olana kimse ..-" devamını getirmeden ellerini saçlarından geçirdi. Merak etmiştim ne diyecekti.
-"Senin olana kimse" diyerek kaşlarımı kaldırdım.
-"Boşversene " dedi ve kapıya yöneldi. Anahtarı cebinden çıkarıp kilitlediği kapıyı açtı.
-"Sonra görüşeceğiz ." deyip kapıyı sert bir şekilde çarptı. Neden sinirleniyordu ki.
Okula gidemeyeceğimi biliyordum nasıl olsa cuma deyip altıma bir eşofman üstümede bluz giydim . Spor ayakkabılarımıda ayağıma geçirip dışarı çıktım. Deniz kenarında yürüyüş yapabilirdim. Buradı İstanbul heryerde yürüyüş yapan insanlar var ama deniz kenarındaki kadar güzel değil. Beşiktaşta oturduğum için denize yakındım. Çok yol yürümeden deniz tüm ihtişamıyla karşımdaydı. İçimde Derin bir temiz hava çektim. Bu iyi gelmişti. Kulaklığımı takıp koşmaya başladım. Artık düzenli spor yapmaya karar vermiştim.

İyice yorulduğumu hissedip durduğumda saate baktım. Akşam 5'i gösteriyordu. Artık eve gidebileceğimi düşünüp yürümeye başladım. Okul çoktan bitmiş olmalıydı. Bayağıdır koşuyorumdur kesinlikle. Yürürken basketbol sahası gördüm ve orada oynayan bir kaç erkekte göz gezdirdim tanıdığım var mı diye. Tam o sırada arkadan biri omzuma dokundu.
-"Beni mi arıyorsun" bu ses Ekin'di . Gülümseyerek ona döndüm
-"Sadece eğer orada olsaydın belki idaanın devamı getiririz diye düşündüm" dediğimde sırıtarak yanağımdan makas aldı.
-"Tabi güzellik zaten bende buraya grlmiştim."

Sahaya geçtiğimizde Ekin sahadakiletle kısaca selamlaşıp bir top aldı eline . Pota yine boştu diğerleri tek pota oynuyordu.
-"Derin acaba sadece şut mu kullansak" mantıklıydı.
-"Tamam" dedim.
-"En son bendeydi ama sen at istiyorum tek atış üçlükten" dedi kendine güvenir bir şekilde." onaylar bir bakıl attım ve topu elime aldım . Üçlük çizgisinde bir süre bekledim. Topu iyice elimde kavradığımda atmaya hazır olduğumu düşünüp salladım.Çemberin içinde en az 4 kez dönerek çıktı. Bendeki şannsın içine ben.
-"Sanırım yemekler senden güzellik"
-"O kadar emin olma sonuçta %50 şansın var " deyip göz kırptım.
Topu elinde sektirdi ve potaya gönderdi. Evet yemekler bendendi.
Küçümseyici bir şekilde ona baktım. Yenildim ama ben bakıyorum.
-"Ne zaman yiyoruz " dedi kendinden emin bir şekilde.
-"Yarın aaa olmaz yarın " dediğimde gerizekalı kafam annemlerin geleceğini unutmuştu. Ani çıkışımdan meraklı gözlerle bana bakarak.
-"Neden yarın olmaz"
-"Yarın annem geliyor"anlayışla kafasını salladı .
-" O zaman haftaya erteleyelim." demesine sevindim.
-"Neyse ben artık gideyim " dediğimde yanıma yaklaşıp yanağıma bir buse kondurdu. Gülümseyerek ona baktım ve arkamı dönerken elimi sallayarak ilerledim. Eve ilerlerken kendimi takip ediliyormuş gibi hissediyordum. Arkamı döndüğümde Can'ı gördüm.
-"Demek oradan oraya koşuyorsun"
-"Ne demek istiyorsun"
-"Beni unutmak için diyorum kişiden kişiye atlıyorsun unutamıyorsan hatırlatayım." bu çocuk ağır sorunlu.
-"Can ne diyorsun ben senden ayrıldım seni hatırlamaya ihtiyacım yok."
-"Öyle mi?" gözü dönmüştü bana doğru yaklaştı ve o an elindeki bıçağı farkettim.
-"Can ne - ne yapıyorsun" dedim elindeki bıçağa bakarak
-"Seni kimseye bırakmayacağım o yüzden birlikte ölmeliyiz"iyice saçmalamıştı bu çok mu arka sokaklar izliyordu.
-"Can bak kendine gel yanlış şeyler yapıyorsun"
-"Ben zaten yanlışlarımın cezasını senden ayrı geçiriyorum ama bu seferki cezam birlikte olacak derken bıçağı havaya kaldırdı elinden sallandırdı . Biraz uzaklaştığımda karın hizama getirip saplayacakken bir bıçağa tekme attı . Ve o an ki şokla yerdeydim. Sadece bir kaç yumruk sesini duydum . Ama çoktan bilincimi kaybetmiştim.

#arkadaşlar
Okay isminin anlamı = şans,talih
İngilizce olarak düşünmeyelim . Okuduğunuz için teşekkürler#

O Benimmm!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin